Dolar (USD)
34.59
Euro (EUR)
36.29
Gram Altın
2966.17
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Mart 2023

ABD büyük ülke ama etkisi küçülüyor

Bundan yaklaşık 2 500 yıl önce Realist teorinin kurucusu Yunan tarihçi Tukidides: ‘’Savaş sert bir öğretmendir’’ diye yazmıştı. O tarihten beri bütün büyük devletler yapılan savaşlardan dersler çıkartmaya çalıştılar. Ancak 19 Mart 2003’te Irak’ı işgal eden ABD’nin ders çıkarttığını pek söyleyemeyiz.

Dünyadaki devletlerin birçoğu Washington’un işgal niyetine karşı çıkmasına rağmen, Irak ve Afganistan’ı işgal etmesi, ABD’yi dünyada nefretin öznesi hâline getirdi. ABD’nin küstah, kaba ve kibirli tavrının uzun vadeli etkileri göz önüne alındığında, kendisine fayda değil zarar verdi. Hatta belki de ABD tarihindeki en büyük stratejik hatası, Irak ve Afganistan’ı işgal etmesiydi.

Nitekim geçtiğimiz günlerde Çin’in İran ile Suudi Arabistan arasında arabuluculuk yapması, Irak işgalinden sonra ABD etkisinin azaldığını gösteriyordu. The Wall Street Journal bunu ‘’Ortadoğu’nun’ jeopolitiğini sarsmak’’ olarak tanımladı. Keza Cumhuriyetçi Parti’nin önde gelen isimlerinden Senatör Lindsey, Suudi Krallığını aşağıladı.

Hâlbuki iki komşu ülke olan Suudi Arabistan ile İran arasında diplomatik ilişkilerin yeniden başlamış olmasından daha doğal ne olabilir? Bu girişime bu kadar sert tepki gösterilmesi, ABD’nin bölgede barış istemediğinin açık bir itirafıdır. ABD’nin tepkisinden sonra, CGTN Kanalında konuşan bir Çinli diplomat: ‘’ Pekin barışçıl çözümlerin savunucusu olmaya devam edecek’’ demesi dikkat çekiciydi.

Suudi eski istihbarat Şefi Turki Al Faysal: ‘’Ne ABD ne de Avrupa dürüst arabulucu olmadı’’ ifadesi malumun ilanıydı. S. Arabistan ve İran arasında başlatılan diplomatik ilişkinin geliştirilmesi son derece önemlidir. Bu iki ülke kendi çıkarlarını hesaplayıp ortak bir uzlaşma çerçevesinde politika yürütebilir. Eğer bunu başarırlarsa, ülkelerinin güvenliğini sağlamanın yanı sıra, bölgede istikrar ve barışa da hizmet edebilirler.

Nitekim bundan yaklaşık iki yıl önce Yemen’de fırlatılan füzeler Suudi Arabistan’ın petrol sahalarını vurmuştu. ABD’nin güvenlik garantisinin hiçbir işe yaramadığını Suudi yetkililer tecrübe etti. ABD, kendi menfaatleri söz konusu olduğunda hem devletlerarası hukuk kurallarını hiçe sayıyor hem de yaptığı anlaşmalara sadık kalmıyor.

Hâlbuki devletlerin siyasi, iktisadi, ticari, kültürel, bölgesel, küresel kısacası her alanda ikili, seviyede giderek artan ilişkileri söz konusudur. Bu ilişkilerin düzenli sürdürülebilmesi, tarafların büyüklüğü, gücü, niteliği ne olursa olsun ancak belirli ortak kurallara uygun davranmalarıyla mümkündür. ABD, gücün vermiş olduğu sarhoşlukla hukuk kurallarını hiçe saydığının en somut örneği Suriye’de terör örgütüyle iş tutmasıdır.

Hiç şüphesiz terör, medyada en çok konuşulan stratejik bir konudur. Herhangi bir Batı ülkesinde terör saldırısı söz konusu olduğunda haklı olarak tepki gösteriliyor. Ancak aynı saldırı NATO ortakları Türkiye’ye yapıldığında, bırakın tepki göstermeyi daha çok saldırsın diye silah veriliyor.

Hâlbuki ortaklıklar, bir amaç etrafında birleştiği uzun vadeli bir inşa faaliyetinin adıdır. Bu nedenle ilişkiler uzun vadeli olarak güvene dayanmak zorundadır. ABD, büyük ülke ama devletlerarası hukuku hiçe saydıkça, teröristlerle işbirliği yaptıkça hem güven kaybediyor hem de dünya siyaseti üzerindeki etkisi küçülüyor.

Not: Yarın idrak edeceğimiz Ramazan ayının bağışlanmaya, huzur ve barışa vesile olmasını diliyorum.