ABD ve Batı neden Türkiye’ye karşı…
Emperyalist devletlerin korsanlık tutumlarla dünya kaynaklarına sahip olma girişimleri sosyal, ekolojik, ekonomik ve gelir dağılımında dünyanın dengesini bozuyor.
Kaynakları yağmalama girişimleri, ekonomik kriz, ambargo ve iç karışıklık emperyalist düzenin devamı için en bilinen yöntemlerden. Bunlardan da sonuç alınamaz ise ardından askeri müdahale geliyor.
***
Bugüne kadar bir ülkenin siyasi-sosyal, ekonomik, kültürel, askerî tasallutuna karşı çıkmaya çok az ülke ve lider cüret edebildi. Sayın Erdoğan bunların en başında gelenidir. Ayrıca Türkiye bu konuda dünyaya öncülük ediyor. Ayrık ve ayrı kesimler bir araya getiriliyor. Ulusalcı, milliyetçi, solcu, İslamcı ve farklı siyasal gruplarda emperyalizme karşı meydan okuma bilinci uyanmakla kalmayıp büyük mesafeler alınıyor.
Buna karşın, ABD ve Batı politikalarını meşrulaştırma, emperyalizme muhalefeti sulandırma ve anlamsızlaştırma çabası içerisinde olanlarımız var. Bu kesimin kendi ülkelerinden yana tavır almaları beklenirken karşı tarafta saf tutmaları nasıl açıklanabilir?
Batı’nın zinde güçleri, rant ve menfaat sağlayıcılığında gönüllü olmalarıyla ya da ideolojik bağlantılıklarıyla...
Siz de, Esed savunuculuğu, ABD ve Batı’ya ironi aşkta çok ileri gittiklerini düşünüyorsunuz değil mi? Bu sadece buzdağının görünen kısmıdır. Perdenin arkasından çevirdikleri dolaplar daha büyüktür. Amaçlanan yeniden Batı’ya bağımlı bir düzenin oluşması ve ülkemizi yutulacak lokmalar haline getirmektir. Ayrıca Emperyalizmin yenilmeyecek bir güç algısı propagandasını sürdürme çabasındalar. Biliyorlar ki, sen küçük lokma olursan iştahlanan ve seni yemek isteyen çok olur.
Bu nedenle Sayın Erdoğan toplum zihnine, ülkemizin ekonomik ve toplumsal bütünlük yapısına önemli yatırımlar yapıyor. Büyük düşünüp uyguluyor. Bu yüzden hedeftir.
***
Düşünün bir…
Neredeyse ekonomisi sıfırlamış, Batı’ya bağımlı bir ülkeyi alıp bağımsızlaştırmak ve dünyanın büyük ekonomileri arasına sokmak her babayiğidin harcı değildir. Bu birilerini rahatsız ediyor.
Ülkeyi baştanbaşa kara yollarla, dağların ve denizlerin altından geçen tünellerle donatmak hayal bile edilemezdi. Bugün alt ve üst yapı yatırımlarıyla dünyayla yarışır haldeyiz. İstanbul Havaalanı bunlardan biridir.
Bence ekonomik kalkınmışlığın ötesinde Sayın Erdoğan’ın en önemli başarılarından birisi millete özgüven ve cesaret kazandırması, başarabileceğine inandırmasıdır. Ayrıca içimizdeki Batı bağımlılarını Batı’ya köle olmadıklarına inandırması da Erdoğan’ın en büyük başarılarındandır. Sözcü gazetesi yazarlarının bile bazı milli meselelerde Batıya karşı tavır alma pozisyonuna gelmeleri ülkemiz adına sevindiricidir.
Mücadele Türkiye nasıl durdurabilir, nasıl yeniden Batı bağımlısı ve yutulabilecek lokma haline getirilebilir ve buna karşı koyma mücadelesidir. Gezi ve 15 Temmuz dâhil bütün ihanet girişimleri bu amaca dönük yapılmıştır.
Sayın Erdoğan, arkasında ölümüne duran bir milletle bütün tuzaklar boşa çıkıyor. Ancak içerde gibi görünenlere ve arkadan vurmalara engel olmak zaman alacak gibi görünüyor. Evdeki hırsız fark edildikçe sonuç almak çabuklaşacaktır. Aman dikkat! “KHK faciadır” ifadesi bu mücadeleyi sulandırmaktır.
Bu makaleyi şu satırlarla bitirelim.
Güç her oyunu bozuyor. Güçlü olduğunda her oyunu bozuyorsun. Türkiye Erdoğan’la bunu çok iyi yapıyor. Üstelik oyun kurup karşı hamleler yapar hale geliyoruz.
Düşmanın her zaman bizimle ilgili bir planı var. Bir bir toprağa gömüyoruz şükür.