ABD; İlaç Sektörü Üzerinden Türkiye'ye Aba Altından Sopa Mı Gösteriyor?
Türkiye 1950 yılında Kore’ye asker göndermesiyle birlikte ABD ile son derece dikkat çekici bir stratejik ortaklık geliştirdi. 1952 yılında NATO’ya katılmasıyla bu daha da perçinlendi. Akabinde ciddi anlamda askeri yardımlarla Türk Silahlı Kuvvetleri bölgesinde güçlü bir ordu haline geldi. ABD’nin bu desteğinin gerçekçi olmadığını anlamak Türkiye için pahalıya mal oldu. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtında uygulanan ambargo bunu tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştu.
Artık kendi kendine yeten bir ülke olmak yolunda ilerlemek isteyen
Türkiye ABD’nin yörüngesinden çıkmaya başlamıştı. Bunu hazmedemeyen ABD askeri
darbelerle ülkemizi kontrol altında tutmayı sürdürmek istedi.
15 Temmuz Darbe girişimi bunun son örneğini oluşturdu oluşturmasına
ama sonuç itibari ile ABD’nin müttefikliği artık sorgulanır olmuştu.
Suriye iç savaşı Türkiye ile ABD arasında ki gerginliğin sahaya
yansıdığı bir dönem oldu. Bölgede Türkiye’nin aleyhinde geliştirdiği tüm
stratejik ayak oyunlarını başarılı bir şekilde geri püskürttü ve bölgede sözü
geçen bir aktör konumuna geldi.
ABD’nin son kozu 15 Temmuz’un başarısızlıkla sonuçlanması elbette
kendisini durduracak değildi. Özellikle Rusya ve Çin ile ekonomik ve askeri
alanda stratejik ilişkilere girmesi ABD tarafında gerginlik ve endişeye sebep
oluyordu.
Bu durumun kabul edilebilir olmadığını her fırsatta dillendiren
ABD; Halkbank üzerinden ekonomik anlamda Türkiye’yi sıkıştırmak istedi.
S400’lerin alınmasını bahane ederek parasını ödediğimiz halde F35 savaş
uçaklarını teslim etmedi ve F35 stratejik ortaklığımızı askıya aldı. Rahip Burunson
vakası ile ekonomik yaptırımlarla tehdit ettiği Türkiye’yi bu kez sağlık
sektörü üzerinden sıkıştırmayı hedefliyor gibi.
Dün ABD'li Büyükelçisi David Satterfield’in; “Türkiye'nin ABD’li
ilaç firmalarına olan ilaç borcunun 2,3 milyar dolara yükseldiğini ve bu borcun
ödenmemesi durumunda şirketlerin satışı durdurabileceklerini “ifade etmesi
acaba ABD yeni bir ekonomik tehdidin peşinde mi? Sorusunu akıllara getirdi.
Covid 19 salgını ile mücadelede eşi ve benzeri görülmemiş bir süreç
yöneten Türkiye’nin başarısı Dünya üzerinde geniş yankı bulmuştu. İç siyasette
de oldukça takdir toplayan bu yönetim ABD’nin dikkatini çekmiş olacak ki;
Sağlık sektörü üzerinden Türkiye’ye aba altından sopa gösteriyor.
Anlaşılan denediği tüm yöntemlerle sonuca ulaşamayan ABD mevcut
yönetimi ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı iç kamuoyunda zorda
bırakmak istiyor. Büyükelçisi üzerinden yaptığı bu açıklama ile Türkiye’yi
uluslararası diplomaside geri adım atmaya zorlama gayretinde olduğunun apaçık
göstergesi.
Üstelik bu açıklamanın Sayın Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler
Genel Kuruluna hitaben yaptığı konuşmanın akabinde yapılması gerçekten manidar.
Doğu Akdeniz ve Kudüs meselesinde stratejik müttefikine ince bir ayar çeken
konuşmanın karşılık bulduğunu görüyoruz.
ABD’nin hep göz ardı ettiği konu Türkiye’nin bu ve benzeri
tehditlere pabuç bırakmayacağı. Bugüne kadar hangi stratejik yaptırımla
Türkiye’nin karşısına çıktıysa sonunda kaybeden taraf kendisi oldu.
Petriotları çekti, S400’ler geldi. F35 kozunu kullandı, 5. Nesil
Milli Savaş Uçağı hızlandı. Savaş Gemimiz ise zaten yolda.
Artık boş tehditlere pabuç bırakacak değiliz. ABD ekonomik anlamda
da bölgesinde ihracatını artıran bir Türkiye ile karşı karşıya. Çin gelecek
ticaret savaşlarında Türkiye ile birlikte hareket etmeyi tercih etti. Karadan
ve Denizden hedeflediği yeni İpek Yolu Türkiye ve Doğu Akdeniz’den geçiyor.
ABD’nin ve Fransa’nın cayırtısı bundan. Mesele sadece Doğu
Akdeniz’de ki enerji kaynakları değil. Karadeniz’de bulduğu doğalgazla beraber
her geçen gün enerjide bağımlılığı azalan ve savunma sanayi başta olmak üzere
yükselişe geçen Türkiye’nin diplomatik etkisinin yayılması.
Gelecekte bölgede süper güç olma sinyallerini vermeye başladı. ABD
ve tüm dünya bunun farkında. Farkında olmayan tek taraf gözünü iktidar hırsı
kaplayan muhalefet ve taraftarları.
Sağlık sektöründe Türkiye çoğunlukla dışa bağımlı. Yerli firmalar
yeni yeni palazlanmaya başladılar. Çinin bile aşı denemelerinde partner ülke
olarak Türkiye’yi seçmesi ABD’yi çıldırtmışa benziyor. Türkiye sağlık
sektöründe de merkez ülke olma yolunda. Şimdiden birçok Afrika ülkesine sağlık
malzemeleri ihracatına başladı. Pandemi sürecinde Ortadoğu ve Afrika ülkeleri
Batı yerine Türkiye’yi tercih ediyor.
Halkımızı şimdiden uyarıyorum; gizli ve sinsi bir planın
hedefindeyiz. Sakın geçici sorunlara prim vermeyiniz. Bölgemizde ilan edilmemiş
bir ASRİKA (ASYA-AFRİKA)
iş birliği başlamış durumda.
Bunun bir adım sonrasını görmemek için kör olmak gerek. İslam
Birliği adım adım yaklaşmakta. Güçlü bir ekonomiye sahip Türkiye’nin bölge
siyasetinde toparlayıcı olacağı aşikâr.
Osmanlı’nın unutturulan yüzü yavaş yavaş hatırlanmaya başladı.
Nereden mi çıkardım. Çok basit; kısa bir süre önce Bursa’da başlatılan Osmanlı
nöbetleri bir tesadüf olabilir mi?