ABD’nin Suriye politikası: RESET
GÜVENLİK Hattı bağlamında açıklama yapan ABD, daha Cumartesi günü, “Türkiye’nin koordinasyonsuz yapabileceği herhangi bir askerî harekât bizde büyük endişelere neden olacak, zira böyle bir durum Suriye’nin kuzeydoğusunda güvenliğin sağlanması ile ilgili ortak çıkarlarımıza zarar verir… NATO ortağımız Türkiye ile, güvenlik alanındaki mekanizmayı hızlı bir şekilde hayata geçirmek için yoğun bir çalışma yürütüyoruz ve şu anda birçok alanda programın önünde bulunuyoruz” demişti.
ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Binbaşı Sean Robertson’ın bu açıklaması aslında ABD’nin öteden beri Türkiye’yi oyalamak için başvurduğu rutin açıklamalarından biriydi.
Ancak Pazar akşamı Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı D. Trump ile yaptığı telefon görüşmesi, ABD’nin ilgili ama lakayt birimlerine çark ettirdi.
Çünkü yukarıdaki açıklamanın üzerinden birkaç saat geçtikten sonra Beyaz Saray’dan yapılan açıklama, ABD’nin bölgedeki teşebbüslerini resetleyen türden bir açıklamaydı:
"Türkiye, yakın zamanda Suriye'nin kuzeyine uzun süredir planladığı operasyon için harekete geçecek. ABD Silahlı Kuvvetleri, bu operasyonu desteklemeyecek ya da bu operasyona dahil olmayacak. Türkiye bundan böyle, ABD'nin son iki yıldır, bölgede yakaladığı DEAŞ savaşçılarından sorumlu olacak" denildi.
Paralı askerler: YPG!
Bütün bunlar yaşanırken kendisini gerçekten de ABD’nin “ortağı” gibi gören PKK’nın Suriye kolu PYD/YGP ise yaşadığı hayal kırıklığını şöyle açıkladı;
“ABD bize verdiği sözü tutmadı, Türkiye'nin operasyonuna karşı koyacağız…” Oysa ABD Başkanı Trump, SDG için, “Bizimle DEAŞ’a karşı savaştılar, ama biz de onlara ücretlerini ödedik...” diyerek adeta YPG için, bizim paralı askerlerimiz demiş oldu.
Anlayacağınız PKK ile dansı bitiren ABD, giderayak son bir kötülük yapacak.
ABD’nin Suriye’deki PKK uzantılarına yapacağı son kötülük, “Bunca silah var elinizde kendinizi Türklere karşı savunabilirsiniz” kandırmacasıdır. Eğer PKK/YPG ABD’nin giderayak, “Türklere karşı koyun” fesatlığına uyarsa tarihinin telafisi olmayan en büyük hatasına düşmüş olacaktır.
Evet, Trump, “Çekiliyoruz, bize ne Suriye ve PKK’dan?” diyerek Türkiye’ye operasyon için yeşil ışık yaktı. Trump’ın bu açıklamasından hemen sonra Bayan Clinton ve ABD’nin Suriye Eski Temsilcisi McGurk, “ABD Kürtlere ihanet etti, Pompeo nerede?..” diyerek Beyaz Saray’ın kararına sert tepki gösterseler de durum değişmedi.
ABD samimi mi?
Asıl soru ve sorun bu. ABD kurulacak yeni dünyada yerini mi değiştiriyor?
Evet, ABD eski dünyanın patronu idi ve yaklaşık 70 yıllık bir zaman diliminde bu patronajı hor kullanarak adeta hurda hale getirdi. Şimdi ABD de anladı ki, bu böyle yürümez. ABD 20 trilyon dolar borçla dünyaya çeki düzen veremez. Trump, ekonomisini yakın gelecekte ayyuka çıkacak olan ABD tarihinin en ağır krizinden nasıl kurtaracağının derdine düşmüş iken PKK ya da SDG gibi kamburlarla yürümek istemez.
Yakında ABD bölgemizdeki diğer bazı bölgeleri ile ilgili politikasını da resetleyecek. Sadece Suriye ABD’yi ağır krizden kurtarmaz. Amerika; İsrail, İran, Körfez ülkeleri ile ilgili de çok yakında politika değişikliğine gitmek zorundadır.
Trump, ekonomik maliyetin ağırlığın farkındadır. Bunu Trump, “Avrupa’ya, DEAŞ savaşçılarını alın diyoruz, hayır diyorlar. Sen elinde tut ABD diyorlar. Bizi keriz yerine koyuyorlar” diyerek dile getiriyor. Suriye’de kalmanın maliyetini iyi bilen Trump, "ABD'nin yıllar önce Suriye'de 30 gün kalması gerekiyordu. Biz kaldık ve görünürde amacı olamayan bir muharebeye gitgide daha derinden battık… Bu sonu olmayan saçma savaşlardan çıkmamızın zamanı geldi" derken, ekonomik faturanın ağırlığını söylemeye çalışıyor.
Artık operasyon an meselesi hatta askerlerimizin Cerablus’tan Münbiç’e doğru ilerlediği haberleri gelmeye başladı. Türkiye şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra daha fazla dikkatli olmalıdır. Ortadoğu’nun ortasında bizi oyunun ortasına düşürmeden güvenlikle ilgili tehditleri, kaygıları ve muhtemel tehlikeleri savuşturmalıyız.
Allah, ülkemizi kazadan, beladan ve her türlü şerden muhafaza eylesin.