AB'nin 'İrini' Akdeniz'e aktı
Batı, BM tarafından Libya’nın tek meşru hükumeti olarak kabul edilen Serrac yönetimine karşı, ABD’de tutulan, CIA elemanı olarak yetiştirilen ve Libya’yı kan gölüne çeviren darbeci Hafter’i desteklemekle yetinmiyor.
Yıllardır Libya’nın meşru hükumetini zor durumda bırakıp darbeci Hafter’e yardımda bulunan Batı, Türkiye’nin BM’nin kararına uygun bir şekilde meşru hükumetin yanında olmasını kabullenmiyor ve yaşanan bu hazımsızlık sonucu Doğu Akdeniz'de başvurdukları hukuksuzluklar saymakla bitmiyor.
En son Libya'ya gıda ve boya malzemesi taşıyan Türk Gemisi Doğu Akdeniz açıklarında IRINI Operasyonu kapsamında bir Alman Firkateyni tarafından zorla arandı.
Uluslararası hukuka ve IRINI kurallarına uygun olmayan bu aramayı tertipleyen ülkelerin amacını biliyoruz. Elbette bu ülkelerin bir değil, birden çok amaca sahip olduklarını da biliyoruz.
IRINI operasyonu nedir?
BM, 31 Mart 2020 ve 2292 No’lu BMGK kararı ile Libya’ya silah sevkiyatını kısıtlamak amacıyla AB Akdeniz Deniz Gücü IRINI Operasyonu başlatma kararı aldı. 31 Mart 2021’e kadar devam edecek olan IRINI Operasyonu, “Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası çatısı altında bulunan bir AB askeri operasyonudur.”
Bu karar gereği operasyonu üstlenen ülkelerin taraflı tutumlarından dolayı Hafter lehine sürekli silah ambargosu çiğneniyor. Öyle ki BM'nin Libya özel temsilcisi Stephanie Williams IRINI Operasyonu için, “şaka gibi bir şey” demişti.
Özel Temsilci Williams haklı, çünkü Libya'ya yapılan silah sevkiyatlarının büyük kısmı deniz yoluyla yapılmıyor. Hava ve karadan yapılan nakillerle Rusya ve BAE, para karşılığında Afrika’dan getirip kendi karargahlarında eğittikleri savaşçıları Hafter’in saflarında meşru hükumete karşı savaştırıyor. Karadan, havadan Suriye, Mısır ve İsrail üzerinden uçağından helikopterine, tankından diğer ağır silahlara kadar her türlü gayrimeşru desteği verenlere BM/GK de son 9 ayda AB’nin IRINI oyuncağı da sessiz kaldı.
Bu oyunu gören Malta, Mayıs 2020'de IRINI Operasyonundan çekildi. Hatta ABD’de de Türkiye'nin, “IRINI Operasyonu ciddiyetten yoksun ve önyargılıdır” yönündeki eleştirisine katıldığını söylemişti. Bu konuda kimi ülke politikacıları haklı olarak, “Avrupalıların bu misyonu sadece Türkiye'yi denetlemekle sınırlı kalıyor" diyorlar.
İşte bu IRINI Operasyonu ile İstanbul’dan demir alan Rosaline A adlı Türk kargo gemisi Misrata Limanına doğru yol alırken Doğu Akdeniz'de, Libya'nın 200 km kuzeyinde bir Alman firkateyni tarafından durdurulup arandı. Türkiye'nin tepkisi üzerine bu korsanvari aramaya kalkışanlar aramayı tamamlamadan gemiyi terk ettiler.
Söz konusu arama tam bir haydutluktur, korsanlıktır. Bayrak Sahibi ülkenin izni olmadan böyle bir arama yapmak suçtur. Üstelik korsanvari bu harekat, bir Yunanlı komutan tarafından yönetiliyordu. Karada, denizde, havada Hafter’e dünyanın silahları gönderilirken AB ve BM’nin nerde olduğunu merak etmiyoruz. Çünkü onların nerede “kör ebe”oynadıklarını biliyorduk. Yoksa bu uygulama ile AB ve BM, Hafter’e silah göndermek serbest, Libya meşru hükümetine yasak, mı diyor?
Peki, maksatları ne?
Türkiye’ye diyorlar ki sen silah göndersen de göndermesen de biz gemilerini durduracağız.
Doğu Akdeniz'de Türkiye’yi devre dışı bırakmak isteyenler bu devletler, Libya’daki varlığımızı sonlandırmak isteyenler de bu devletler. Hiçbir ülke ne Akdeniz'de ne de Libya’da Türkiye kadar haklı ve burada hak sahibidir. Türkiye’yi bu alandan uzaklaştırmak, sonra da bölgenin enerji kaynakları üzerinde istedikleri gibi tasarrufta bulunmak isteyen batılı sömürgeci devletlere karşı Türkiye'nin verdiği haklı mücadele onları çileden çıkarıyor. Zira 80 yıl boyunca “hay hay” demeyi öğrettikleri bir Türkiye artık “hop! Bir dakika” diyor. Bu yüzden ülkemize her türlü operasyonu çekiyor Batılı dostlar!
Tabi, Batılı Haçlı güçler, ülkemize çekmek istedikleri bu operasyonda yalnız değiller. Bunlar dahili hainlerin desteği ile bizi sıkıştırmak istiyorlar. Ünal Çeviköz onlardan biri. Unutmadık, CHP’li Ünal Çeviköz, “Türkiye meşru hükümete silah gönderiyor ve yasağı deliyor” iftiralarıyla ülkesini Batıya ispiyonlamıştı. Hem de “Türkiye Libya’daki terör unsurlarına silah yardımı yapıyor” demişti monşer Ünal Çeviköz.
Bundan daha aşağılık bir durum, ülkesine bundan daha ağır bir ihanet nasıl olur bilmiyorum.