Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Mart 2023

ABD kimi istiyorsa...

Amerikalıların, “Türkiye’deki bu seçimler yüzyılın en önemli seçimidir” dedikleri 14 Mayıs seçimleri sadece Amerika için değil, en çok da Türkiye için önemli. Dünyanın yaşamakta olduğu süreç bu seçimlerin önemini ancak yüz ile çarpınca anlayabiliyoruz.

Türkiye, geçtiğimiz yüzyılda 80 yıl boyunca İngiliz ve Fransız konsorsiyumu tarafından yönetilmeye başlandı. 1952 sonrası ABD mandasına dönüşen Türkiye Cumhuriyeti CIA tarafından dizayn edildi. Bu öyle bir dizayn idi ki bizi kendisinin Ortadoğu karakolu olarak gören ABD aynı zamanda bize sadece patates, biber gibi sebzeleri üretip NATO ülkelerine satma görevi verdi. Bunun dışında yapacaklarımız ise katlimize fermandı.

Biz de 1947 sonrasında Coni dayatması ile attığımız imzalarla ABD’nin bize biçtiği rolü kabullendik. Bakmayın siz bazen aykırı sözler ettiğimize, haşhaş ekiminde bir ara söz dinlemediğimize; 50 yıl boyunca ABD ne istediyse biz yaptık ta ki 2003 Irak işgali sürecine kadar. Bu tarihte ABD ile ilişkilerimizde sert bir kırılma yaşandı: Irak Tezkeresi TBMM’de kabul görmedi. ABD’yi kendi topraklarımızda konuşlandırarak Irak’ı işgal etmelerini kolaylaştıran bu tezkere geçmeyince “ABD Erdoğan ile olmaz” dedi.

Gerçekten de olmazdı Erdoğan’la çünkü Erdoğan’ın vazgeçilmez ilkelerinden biri de “diklenmeden dik durmak”tı bunu da çekinmeden yapıyordu. Bu ABD’nin asla kabul etmeyeceği bir durumdu. Artık eski Türkiye yoktu, yeni ve onurlu bir Türkiye için Erdoğan’lı yıllar beklenmişti.

Amerika o eski Türkiye'yi istiyor. Amerika'nın istediği Türkiye Recep Tayyip Erdoğan'ın değil, Kılıçdaroğlu ve onun gibilerinin iktidarda olduğu Türkiye'dir. Çünkü Erdoğan “devletimin, milletimin öncelikleri” dediği için Batı ama bilhassa Amerika tarafından istenmiyor. İstenmiyor çünkü Amerika “önce Amerika, sonra Amerika, sonra yine Amerika… arta kalan bir şey olursa o da size” diyor.

Bu aşağılık niyet ve hedefini bilen Türkiye, Erdoğan'ı başa getirerek Amerika'yı ülkeden ve bölgeden kovma noktasına getirdi.

Şimdi Amerika yeniden bölgede eski gücünü elde etmek istiyor. Bunun yolu da Türkiye'nin Amerika'ya tam bir teslimiyetle teslim olmasından geçiyor. Bu küstah ve aşağılık niyeti bilenler ABD’ye karşı milli bir güç oluşturuyor, yani “Türkiye hiçbir ülkenin periferisinde kalacak kadar aciz bir ülke değil” diyen Türkiyeli, yerli ve milli güç…

Kimler mi?

AK Parti,

MHP,

HÜDAPAR,

BBP…

Bu partiler, her şey istediğimiz gibi, parti programımızda yazdığımız gibi olmayacaksa, hiçbir şey istemiyoruz demeyip, milletin ve milletin değerlerinin selameti için asgari müşterekleri azami müştereklerle yoğurdular. Bu partiler, Ya hep ya hiç gibi basit, ilkel ve basiretten yoksun bir anlayışa sürüklenmediler.

Daha adil, hakkaniyete daha yakın, eşit ve müreffeh bir Türkiye için “Bismillah” çeken bu partiler Cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi Türkiye için hayati önemi haiz seçimde Cumhurbaşkanı Sayın R. Tayyip Erdoğan'ı destekleme kararı aldılar. Tarih bu partiler için şunu yazacak:

“Türkiye'yi, Amerika gibi son yüzyılın en barbar devletine yem etmeyen bu partilerin yaptığı güç birliği sayesinde adil bir dünyaya doğru yol alıyoruz.”

Gönül isterdi ki aynı hassasiyeti Rahmetli Erbakan Hoca’nın oğlu Fatih Erbakan da göstersin. Olmadı, hesapları başkaydı onların. Bize de hayırlı olsun demek düşer. Necmettin Erbakan’ın hatırı âlidir, kolay kolay tükenmez, dolayısıyla fatih Erbakan’ın liderliğindeki YRP’nin aldığı bu karardan dolayı Erbakan ailesini kötülemeyiz. Ancak;

SP, CHP gibi manevi değerlerimizin tümünün düşmanı bir parti ile ve her şeyin düşmanı HDP ile uzlaşabiliyorken, YRP’nin uzlaşmaması en azından yadırganmalıdır, yadırgıyoruz.

Bunun telafisi var mı?

Amerika kimi istiyorsa onun karşısında dik duran adamı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklerse evet, telafisi olur.