ABD, tarihi stratejik bir hata yaptı
7
Ekimden bu yana gazzede yaşananların ortadoğuda yeni ve daha ciddi bir
kırılmaya yol açacağı hepimizin malumu.
Tarihi süreç içerisinde yaşanan bir değişimin
yeryüzünün belirli bir bölgesiyle sınırlı kalmayıp, hemen hemen her yeri
etkilediği bilinmelidir.
Amerika’nın
İsrail’i korumasına almış olması reelpolitik ve jeopolitik unsurların Amerikan
dış politikasında ne derece etkili olduklarını tartışmaya yer bırakmayacak
netlikte göstermiştir.
Trump
yönetiminin başlatıp Biden yönetiminin devam ettirdiği İsrail hamiliği sadece
ortadoğuyu değil tüm dünyayı etkileyebilecek bir çatışma ve ayrıştırmayı da
beraberinde getirecektir.
Bugün dünyanın seksen farklı bölgesinde savaş, çatışma
ve kriz hali mevcut. Bunların bir kısmı dondurulmuş sorun olarak nitelendirilen
ve her an sıcak bir çatışmaya dönüşme potansiyeli taşıyan krizlerdir. Bu
sorunların hiçbiri bir diğerinden bağımsız değildir.
Myanmar-Arakan sorunu güney Asya’daki, Gazze’deki
savaş Orta doğudaki güç mücadelesinden bağımsız ele alınamaz.
Çok gerilere gitmeye gerek yok, geçmişte Güney Çin
denizinde Hakimiyet krizi derinleşirken, Irak ve Suriye’de yenilmeye yüz tutan
IŞİD’in birdenbire Pasifik ülkesi Filipinler’de ortaya çıkması, hemen ardından
da ABD’nin radikal İslamcı kökten dincilikle mücadele adı altında bu ülkeye
asker göndermesini güvenlik ile alakalı bir strateji ve tesadüf ile
açıklayabilir miyiz?
Şu değişmez bir gerçektir. Hakim Küresel güçlerin
varlığını sürdürebilmesi için daha çok krize ve savaşa ihtiyaç vardır.
Kurulmaya çalışılan bu yeni dünya düzeninde,
meşru-gayrımeşru bütün yöntemler kendilerince meşrudur.
Küresel güçler belirledikleri hedefler için dünya
nüfusunun büyük bir bölümünü ateş çemberine dönüştüren politikalar izlemekten
asla çekinmezler.
Yalnız burada önemli bir paradoks, gelişmiş ülkeler
gelişmekte olan ülke insanlarını mutlu etmeden, kendi ülkelerindeki huzuru
sağlamalarının güç olduğunun unutulmasıdır. Yaşanan ve yaşanacak olan göçler
bunun en bariz kanıtıdır.
Uluslararası ilişkilerde gelişmeleri doğru okuyamayan
devletler, önce istikrarsızlaşır, sonra yarı sömürge haline gelir, parçalanır
ve sonunda yıkılır.
Başta ABD olmak üzere birçok gelişmiş ülkenin uzun
yıllardan beri terörizmle mücadeleyi gerekçe göstererek petrol ve stratejik
bölgeleri kontrol altına alma projesi halen tıkır tıkır işlese de bugün gelinen
noktada masum sivillere ödettirilen bedel tarihin hiçbir döneminde bu günkü
kadar ağır olmamıştır.
Gazze’deki savaş, Ak deniz ve muhtelif yerlerdeki
hazırlıklar; Ortadoğu, Türkiye, Afganistan merkezli orta Asya ve bölge eksenli
yaşanan son gelişmelerden bağımsız ortaya çıkmış gelişmeler değildir.
Gazze’de ABD’nin çok net bir şekilde İsrail’in yanında
olduğunu deklere etmesi ve doğrudan doğruya çatışmanın tarafı olması
yapılabilecek en büyük bir stratejik hata olarak tarihe geçecektir.
Dünya üzerinde Anti emperyalist halklar nezdinde
Sembolleşmiş bir ABD’nin kendisini bu kadar net bir şekilde hedefe koymasını
siyaseten anlamak mümkün değildir.
Küresel Masaya serilmiş harita ve cetveller ile dünün
sömürgecileri bugünün egemenleri 1920 de yarım bıraktıkları işi bitirmek
istiyorlar. Sınırların cetvelle çizilmiş gibi düz görünmesini istemediklerinden
yüz yıl öncesinden tek fark bugün bunu ayık kafa ve daha bir kararlı daha bir
acımasız daha bir orman kanunu ile yapıyor olmalarıdır.