Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.02
Gram Altın
2998.32
BIST 100
9433.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Eylül 2020

ABD; İlaç Sektörü Üzerinden Türkiye'ye Aba Altından Sopa Mı Gösteriyor?

Türkiye 1950 yılında Kore’ye asker göndermesiyle birlikte ABD ile son derece dikkat çekici bir stratejik ortaklık geliştirdi. 1952 yılında NATO’ya katılmasıyla bu daha da perçinlendi. Akabinde ciddi anlamda askeri yardımlarla Türk Silahlı Kuvvetleri bölgesinde güçlü bir ordu haline geldi. ABD’nin bu desteğinin gerçekçi olmadığını anlamak Türkiye için pahalıya mal oldu. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtında uygulanan ambargo bunu tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştu.

Artık kendi kendine yeten bir ülke olmak yolunda ilerlemek isteyen Türkiye ABD’nin yörüngesinden çıkmaya başlamıştı. Bunu hazmedemeyen ABD askeri darbelerle ülkemizi kontrol altında tutmayı sürdürmek istedi.

15 Temmuz Darbe girişimi bunun son örneğini oluşturdu oluşturmasına ama sonuç itibari ile ABD’nin müttefikliği artık sorgulanır olmuştu.

Suriye iç savaşı Türkiye ile ABD arasında ki gerginliğin sahaya yansıdığı bir dönem oldu. Bölgede Türkiye’nin aleyhinde geliştirdiği tüm stratejik ayak oyunlarını başarılı bir şekilde geri püskürttü ve bölgede sözü geçen bir aktör konumuna geldi.

ABD’nin son kozu 15 Temmuz’un başarısızlıkla sonuçlanması elbette kendisini durduracak değildi. Özellikle Rusya ve Çin ile ekonomik ve askeri alanda stratejik ilişkilere girmesi ABD tarafında gerginlik ve endişeye sebep oluyordu.

Bu durumun kabul edilebilir olmadığını her fırsatta dillendiren ABD; Halkbank üzerinden ekonomik anlamda Türkiye’yi sıkıştırmak istedi. S400’lerin alınmasını bahane ederek parasını ödediğimiz halde F35 savaş uçaklarını teslim etmedi ve F35 stratejik ortaklığımızı askıya aldı. Rahip Burunson vakası ile ekonomik yaptırımlarla tehdit ettiği Türkiye’yi bu kez sağlık sektörü üzerinden sıkıştırmayı hedefliyor gibi.

Dün ABD'li Büyükelçisi David Satterfield’in; “Türkiye'nin ABD’li ilaç firmalarına olan ilaç borcunun 2,3 milyar dolara yükseldiğini ve bu borcun ödenmemesi durumunda şirketlerin satışı durdurabileceklerini “ifade etmesi acaba ABD yeni bir ekonomik tehdidin peşinde mi? Sorusunu akıllara getirdi.

Covid 19 salgını ile mücadelede eşi ve benzeri görülmemiş bir süreç yöneten Türkiye’nin başarısı Dünya üzerinde geniş yankı bulmuştu. İç siyasette de oldukça takdir toplayan bu yönetim ABD’nin dikkatini çekmiş olacak ki; Sağlık sektörü üzerinden Türkiye’ye aba altından sopa gösteriyor.

Anlaşılan denediği tüm yöntemlerle sonuca ulaşamayan ABD mevcut yönetimi ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı iç kamuoyunda zorda bırakmak istiyor. Büyükelçisi üzerinden yaptığı bu açıklama ile Türkiye’yi uluslararası diplomaside geri adım atmaya zorlama gayretinde olduğunun apaçık göstergesi.

Üstelik bu açıklamanın Sayın Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna hitaben yaptığı konuşmanın akabinde yapılması gerçekten manidar. Doğu Akdeniz ve Kudüs meselesinde stratejik müttefikine ince bir ayar çeken konuşmanın karşılık bulduğunu görüyoruz.

ABD’nin hep göz ardı ettiği konu Türkiye’nin bu ve benzeri tehditlere pabuç bırakmayacağı. Bugüne kadar hangi stratejik yaptırımla Türkiye’nin karşısına çıktıysa sonunda kaybeden taraf kendisi oldu.

Petriotları çekti, S400’ler geldi. F35 kozunu kullandı, 5. Nesil Milli Savaş Uçağı hızlandı. Savaş Gemimiz ise zaten yolda.

Artık boş tehditlere pabuç bırakacak değiliz. ABD ekonomik anlamda da bölgesinde ihracatını artıran bir Türkiye ile karşı karşıya. Çin gelecek ticaret savaşlarında Türkiye ile birlikte hareket etmeyi tercih etti. Karadan ve Denizden hedeflediği yeni İpek Yolu Türkiye ve Doğu Akdeniz’den geçiyor.

ABD’nin ve Fransa’nın cayırtısı bundan. Mesele sadece Doğu Akdeniz’de ki enerji kaynakları değil. Karadeniz’de bulduğu doğalgazla beraber her geçen gün enerjide bağımlılığı azalan ve savunma sanayi başta olmak üzere yükselişe geçen Türkiye’nin diplomatik etkisinin yayılması.

Gelecekte bölgede süper güç olma sinyallerini vermeye başladı. ABD ve tüm dünya bunun farkında. Farkında olmayan tek taraf gözünü iktidar hırsı kaplayan muhalefet ve taraftarları.

Sağlık sektöründe Türkiye çoğunlukla dışa bağımlı. Yerli firmalar yeni yeni palazlanmaya başladılar. Çinin bile aşı denemelerinde partner ülke olarak Türkiye’yi seçmesi ABD’yi çıldırtmışa benziyor. Türkiye sağlık sektöründe de merkez ülke olma yolunda. Şimdiden birçok Afrika ülkesine sağlık malzemeleri ihracatına başladı. Pandemi sürecinde Ortadoğu ve Afrika ülkeleri Batı yerine Türkiye’yi tercih ediyor.

Halkımızı şimdiden uyarıyorum; gizli ve sinsi bir planın hedefindeyiz. Sakın geçici sorunlara prim vermeyiniz. Bölgemizde ilan edilmemiş bir ASRİKA (ASYA-AFRİKA) iş birliği başlamış durumda.

Bunun bir adım sonrasını görmemek için kör olmak gerek. İslam Birliği adım adım yaklaşmakta. Güçlü bir ekonomiye sahip Türkiye’nin bölge siyasetinde toparlayıcı olacağı aşikâr.

Osmanlı’nın unutturulan yüzü yavaş yavaş hatırlanmaya başladı. Nereden mi çıkardım. Çok basit; kısa bir süre önce Bursa’da başlatılan Osmanlı nöbetleri bir tesadüf olabilir mi?