Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.23
Gram Altın
2997.74
BIST 100
9425.33
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Eylül 2020

Abdulhamit Bey büyük bir şanstır

Adil, tarafsız, bağımsız ve dürüst hukukçuların varlığı, hukuk düzeninin ve demokrasinin en önemli teminatlarından biridir. “Kendi aklına güvenerek özgürce hareket edebilen, adalet ve vicdanına aykırı hiçbir tutum ve davranış sergilemeyen, bilgiyi ve doğruyu kendine rehber edinen, yüksek karakterli hukukçular geleceğimizin ve adaletimizin savunucuları olacaktır.”Yargıçlar, suç işleyenin kimliğine, babasına veya dayısına, ideolojisi ve dünya görüşüne göre değil, kanunlar neyi gerektiriyorsa ona göre davranır ve ona göre karar verirler. Yargının simgesi olan adalet heykelinde gözler bu yüzden bağlıdır. Emin olun “Yargı ne kadar tarafsız, bağımsız, kaliteli ve adil olursa, yargı üzerinde yapılan tartışmalar ne kadar azalırsa, toplum nezdinde de yargının kalitesi, duyulan güven, onur ve saygınlığı o derece artacaktır.”

Kimi zaman yargının verdiği kararlar üzerinden yargıyı tümden yıpratacak, töhmet altında bırakacak, hâkim ve savcılara toplumsal baskı yaratacak, eleştiri sınırlarını da aşan kimi haksız ve hakkaniyetsiz yaklaşımlara bir hukukçu olarak üzülerek şahitlik etmekteyiz. Gönül rahatlığıyla ifade edebilirim ki “suç işleyen, yanlışlarda kastı olan hâkim ve savcıların gözünün yaşına bakmayan bir Adalet Bakanlığı ve HSK” dağ gibi ayakta durmaktadır. Hâkimler ve savcılar da insandırlar. Muhakkak ki hata yapacaklardır. Ama bu hataların denetim ve düzeltim mekanizması sosyal medya veya toplumsal baskı değil, adaletin kendi iç denetim mekanizmaları olan istinaf, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi hatta AİHM gibi yüksek mahkemelerdir. Özellikle kamuoyunda bilinen, ideolojik ve düşüncel bazda kendimize karşıt veya yakın gördüğümüz kimi şahısların davalarında verilen her MAHKUMİYET, BERAAT veya TAHLİYE kararında, kararı veren hâkimleri eleştiri sınırlarını aşacak şekilde itham eder, hedefe koyar, suçlarsak, adil ve tarafsız olmaya çalışan adalet sistemimize büyük zarar vermiş oluruz.

Şu husus çok net bir şekilde ortada; “Özellikle son dönemde kimi yargı kararları veya kimi yargıçların olumsuz hal ve tavırları üzerinden toptancı bir yaklaşımla Adalet mekanizmasını, Adalet Bakanını, HSK’yı hedefe koyan, yıpratmaya çalışan, “Türkiye’de adalet yoktur” algısını yaratmaya çalışan bir güruh var. Amaçları, bu yolla yargı üzerinden Adalet Bakanı’nı, Adalet Bakanı üzerinden de Sayın Cumhurbaşkanı’nı yıpratmaktır. Muhakkak ki adaletin doğru işleyişi ve adil olmasından Adalet Bakanlığı da görevli ve sorumludur. Ancak bu görev ve sorumluluk Anayasanın 138. maddesindeki hâkimlik teminatı kuralını bir adım dahi aşacak bir yetki değildir. Adalet Bakanı dahi olsanız hâkimlere talimat veremezsiniz, görülmekte olan davalar hakkında hâkimleri baskı ve etki altında tutacak görüş ve beyanlarda bulunamazsınız. Hem tarafsız ve bağımsız hâkimler isteyeceksiniz, hem de hâkimleri işimize gelmeyen kimi kararları üzerinden taşa tutacaksınız. Olmaz!

Görülmekte olan soruşturma ve davalar hakkında birileri medyada eleştiri sınırlarını da aşacak şekilde baskı kurma ve yönlendirme niyetli yayınlar yapar ve o yayınlar da sosyal medya aracılığıyla yayılırsa kararı denetleyecek olan İstinaf veya Yargıtay üyelerinin kendilerini baskı altında his etmemelerinin imkânı var mı? Adalet kaybederse hepimiz kaybederiz. Devlet ve millet kaybeder. Ne yapacağız? Dışarından hâkim ve savcı mı getirteceğiz? Başka Türkiye olmadığı gibi başka bir yargımız da yoktur. Hâkimiyle, savcısıyla, avukat, medyası ve siyasetçisiyle hepimizi büyük bir sorumluluk altındayız.

Yargının tekrardan ayağa kalkması, onur ve saygınlığını artırması, ülkemizin insan hakları ve demokrasi alanında standartlarını yükseltmesi için olağan üstü çaba gösteren bir Adalet Bakanımız ve HSK’mız var. Adalet Bakanımız Abdulhamit Gül Bey göreve geldiği zaman, FETÖ darbe girişimi sonrası oluşan tabloda adeta bir enkaz yargı devraldı. Muhakkak ki eksiklik ve aksaklık yargıda da var. Kimse her şeyin dört dörtlük olduğunu iddia edemez ve etmiyor da. Ama reformlarla, paketlerle, üstün bir performansla, eğitim ve seminerle ayağa kalkmaya, saygınlığını ve onurunu yükseltmeye çalışan bir adalet mekanizmamız var. Çok kısa sürede güzel işler çıkarmayı, umut ve heyecan yaratmayı ekip olarak başarabildiler. 20 yıla yakındır sahada olan bir hukukçu olarak şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki “Abdulhamit Bey, ehliyeti, liyakati, tecrübesi, merhameti ve adalet anlayışıyla adalet sistemindeki sorun ve sıkıntıları aşmak için büyük bir şanstır. Bu şansı da sonuna kadar kullanmak ve desteklemek lazım.”