ABD'nin İslam dünyası ile irtibatımızı kesme planı
Cuma günkü yazımızda ABD’nin Türkiye’nin dört bir tarafını kuşatma girişimleri üzerinde durduk. 2003-2004’lerde yazılan Metal Fırtına kitaplarındaki gibi Türkiye’nin çok büyük bir saldırıya uğrayabileceği uyarısında bulunduk.
Türkiye’nin bir taraftan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir taraftan Ağustos şurasındaki değişikliklere odaklanmışken ABD’nin başını çektiği dünya şer cephesinin tehlikeli oyunlarına dikkat çektik.
Bu durumlar güvenlik boyutunuydu. Fakat ABD’nin dünyada yürüttüğü asıl büyük bir oyun planını tekrar devreye soktuğu görülüyor. Bu başta Ortadoğu olmak üzere İslam dünyasını tek bir kliğe teslim etme oyunudur. Bu oyunun uygulaması Clinton ve Obama döneminde başlatılmıştı. Bu Basra Körfezi bölgesi Bahreyn, BAE, Katar, Umman, Yemen, Suudi Arabistan ve Suriye hatları boyunca ciddi bir Şii hareketinin önünü açma stratejisidir. Hatırlanacak olursa bu strateji Bahreyn’de ve Bazı körfez ülkelerine ciddi ayaklanmalar ile kendini göstermişti. Yemen’deki iç savaşı da bu pencereden görmek gerekir.
İran’ın Ortadoğu’da ana oyuncu olarak bulunması da bu stratejinin çok önemli bir parçası.
İkinci Körfez harekâtı sonrası Irak’taki yeni yönetim Kürt ve Şii ortaklığına devredilmesi bu stratejinin başlangıcıdır. Trump’ın işbaşına gelmesinin ardından ABD’nin Sünni bölgeler üzerindeki stratejisi geçici rafa kalksa da Biden’in işbaşına gelmesiyle tekrar raftan indirdi.
Yarın ABD’nin İran’a yapacağı bir harekât sakın sizleri yanıltmasın. Çünkü bu harekât İslam dünyasını İran yörüngesine çekme oyunundan başka bir şey olmayacaktır. ABD bugün Ortadoğu’da Türkiye’ye karşı iki farklı oyun kurmaktadır. Bu oyunlardan biri Kürt koridoru, diğeri ise Şii koridorudur
Türkiye’nin terör belasını hafifletmek için başlattığı Suriye, Irak ve İran sınırı boyunca çekilmekte olan duvar da ABD tarafından kendi hedefleri için kullanması planları arasında olduğu bilinmelidir. Bu duvar konusunun 1980’lerde yine ABD tarafından darbe yönetimine de sunulduğu biliniyor. Bugün MGK arşivlerinde bulunabilecek şerh raporlarında ABD’nin neden böyle bir duvar istediğini görmek mümkün. ABD açıkça Türkiye’nin İslam dünyası ile fiziki bağları ile birlikte manevi bağlarını kopartmayı planlamaktadır.
ABD’nin isteği ile NATO Suriye ve Irak’ta 4500 özel kuvvetler personeli sevki kararı aldığı bilgisi geliyor. Bir taraftan da Türkiye’den kıskandığı patroitleri PKK bölgesine indirdi.
İran’a yapılması planlanan harekât gerçekleşirse bilin ki bu harekâtın temel amacı İran’dan Türkiye’ye ciddi bir göç gerçekleştirmektir. Bu göçlerin kalıcılığını sağlayarak uzun vadede Türkiye içindeki nüfus dengeleri ile oynamaktır.
Şu unutulmasın ABD 2023’e giderken Türkiye’de İslam dünyasına önderlik edecek hiçbir yönetim istememektedir. Bunun için gerekirse demokratik yolları deneyerek, gerekirse uzun vadede nüfus hareketleri ile gerekirse fırsat bulur bulmaz sıcak savaş ve darbeleri kullanmaktan çekinmeyecektir.
Son 10 yıldır Türkiye’de şükür mezhep tartışmaları yaşanmıyor. Bir dönemin aksine Sünni-Alevi kardeşliği pekişerek güçleniyor. Fakat ABD’nin ve Avrupa’nın son dönemde bu huzur havasını bozmaya hazırlandığının haberlerini alıyorum. Bunun için özellikle yurtdışında bulunan akademisyen, işadamı ve kanaat önderlerini farklı beklentilere sokarak kullanma derdine düştükleri bilgileri var.
Bu nedenle Sünni-Alevi kardeşliğinin arasına dışarıdan sokulacak bütün şer yolların tıkanması için şimdiden gerekli tedbirlerin alınmasında fayda vardır.
Kısaca ABD 2023 yaklaşırken son bir hamle ile Türkiye’ye yönelik emellerini gerçekleştirmek için var gücü ile yüklenecektir. Anadolu ABD’nin varlık savaşında vazgeçemeyeceği topraklardır. Fakat kesinlikle Türk yönetim ağırlığı istememektedir. Bu hedefine ulaşmak için her türlü oyunu devreye koyuyor. Buna mezhepsel ve etnik her türlü oyun dâhildir. Fakat bu topraklarda yaşayan hiçbir unsurun ABD’nin havuçlarına kanmayacaktır.
Kalın sağlıcakla…