Abdurrahman’a Açık Mektup
Mustafa Kutlu, kutlu bir yazarımızdır. Daha doğrusu kutlu bir hikayeci. Kendisi aslında şimdiye kadar hep büyükler için hikaye yazdı. Yıldız Tozu hikayesini ise çocuklar için yazdı. Hikâyeleri, babasının memuriyeti dolayısıyla, çocukluğunun geçtiği kasaba ve köylerden derlediği malzemelerle doludur. Çocukluğunu ve çocukluk arkadaşlarını hiç unutmayan yazar, belki de çocukluğuna, çocukluk arkadaşlarına bir vefa niyetine yazmıştır bu kitabını. İçinde iki hikâye barındıran Yıldız Tozu isimli hikâye kitabını okurken çocukluk yıllarıma gittim. Tuttum, hikayenin kahramanı Abdurrahman’a bir mektup yazdım. Aslında hikayenin kahramanı Kenan’ın abisidir. Fakat ne hikmetse yazarımız onun ismini zikretmemiş. Bir gün karşılaşırsam neden ana kahramanın ismini yazmadığını sorarım.
Abdurrahman’a Açık Mektup
Pek Kıymetli Kardeşim Abdurrahman,
Selamların en güzelini sana gönderiyorum. Senin hatıranı yaşatmak için bu yaz Erzincan’a Keşiş dağına gideceğim. Belki orada bir köy ya da bir kasabaya misafir olacağım. Kasabada karşıma çıkacak ilk evin kapısını vuracağım. Kapıya çıkan yaşlı amcaya diyeceğim ki
“Amca Abdurrahman burada mı yaşadı?”
Abdurrahman, belki yaşlı amca seni tanımaz ama ben, seni anlatırımona. “Bir zamanlar Yazar Mustafa Kutlu’nun “Yıldız Tozu” hikayesinde geçen bir kasaba vardı. Bu kasaba Keşiş Dağları eteklerinde idi. Yazarın anlattığına göre olsa olsa Abdurrahman ile Kenan’ın ve abisinin hikayesi bu kasabada geçmiştir. O kasabaya vardığımızda ancak neler yaşadığını anlayabilirim. Senin babanın bir hamal olduğunu, ve senin okumak için değil evi geçindirmek için okuldan çıktığını okuduğumda kelimeler ağzımda boğumlandı. Göz yaşları sel oldu gitti.
Abdurrahman, biliyor musun gözyaşlarıma öğrencilerimi de ortak ettim.
Gözyaşlarıma öğrencilerimin de gözyaşları karıştı.
Abdurrahman, bunca zorluk içerisinde hayata tutunmanı gördüm, ailesi varlıklı arkadaşlar arasında nasıl dışlandığını da gördüm. Fakat hikayenin kahramanlarından yani Kenan’ın abisi seni kolluyordu. Sahi neydi Kenan’ın abisinin adı. Yazar, bilerek mi onun ismini zikretmedi. Halbuki bütün olayı anlatan o. Dayısını, annesini, babasını, kardeşini, seni ve diğer arkadaşlarını hep o anlatmış. Ama onun ismi yok. Bu isimsiz kahramanın ismini çok merak ettim şimdi. Yıldız Tozu hikayesinin hiçbir eksiğini görmedim. Ama varsa bir eksik, o da kahramanın ismi neden zikredilmemiş diye bir eleştirim olabilir.
Abdurrahman, şimdi kış mevsimi geliyor. Keşiş dağının zirvesi beyaz bir gelinliğe büründü. Acaba dağın eteklerine kar ne zaman yağacak ve sizde karlar ne zaman eriyor. Söyle Bana Abdurrahman, karlı yollar, kışın soğuk olur değil mi. Biliyorum belki....
Biliyormusun Abdurrahman dün akşam televizyonda Keşiş Dağı’na dair bir haber çıktı. Sahi sizin zamanda televizyon var mıydı. Varsa da sizin kasabaya gelmiş miydi? Neyse gördüklerimi anlatayım. Hemen televizyonun sesini açtım ve sana dair senin hikayene dair bir şey duyar mıyım diye. Kulaklarımı açıp pürdikkat kesildim. Meğer Keşiş Dağlarına haziran ayında da kar yağıyormuş. Ovalarınız çiçeklerle donanmışken haziran ayında karın yağması nasıl bir duygu Abdurrahman? Belki Keşiş Dağı, kartpostalları kıskandıran bir güzelliğe de bürünmüştür bu kar yağışıyla... Ama bana sorarsan sürekli yaptığım bir dua var. Allah’ım kışımızı kış yazımızı yaz eyle.
Abdurrahman, en son bisiklet sana kalmıştı. Hani Kenan’ın dayısının Almanya’dan getirdiği bisiklet vardı ya. İşte o bisiklet sana kaldı. Kenan’ın abisi kimsenin dokunmasına izin vermezken nasıl oldu da o bisikleti sana verdi. Demek ki kardeş bisikletten de önemliydi. Belki senin baban olsaydı o da sana bisiklet alırdı. Ya da olsa da bisiklet almasa da olurdu der gibisin bu satırları okurken. Babam olsa da ben yetim kalmayaydım, der gibisin şimdi. Ben okula gideceğim yerde çarşıda ayyakabı boyacılığı yapıyorum,diyorsun. Üzülme kaderin de üzerinde bir kader vardır. Evini geçindirmek, kardeşlerine bakmak için bunları yaptın...