ABD'nin 200 yıllık rüyasına Afrin kabusu
Tarihi gerçekleri unutursak bugünü okuyamayız. Aslında gerçekler algılarla gizleniyor. Algılar farklı bakış açılarımızın kilitlenmesidir. İşte bu algı tutulmasını sağladığınız da bir toplumu aylarca, yıllarca hatta yüz yıllarca yönetebilirsiniz. Tıpkı doğu toplumlarında olduğu gibi. Tıpkı Ortadoğu toplumlarında olduğu gibi, tıpkı geçmiş yüz yılda bu yüz yılda bugün yaşananlar gibi. Oluşturacağınız söylemler, üreteceğiz slogan vari kavramlar, modalaştıracağınız hayat alışkanlıkları. Toplumları kilitler, yönlendirir, istediğiniz gibi hareket sağlar.
Bugünden geçmişe baktığınızda geleceğin izlerini görürsünüz. İşte bu bakışı gerçekleştiremezsek farklı ufuklara açılmaktan mahrum kalırız.
Bugünlerde yeni şeyler öğrendikçe, gerçeklerin farklı yanlarını görme imkanı yakalıyoruz. Geçtiğimiz hafta 'AK Kütüphane Sohbetleri' adıyla gerçekleşen AK Parti Genel Merkezinde ki bir programa katılma imkanım oldu. AK Parti Genel Merkezi'ndeki kütüphanenin bir köşesinde tam bir sohbet havasında AR-GE Başkan Yardımcısı İsmail Safi'nin moderatörlüğün de uzun zamandan bu yana gerçekleşmekteymiş. Katıldığım sohbetin konuğu Milli Savunma eski Bakanlarından Vecdi Gönül Bey. NATO üzerine bir sohbet. Vecdi beyi Sayıştay Başkanlığından uzaktan Fazilet Partisi döneminden bu yana da yakından tanırım. Bulunduğumuz sohbet ortamlarından kendisinden çok yararlanmışımdır. AK Kütüphane Sohbetleri programında da satır aralarından verdiği bilgiler ciddi derecede dikkat çekiciydi. ABD ve ABD'yi kuran yapı konusunda verdiği bilgiler. Ezber olarak bildiğimiz ABD'yi Avrupa'nın haydutlarının kurduğu algısının yanlışlığı mesela. ABD'de ki evangelistler ve etkileri. Evangelistlerin diğer hıristiyanlardan faklı yönleri ve Hz. İsa Mesih'in tekrar dünyaya inmesi için oluşturulacak ortam. Bu çerçevede ABD'nin Kudüs kararı gibi gelişmelerin altında ki gerçekler.
Vecdi beyin sohbetinin ardından tevafuk mudur bilmiyorum bir dostumla sohbet ederken konu Ortadoğu'da yaşananlara ve dolayısıyla ABD'ye geldi. Bu nedenle konuştuğumuz konuya yardımcı olabilecek bir kitap önerdi. ABD'li James L Barton'un "Türkiye'de Gündoğumu" ismini taşıyan 1908'de yayınlanan bir kitap. ABD misyonerliğinin başlangıcı, Osmanlı topraklarındaki faaliyetleri, hedefleri, yaptıkları ve bu misyonerlik çerçevesinde Osmanlı toprakları üzerinde başlattıkları eğitim seferberliği ve bu seferberliğin sonucunda hedefledikleri toplum üzerindeki değişimleri analiz ediliyor. Özellikle eğitim alanında Osmanlı topraklarında açılan ABD kolejlerinin etkileri üzerinde ısrarla duruyor. Bu çerçevede Rumlar, Ermeniler, Araplar üzerindeki çalışmalar, Müslüman elitlerin üzerindeki çalışmalar. ABD ile Osmanlı arasında kurulan bağların şekillenişi ve bugüne yansımalarını daha iyi anlıyorsunuz. James L Barton, Boston merkezli Misyoner hareketinin Genel Sekreterliğine kadar bulunmuş. Aynı zamanda öncesinde Harput Fırat Koleji'nin başında. Ortadoğu coğrafyasının her noktasında gözlemleri var. Özellikle Ermeniler üzerinde büyük etkisi olmuş. Bugün ABD ve Batının Ermenilerle ilgili kurgularının temelini James L Barton'un kitabında bulabiliyorsunuz.
Osmanlı toprakları üzerinde ABD Misyonerlik faaliyetleri 1818'de başlamış. Zamanla faaliyetler derinleşmiş. ABD kolejleri furyası bu çalışmaların ürünü. Ortadoğu, Anadolu, Balkanlar önemli hedef bölgeleri. Bulgaristan'ı kuranlar buradan mezun olanlar mesela. Tanzimat Fermanı ve sonrası bu çalışmaların önü açılmış. Misyonerlik faaliyetinin esasını evangelistler oluşturuyor. Ana gerekçe, Ortadoğu'da hem Hıristiyanları, hem Müslümanları ve Musevileri aydınlatmak onların arasında Evangelistliği yaymak. Bugün bizdeki aydın kesimin batıcı söylemlerin topluma tepeden bakma alışkanlığının altında bir tarafı ile ABD'nin Misyoner faaliyetlerinde kullandığı argümanların etkisini görmek mümkün.
James L Barton'un kitabı yazarken ABD'nin Osmanlı topraklarındaki misyonerlik faaliyetlerinin 90. Yılını gösteriyordu. Evangelizmi yaymak için gelen ABD 90 yılın sonunda Osmanlı topraklarında ciddi bir ticari alt yapı oluşturuyor. Afrikalıların dediği gibi ""Beyaz adam geldiğinde, bizim topraklarımız, onların ellerinde İncil vardı. İncil'i verip bizi uyuttular; gözlerimizi açtığımızda İncil bizim elimizde, topraklarımız onlardaydı." Gerçeğinin bir başka versiyonu yaşanıyor.
Bu yıl ABD misyonerlik faaliyetlerinin Balkanlarda, Anadolu ve Ortadoğu'da başlamasının 200. Yılıdır. 200 yılda dünyada neler değişmedi ki? Ortadoğu da öyle. Ama ABD'nin niyeti, hedefinin değişmediği bölgede oynadığı oyunlardan görüyoruz. Bugün Irak'ta, Suriye'de Türkiye'de oynadığı oyunlara o açılardan bakmak lazımdır.
Türkiye 15 Temmuz Darbe girişimi sonrası başlattığı Fırat Kalkanı harekatı ve bugün yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı farklı anlamlar taşır. Bizim için hayati önem taşıyan kararlardır. Ama ABD için 200 yıl önce kurduğu rüyalarından uyanma dönemidir. ABD 200 yıldır bu coğrafyada bir rüya yaşıyor. Fakat Zeytin Dalı Harekatı ve Afrin kabusu ile rüyasından uyanmak zorunda kalıyor. Şu unutulmasın 200 yıllık rüyanın etkisi bir günde geçmez. Etkisi yıllara yayılacaktır. O rüyanın gerçekleşme düşüncesi sürecektir. Fakat insan nasıl ki aynı rüyayı ikinci kez göremez. ABD'nin de Ortadoğu'da bir daha böyle rüya görme imkanı kalmamıştır.
Cuma'nın hayrı üzerinize olsunu2026