Abdülhamid Tokat Attı mı?
Payitaht-Abdülhamid'in bir sahnesinde İngiliz Elçi'ye padişah tokat atıyor. Tarihçiler, gazeteciler bunun gerçek olup olmadığını tartışıyorlar.
O tokat atıldı!
Filmdeki o tokat, John Dündar ile yanak yanağa resim çektiren mevcut İngiltere, İstanbul Büyükelçisinin yüzünde patladı!
Dinlerine dönmedikçe....
Yıllar önce rahmetli Korkut Özal bir fıkra anlatmıştı.
Adamın biri kendini darı sanıyor, sokakta tavuk görünce kaçıyormuş. Ailesi bu durumdan bizar olmuş, tedavisi için bir hastaneye götürmüşler. Aylarca tedaviden sonra, darı olmadığına ikna edilmiş, şifa ile hastaneden taburcu edilmiş.
Ancak, daha hastanenin önünde ilk tavuğu görür görmez, yine eskisi gibi kaçmaya başlamış. Yakınları tekrar hastaneye götürmüşler. Doktorlar, "Hani, sen darı değildin, insandın, bunu kabul etmiştin" demişler.
Hasta;
-"Evet, ben insanım, darı değilim, bunu biliyorum, ama tavuklar bilmiyorlar ki" demiş.
Hilafeti kaldırmakla, devrimlerle, demokrasiyle, laiklikle, Avrupalı olduğumuzu zannediyoruz.
Ama, Avrupalılar, bizi hala "Osmanlı" zannediyorlar.
AB'de hep dışlıyor, ABD, Rusya, Almanya, Avusturya biteviye düşman refleksler gösteriyorlar.
Rusya ile barıştık, artık iyiyiz derken, Münbiç' i Esed'e devrettirerek kazıklıyor, Almanya Bakanlarımıza terbiyesizlik, PKK'ya, FETÖ'ye yardım ve yataklık yapıyor. ABD, gözümüze baka baka hep kalleşlik yapıyor.
Biz bu düşmanlığı anlayamıyor, hayal kırıklığı yaşıyor, afallıyoruz. Onlara, insan haklarından, adaletten, demokrasiden dem vuruyor, anlayış bekliyoruz.
Tam burada, Kur'an'ı Azim-üş Şan'ın evrensel, şaşmaz, değişmez kriteri karşımıza çıkıyor.
"Dinlerine girmedikçe, Yahudiler ve Hristiyanlar, sizden hoşnut olmazlar" (Bakara-120).
Yasaları, anayasayı, ticareti, kıyafetinizi, yediğinizi, içtiğinizi, onlara göre dizayn etmenizle sizi kendilerinden saymıyorlar.
Dinlerine dönmedikçe....
Boşuna AB kriterlerine uyacağız, uyarlayacağız, idamı kaldırdık, zinayı serbest bıraktık, daha da ne isterseniz yapacağız diye çırpınmanın bir yararı yoktur.
Kendi doğrularımızla yaşamalıyız.
İnatla "Siz darısınız" demeyi sürdürüyorlar ve sürdüreceklerdir.
Hesabımızı buna göre yapmalıyız.
Alman Dostluğu(!)
1994'de Tunceli'ye geçici görevle gitmiştim. Terörün tavan yaptığı bir dönemdi. Ben oradayken askeri konvoya pusu düzenlendi, 16 askerimiz şehit edildi.
Hastanenin karşısında lise vardı. Lisede bir gün olaylar çıktı. Terör örgütü lehine sloganlar, şamatalar oluyordu. Güvenlik güçleri okula girmek istiyor, engelleniyorlardı. Hastanenin pencerelerinden okulun bahçesindeki öğrenciler görünüyor, zafer havasında bahçede halaylar çekiyorlardı. Okula sadece Alman gazeteciler alınmışlardı. Her halay halkasında birkaç Alman gazeteci öğrencilerle el-ele zıplıyorlardı.
Güney-Doğu'daki terör olaylarıyla Almanların iç içe oldukları bir sır değil, o günlerde de sır değildi, ama devletin refleksleri felç idi.
Evine gittiğinizde, bir bardak çay, bir tek sigara için "Alman Usülü" yapan Almanlar, Vakıflarıyla ülkemizde dedelerinin hayrına bulunmuyorlar.
Avrupa milletleri "tek millet, çok devlet" tirler.
Nöbetleşe İslam'a özellikle Türkiye'ye saldırırlar.
Siz onların dinine geçmedikçe sizden razı olmayacaklardır.