Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 May 2019

ABD, Türkiye’yi vuracak mı?

NATO’ya üye olduğumuz tarihten itibaren (1952) 60 yıl boyunca ABD’nin Bölgedeki karakolu, Batı Asya karargâhı, Doğu Avrupa ordusu, Dünya üzerindeki en sadık jandarması idik. Böyle olsun istemezdik, lakin Osmanlının son döneminde ve sonrasında süreci iyi idare edemeyince İngilizlerin tasallutundan sonra Amerikan hegemonyasına razı olduk.

60 yılda 1-2 itiraz dışında ABD’ye bir kez bile HAYIR demedik. Bu süre içinde müttefik olarak yükümlülüklerimiz konusunda bir dostun, müttefikin yapması gerekenden çok fazlasını yaptık. Hiçbir uluslararası ilişki kuramıyla izah edilemeyecek bağlılığımız vardı ABD’ye. Öyle ki sivil siyaset olarak hangi kanunları çıkarmamız gerektiğini, politik olarak kimlerle diyalogumuzun olması gerektiğini, ordumuzun ne giyeceğini, hangi silahları kullanacağını, ne zaman darbe yapacağını ve devlet yönetimi olarak kimlerle iletişime geçebileceğimizi dost ve müttefik! ABD belirliyordu.

Biliyorum, bilmez miyim? Bu müttefiklikten çok fazla bir şey idi.

Evet, ama olmuştu bir kere.

Sonra 60 yıllık dostluğun vermiş olduğu güvenle ABD’ye, “Bizim hava savunmamız güçlendirmemiz gerek” dedik.

Olmaz dediler.

E o zaman Çin’den yardım alırız dedik.

Sakın ha! dediler.

Sonra ABD çevremizi kuşatmaya başladı. Irak’ı yerle bir edip çekildikten sonra Suriye’yi kan gölüne çevirdi. Daha önce 20 yıl boyunca PKK’ya verdiği lojistik, istihbarat ve helikopterlerle attıkları çikolata ile birlikte hafif silah desteği yerini on binlerce tır ağır silaha bıraktı. PKK’ya stinger füzesi, tanksavarla birlikte hava sahamızı ihlal edecek füzeler verdi. İsrail yetmez gibi donanmaları ile ülkemizi güneyden kuşatmaya başladı ABD.

NATO üyesi ülke Türkiye’yi değil, NATO üyesi olmayan Güney Kıbrıs Rumlarını destekledi.

ABD eliyle tehdit

Şimdi ise Türkiye’nin geleceği ciddi manada tehdit altında ve bu tehdit ABD eliyle gerçekleşmekte.

ABD bugüne kadar kah ülke içinde belli görevlerde bulunan (FETÖ gibi, diğer Atlantikçiler gibi) elemanları marifetiyle kah ülke dışındaki unsurlarıyla kah terör örgütleri ile Türkiye’yi kendisi ile meşgul etti. Recep Tayyip Erdoğan bu acı gerçeği fark edip gidişata dur demek istedi, başına gelmeyen kalmadı.

ABD DEAŞ’ı üzerimize salan ülkedir. 30 yıldır PKK’yı ayakta tutan güçtür. Ordumuza darbeler yaptıran devlettir. Sanayimizin gelişmesine mâni olan, ekonomimizin düzelmesine engel olan stratejik ortaktır!..

Bunlar gizli saklı şeyler değil. ABD Türkiye’ye hiçbir zaman dost olmadı, olmayacak da. Bu “Devletlerin dostları yoktur, menfaatleri vardır” söyleminden öte bir mevzudur. Dost olmasa da müttefikliğin hukuku, kriterleri, kuralları, şartları -hadi ahlak demeyelim- etiği vardır. ABD’nin Kıbrıs, terör, darbeler gibi konularda hukukun “h”sini, etiğin “e”sini dahi dikkate almamıştır.

ABD çevremizde silahlı bir çember oluşturuyor.

ABD Türkiye düşmanları ile işbirliği içinde ve Türkiye’ye gözdağı veriyor.

Biz hava savunmasından yoksunuz. ABD’ye, bize havadan gelebilecek saldırılara karşı Patriot ver diyoruz, “Kongre istemiyor, veremem” diyor. O zaman Ruslardan S400 alayım diyoruz, “sakın alma” diyor.

Peki sen patriot vermiyorsun, Ruslardan da S-400 almamı istemiyorsun, havadan üzerimize saldırı olunca ne yapacağız diyoruz, “ben karışmam, beni ilgilendirmez” diyor.

Neden karşı çıkıyor!

Tabi ki bizi ilgilendirir ve bunun için de S-400’leri almamız şart.

İşte burada ipler kopuyor. Çünkü S-400’ler Türkiye’ye havadan saldırı yapılamayacağı anlamına geliyor. Dost ve stratejik ortak! olan ABD, neden Türkiye’ye havadan yapılacak bir saldırıya karşı önlem almamıza karşı çıkıyor dediniz?

Aslında Türkiye’yi başkası değil, bizzat ABD havadan vuracak, S-400 almamızı istememesinin altında yatan gerçek de gerekçe de budur. Çünkü S-400’lere sahip olduğumuzda ABD’nin bizi havadan vurması kolay olmayacak.

Yanlış okumadınız, ABD yani NATO üyesi ABD, NATO üyesi stratejik ortağı! Türkiye’yi havadan bombalamak için bir dizi planlar üzerinde çalışıyor.

Bu konuyu ilerde yazmaya devam edeceğiz.