ABD'nin çıkarı
ABD Dışişleri Bakanı Ned Price, Adalar Denizi’ndeki gayri askeri statüdeki adalardan Sisam ve Midilli’ye silah yığılmasının görüntülenmesi üzerine, adaların silahlandırılmasının ABD çıkarları esas alınarak, ülkesi tarafından terör örgütleri ve proksi devletlere silah tedariklerinin ise “terörle mücadele” başta olmak üzere ortak tehditlere karşı yapıldığını söyledi.
Bu cümlenin neresinden bakarsanız bakın ortak tehdidin Çin, Rusya, İran’ın yanı sıra örtülü olarak Türkiye olduğunu okursunuz. Demokrat yönetim 8 Kasım 2022 tarihinde yapılacak ara seçimler öncesi, Yahudi, Rum ve Ermeni lobilerinin oylarını almak için onların sırtlarını sıvazlıyor gibi açıklamalar gelebilir içimizdeki Amerikan sevicileri tarafından. Dillendirilsin veya yutkunarak kelimeler boğaza düğümlensin 93 Harbi’nin mağlubiyeti sonrasında Romanya, Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek, Kars, Ardahan, Batum, Besarabya (Moldova)’yı kaybettiğimiz gibi İstanbul Yeşilköy’e kadar gelen Rus birliklerine karşı İngiliz desteğini alabilmek için Kıbrıs’ı da kiraladık.
ABD ve Müttefiklerinin Hagana, İrgun, Stern, EOKA, ASALA ve devamı PKK terör örgütlerinin kayıtsız şartsız desteğinin arkasında bugüne kadar olduğu gibi haçlı ABD çıkarları yatıyor. ABD’nin çıkarı nedir derseniz, yüzyıllardır süren hilal haç kavgasında ikinci dünya savaşı sonrasında İngiltere’den liderliğini devraldığı ehli-salip’in çıkarlarını hakkıyla korumak. Bu yüzden gözü kapalı İsrail, Yunanistan, Ermenistan ve Rum kesimi tarafında oluyor her zaman. ABD’nin çıkarlarının ne olduğunu anlamak için İsrail, Ermenistan, Yunanistan’ın ne istediğini bilmek lazım bölgemizde.
Malum İsrail Fırat’tan Nil’e bir Siyonist imparatorluk kurarak dünyayı buradan yönetmek istiyor. Bu yüzden Irak parçalandı, Suriye’de iç savaş sürüyor, PKK/PYD terör örgütü bölge topraklarını İsrail’e zahmetsiz devredecek bir terör devleti kurması için destekleniyor. ABD’nin ve müttefiklerinin birinci önceliği ne kadar zulüm yaparsa yapsın, ne kadar insanlık dışı hareket ederse etsin İsrail’in güvenliği. Türkiye’nin F-35 programından çıkartılmasının birinci ana sebebi de milletin zannettiği gibi S-400 değil, İsrail dışında beşinci nesil savaş uçağına bölgede başka ülkelerin sahip olmaması. S-400’ün Türkiye’ye konuşlandırıldığında İsrail uçaklarının her kalkışında Türkiye’ye bilgi vermek mecburiyetinde kalışları. Efendim Türkiye’de İsrail’in yayılmasına göz yumarsa en azından Ermeni ve Rumlara karşı ABD’de lobi yapacak bir grup buluruz mavalı da, Irak’ın bölünmesi, ‘nehirden denize’ Suriye’nin kuzeyinde terör devleti yapılanması aşamasına geçildiği, Türkiye’nin karşısındaki asıl tehdidin İsrail olduğu gerçeğinin gizlenemediği için boşa çıkıyor. Çerkez Ümit Özdağ gibi bizdeki Arap ve göçmen düşmanlarının Türk-Arap düşmanlığını körükleyerek dün İngiliz’in bugün de İsrail-ABD’nin işini kolaylaştırmaya çalıştıkları bir başka gerçek.
Ermenilerin 1878 Berlin Konferansı’ndan beri ne istedikleri zaten malum. Son dönemde 3T ile formülleştirdikleri, Tanıma, Tazminat ve Toprak taleplerinden tanıma bölümünü zaten Biden’in iktidara gelir gelmez 24 Nisan’da yaptığı açıklama ile nihayetlendirildi. Gerekli ortamı bulurlarsa sırada tazminat var. Türkiye, ABD ve emperyalistler tarafından istendiği şekilde güçsüzleştirilirse vilayeti sitte talepleri var sırada.
Pekiyi Yunan bizden ne istiyor. Neleri verirsek bu adamların gözünü doyurur barış içinde yaşarız. Adamlar Megali İdea peşinde koşuyorlar. Kendilerine 7 büyük hedef koymuşlar. Teselya, Makedonya, Trakya, Ege’deki bütün adalar, (ENOSİS) Kıbrıs, Ön Asya dedikleri Batı Anadolu, Trabzon merkezli Pontus Rum ve nihayetinde İstanbul Merkezli Büyük Yunanistan hayali. Kanlı bir soykırım olan Mora isyanı hariç her savaşta mağlup olmalarına rağmen arkalarına aldıkları emperyalist güçlerin arzuları ve bizdeki aymazların gafletleriyle hedeflerine her gün biraz daha yaklaşıyorlar. Kurtuluş savaşında hezimetleriyle İzmir’den denize dökülerek Ön Asya, İstanbul ve Pontus hayallerine henüz ulaşamasalar bile, Kıbrıs, Adalar üzerindeki gayrı meşru taleplerini AB ve ABD sanki meşru taleplermiş gibi bize kabullendirmeye zorluyorlar. Tunç Soyer’in Agemennon iskelesi adamların ön asya, Ekrem İmamoğlu’nun Bayrampaşa deresine, kurt deresi yerine Likos deresi zorlaması, Ayasofya’nın açılmasına karşı tavırları, Fatih’in türbesinde eli kıçında dolaşması, İstanbul Hipodrumu gibi Bizansa ait tarihin küllerinde kalmış yapıları canlandırmak için çırpınması İngiliz büyükelçi ve ABD’nin çıkarlarına hizmet ediyordur.
Tarih tekerrürden ibarettir sözünü doğrularcasına Abdülhamit, Adnan Menderes ve Recep Tayyip Erdoğan aynı şekilde sınanıyorlar. Abdülhamit ‘ülkemden bir çakıl taşı dahi vermem’ dediği için Kızıl Sultan oldu. Menderes, Zorlu, Polotkan, Kıbrıs’ta ve ekonomi alanında ABD ve emperyalizme karşı Türkiye’nin çıkarlarını korumak için Rusya’ya yanaşmak istedikleri için asıldılar. Anti parantez, tarihin öyle cilveleri var ki, Menderes’in Kıbrıs Türkünü koruma girişimine bütün CHP’liler gibi mecliste hayır oyu veren Robert kolejli Ecevit’e gün geldi, hayır dediği Londra ve Zürih anlaşmaları gereği Erbakan’ın zoruyla da olsa Kıbrıs’a asker çıkarma imkanı sunuldu. Aday olup olmayacağını ABD seyahatiyle netleştirmeye çalışan Kılıçdaroğlu’nun önüne konulacak faturalardan biri HDP eliyle Suriye Irak’ta İsrail-ABD-PKK yapılanmasına göz yumun yanında. Akdeniz ve Ege’deki Yunan tezlerini (ABD çıkarlarını) savun olacaktır…. Vessellam….