Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.40
Gram Altın
2959.89
BIST 100
9351.06
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Ocak 2024

ABD ve Küresel Operasyon Odası

ABD, Maddi çıkarları önceleyen bir toplumdur, bu toplumda, Maddi gelişmişlikle insani değerler arasında sosyolojinin açıklamakta aciz kaldığı bir tezat vardır. Değerlerin, insan haklarının onlar için bir değeri yoktur.

Beyaz adamın geldiği batı-Avrupa kültürü, 16. Yüzyıla kadar, kendi içinde çatışmaların, savaş ve barbar bir kültürün yaşandığı çalkantılı bir dönem yaşamıştır.

Bu çalkantılı dönemin dışa vurulduğu, Coğrafi keşiflerle başlayan hareketlenme, Amerika’nın keşfi ile sonuçlanmıştı.

Amerika’nın keşfi ile, Avrupa da ne kadar kanun kaçağı, eğitimsiz, katil, hırsız ve kaybedecek hiçbir şeyi olmayan kişi varsa, yeni Dünyaya göç etti. Bu yeni, barbar ve katiller ordusu, Amerika kültürü ve sisteminin genetik alt yapısı demek olacaktı. Amerikalı için maddi güç kutsaldı artık. Bu beşeri kutsallık, ABD tarihini kan, gözyaşı ve kavgalar tarihi yapacaktı.

Gelelim bugüne, Amerika’yı en büyük güç yapma iddiası her geçen gün daha bir içinden çıkılmaz hal almaktadır. Bu iddiayı gerçekleştirmek bir yana, sosyal açıdan gelinen süreçte Gelir dağılımı daha da bozuldu, zaten bozuk olan toplumsal ruh hali durumu daha da bir kronikleşti.

Siyasi açıdan ise İsrail’in cinayet ve soykırımlarına hamilik edilmesi dünyayı çok ciddi bir yıkım ve kutuplaşmaya götürmektedir.

Amerika artık bir rüya ülkesi değil, hatta rüyanın ötesinde bir kabus ve Kaoslar ülkesi olma yolunda. Daha öncede öyleydi. Fakat Dünya, madalyonun bu yüzünü göremiyordu.

Son başkanlık seçimlerinde Geyik boynuzlu yarı çıplak beyaz adam, bir bakıma ABD’nin önümüzdeki yüzyılda yaşayabileceği muhtemel dünyayı tasvir ediyordu.

Halen bile Amerika’nın birçok şehrinde beyazların giremediği veya siyahların halen üçüncü, beşinci sınıf vatandaş sayıldığı ilkellikte kentler ve mahalleler mevcut.

Bugün New York veya Washington sokaklarını dolaştığınızda maddî güç ile insanî değerlerin varlığı arasındaki büyük çelişkiye şahit olursunuz. manevî değerlerden oldukça yoksun olan bir Amerikan toplumu var. Olabildiğince zenginlik elde etmek, elindekinden daha fazlasına sahip olmak, Amerikalının hayat felsefesi olmuştur artık.

Zira Amerikalı, yapısı itibariyle büyüklük ve sayıdan etkilenir. Bunlar onun varlık sebebini, duygu ve değerlendirme yetisini etkileyen ilk ölçütlerdir. Bu yüzden Amerikalılara göre amaca giden her yol mubahtır.

Amerika’da kitleler, Amerikalıların sert yapısını yansıtan ve futbol ile hiçbir ilgisi olmayan Amerikan futbolu karşılaşmalarını seyrederken bile aynı ilkelliktedir. Zira bu oyunda her türlü vahşilik, şiddetle göğse vurma, kol ve dize zarar verme serbesttir.

Bu görüntü, hayvanî coşkulardan gelen yıkıcı şiddete olan tutkudan ve spor kural ve usullerini umursamamaktan kaynaklanmaktadır. Zira sporun ilkeleri onları; akıtılan kanlar, kırılan uzuvlar ve destekledikleri takım için yaptıkları “kafasını ez, kemiklerini kır, ez onu…” çığlıkları kadar etkilememektedir. Bu görüntü, şüphesiz ki, beden gücünü yücelten tutkulu duyguların ilkelliğini apaçık göstermektedir.

Amerikan gururu ve şiddet temelli kültüründen dolayı, ABD’nin, tarih boyunca en iyi konuştuğu dil, en kestirme yöntem olan şiddet ve savaş dili olmuştur.

Daha fazla güç kullanılarak, Dünyanın, Amerikan değerlerini benimsemiş duruma geleceğini ve küresel istikrarı sağlayacağını düşünen akıl, geçmişte kongre baskını ve seçim süreci ile ABD demokrasisinin gerçek yüzünü de ortaya koydu.

Benzer olay 2000 yılında George W. Bush - Al Gore arasındaki seçim sürecinde de yaşanmıştı. Beş hafta boyunca kimin seçildiği belirlenememiş, sonuç olarak sandıktan Bush çıkartılarak 11 Eylül sürecinin düğmesine basılmıştı.

New York’ta Küresel operasyon odasında Ortadoğu ve Dünyanın yeni siyasi yüzü ile ilgili hangi düğmelere basıldığını önümüzdeki zaman diliminde daha net göreceğiz.