Abdulhamit Bey büyük bir şanstır
Adil,
tarafsız, bağımsız ve dürüst hukukçuların varlığı, hukuk düzeninin ve
demokrasinin en önemli teminatlarından biridir. “Kendi aklına güvenerek özgürce hareket edebilen, adalet ve vicdanına
aykırı hiçbir tutum ve davranış sergilemeyen, bilgiyi ve doğruyu kendine rehber
edinen, yüksek karakterli hukukçular geleceğimizin ve adaletimizin savunucuları
olacaktır.”Yargıçlar, suç işleyenin kimliğine, babasına
veya dayısına, ideolojisi ve dünya görüşüne göre değil, kanunlar neyi
gerektiriyorsa ona göre davranır ve ona göre karar verirler. Yargının simgesi
olan adalet heykelinde gözler bu yüzden bağlıdır. Emin olun “Yargı ne kadar tarafsız, bağımsız, kaliteli ve adil olursa,
yargı üzerinde yapılan tartışmalar ne kadar azalırsa, toplum nezdinde de
yargının kalitesi, duyulan güven, onur ve saygınlığı o derece artacaktır.”
Kimi zaman yargının
verdiği kararlar üzerinden yargıyı tümden yıpratacak, töhmet altında bırakacak,
hâkim ve savcılara toplumsal baskı yaratacak, eleştiri sınırlarını da aşan kimi
haksız ve hakkaniyetsiz yaklaşımlara bir hukukçu olarak üzülerek şahitlik
etmekteyiz. Gönül
rahatlığıyla ifade edebilirim ki “suç işleyen, yanlışlarda kastı olan hâkim ve
savcıların gözünün yaşına bakmayan bir Adalet Bakanlığı ve HSK” dağ gibi ayakta
durmaktadır. Hâkimler ve savcılar da insandırlar. Muhakkak ki hata
yapacaklardır. Ama bu hataların denetim ve düzeltim mekanizması sosyal medya
veya toplumsal baskı değil, adaletin kendi iç denetim mekanizmaları olan
istinaf, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi hatta AİHM gibi yüksek mahkemelerdir.
Özellikle kamuoyunda bilinen, ideolojik ve düşüncel bazda kendimize karşıt veya
yakın gördüğümüz kimi şahısların davalarında verilen her MAHKUMİYET, BERAAT
veya TAHLİYE kararında, kararı veren hâkimleri eleştiri sınırlarını aşacak
şekilde itham eder, hedefe koyar, suçlarsak, adil ve tarafsız olmaya çalışan
adalet sistemimize büyük zarar vermiş oluruz.
Şu husus çok net
bir şekilde ortada; “Özellikle son
dönemde kimi yargı kararları veya kimi yargıçların olumsuz hal ve tavırları
üzerinden toptancı bir yaklaşımla Adalet mekanizmasını, Adalet Bakanını, HSK’yı
hedefe koyan, yıpratmaya çalışan, “Türkiye’de adalet yoktur” algısını yaratmaya
çalışan bir güruh var. Amaçları, bu yolla yargı üzerinden Adalet Bakanı’nı,
Adalet Bakanı üzerinden de Sayın Cumhurbaşkanı’nı yıpratmaktır. Muhakkak ki
adaletin doğru işleyişi ve adil olmasından Adalet Bakanlığı da görevli ve
sorumludur. Ancak bu görev ve sorumluluk Anayasanın 138. maddesindeki hâkimlik
teminatı kuralını bir adım dahi aşacak bir yetki değildir. Adalet Bakanı dahi
olsanız hâkimlere talimat veremezsiniz, görülmekte olan davalar hakkında hâkimleri
baskı ve etki altında tutacak görüş ve beyanlarda bulunamazsınız. Hem tarafsız
ve bağımsız hâkimler isteyeceksiniz, hem de hâkimleri işimize gelmeyen kimi
kararları üzerinden taşa tutacaksınız. Olmaz!
Görülmekte olan soruşturma ve davalar hakkında
birileri medyada eleştiri sınırlarını da aşacak şekilde baskı kurma ve
yönlendirme niyetli yayınlar yapar ve o yayınlar da sosyal medya aracılığıyla
yayılırsa kararı denetleyecek olan İstinaf veya Yargıtay üyelerinin kendilerini
baskı altında his etmemelerinin imkânı var mı? Adalet kaybederse hepimiz
kaybederiz. Devlet ve millet kaybeder. Ne yapacağız? Dışarından hâkim ve savcı
mı getirteceğiz? Başka Türkiye
olmadığı gibi başka bir yargımız da yoktur. Hâkimiyle, savcısıyla, avukat,
medyası ve siyasetçisiyle hepimizi büyük bir sorumluluk altındayız.
Yargının tekrardan ayağa kalkması, onur ve saygınlığını artırması, ülkemizin
insan hakları ve demokrasi alanında standartlarını yükseltmesi için olağan üstü
çaba gösteren bir Adalet Bakanımız ve HSK’mız var. Adalet Bakanımız Abdulhamit
Gül Bey göreve geldiği zaman, FETÖ darbe girişimi sonrası oluşan tabloda adeta
bir enkaz yargı devraldı. Muhakkak ki eksiklik ve aksaklık yargıda da var. Kimse
her şeyin dört dörtlük olduğunu iddia edemez ve etmiyor da. Ama reformlarla,
paketlerle, üstün bir performansla, eğitim ve seminerle ayağa kalkmaya, saygınlığını ve onurunu yükseltmeye çalışan
bir adalet mekanizmamız var. Çok kısa
sürede güzel işler çıkarmayı, umut ve heyecan yaratmayı ekip olarak
başarabildiler. 20 yıla yakındır sahada olan bir hukukçu olarak şunu gönül
rahatlığıyla söyleyebilirim ki “Abdulhamit
Bey, ehliyeti, liyakati, tecrübesi, merhameti ve adalet anlayışıyla adalet
sistemindeki sorun ve sıkıntıları aşmak için büyük bir şanstır. Bu şansı da sonuna
kadar kullanmak ve desteklemek lazım.”