Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Aralık 2013

Abdulkadir Molla, Bangladeş düşmanı mı?

İletişimciler, kişisel gelişimciler iyi bilirler; ama ve fakat kendinden önceki her şeyi olumsuzlar.

Öte yandan bu kelimeler özgürlükçü, insan hakları savunucusu, liberal geçinen çoğu kişi için cankurtaran niteliği taşıyan kelimelerdendir.

Öyle ya, kişi her ne kadar insan haklarını savunduğu, tüm dünya insanları için eşitlik istediği savını ileri sürse de bir siyasi görüşü, yaşam felsefesi bulunur.

Mevzu bahis kişiler, hem yıllardır oluşturmak için uğraştıkları liberal/demokrat vs kimliklerinin zarar görmesini engelleyecek hem de kendi paradigmalarını fark ettirmeden yayacak kilit kelimelere ihtiyaç duyarlar. İşte, ama ve fakat böyle sihirli aynı zamanda işe yarar iki kardeş kelimedir.

Tabii bu kelimeleri kullanmanın da bir yolu yordamı, usulü erkanı da bulunur. Liberal dost, önce kendi düşüncesine ters gelen olayları özgürlükçü bakış açısıyla usulen bir değerlendirir.

Daha sonra, ama ve fakat kelimeleriyle söylediklerini etkisizleştirir, yok sayar, olumsuzlar! Yeni başladığı cümle, aydınımızın gerçek kanaatine elçilik yapmaktadır artık.

İşte Ceyda Karan'ın Molla'nın idamı başlıklı yazısı nedense bir kez daha bunu hatırlattı. Önce insan haklarına övgü, idama sövgü ardından da fakatla, amayla, yalnızla devam eden cümleleru2026

İlginçtir, fakat öncesi cümleleri sildiğimizde ortaya çıkan görüntü nedense insan hakları, özgürlükler açısından pek de iç açıcı değildir. Hani nerdeyse karşımızda sübyancı tecavüzcü, entelektüel katili, yüzlerce insan cinayetçisi gibi korkunç bir Abdulkadir Molla profili durmaktadır!

Bu suçlamalar yapıldıktan ve kendisine isnat edilen altı suçtan beşinden suçlu bulunduğunu da eklendikten sonra okurların gözünde korkunç bir katil şeklinin belirmesi de yüksek ihtimal dahilindedir...

Abdulkadir Molla, suçlu mu?

Evet, Abdulkadir Molla'nın altı suçlamanın beşinden kabahatli bulunduğu doğru. Lakin, bu yargıya varan mekanizmanın işlevine dair bilgi verilmemesi kişinin tarafsızlığına düşen büyük bir gölge!

Abdulkadir Molla'ya ceza veren mahkeme 2010 yılında, Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina'nın isteğiyle bağımsızlık savaşı sırasında savaş suçu işleyen şüphelilerin yargılaması için kurulmuştu. Hükümet, savaş suçu işlediğini iddia ettiği kişileri 3 milyon askerin ölümünden sorumlu tutuyordu.

Kendisine isnat edilen altı suçu da ret eden Molla, aslında bu suçları işlediği iddia edilen teşekküle üye olmak, azmettirmekten hüküm giymişti.

Bir suçu bilfiil işlemekle işleyen teşekkülün azası olmanın hukukta da insan vicdanında da aynı şiddette olmasına imkan yok tabii. Buna rağmen bazılarının, Molla için suçları bizzat işlemiş algısı oluşturmaya çalışmasını anlamak güç.

Abdulkadir Molla, bu mahkeme tarafından 5 Şubat 2013'de suçlu bulunarak ömür boyu hapse mahkum edilir. Bangladeş'in en büyük İslamcı partisinin genel sekreter yardımcısı Molla da cezanın iptali için temyize başvurur. Temyiz mahkemesi, kararı onadığı gibi müebbet hapsi de idama çevirmiştir.

Üstelik idam kararı sadece Abdulkadir Molla için değil, ülkenin muhalefet partisi olan Cemaat-i İslami Partisi'nin üst düzey altı yöneticisi hakkında da verilmiştir.

Muhalefete gelince onlar, kararın siyasi nedenlere dayandığı iddia ediyorlar. Yaklaşan seçimlerde oy oranını artırmak isteyen hükümet için bu radikal kararın sempatizanlarını kendisine bağlayacağını savunuyorlar.

Cemaat-i İslami taraftarlarının karara gösterdiği tepkiler dolayısıyla ülkede zaten bir süredir kargaşa hakimdi. Kanlı çatışmaların, protestoların sürdüğü Bangladeş'te son bir ayda 100 kişi hayatını kaybetmişti!

Türkiye de dahil Avrupa ve ABD'nin müdahalesi infaza engel olamadı. İdam, alel acele gerçekleştirildi. Abdulkadir Molla'nın idamından sonra ülkedeki çatışmalar, olaylar artış gösterdi.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pillay'ın, kararın uluslar arası insan hakları kurallarına aykırı olduğunu açıklaması da ABD Dış işleri Bakanı John Keryy'nin karardan kaygı duyduğunu belirtmesi de Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın müdahalesi de idamı durdurmaya yetmemişti.

İdam edilecek kişi Hıristiyan olsaydı Batı dünyası aynı şekilde müdahil olur, yine aynı sonuç mu alınırdı, tartışılabilir. Ancak bu tabloda gördüğümüzün, kararın siyasi olduğuna hükmetmemizi sağladığı kesin.

Twitter.com/sabihadogann