ABD baharı
Artık Amerikan demokrasisi, aydınlanması ABD’de…
6
Ocak 2021…
Kongre
binası tarumar edildi.
Beş
kişi öldürüldü.
ABD,
sistem krizi yaşıyor.
Komünizmin yıkılışı gibi Kapitalizm de
yıkılıyor.
Komünizmde
tek parti Kapitalizmde ikiz parti aynı şey değil mi?
Partinin
adı, Cumhuriyet ya da Demokrat olması, seçilecekleri Politbüro veya Seçiciler Kurulunun belirlemesi sonucu
değiştirmiyor.
“Allah’ın on pulunu bekleyedursun on kul
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir
pul
Bu
taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa
Yaşasın,
kefenimin kefili karaborsa.” diyor Üstat Necip Fazıl Kısakürek…
Joe
Biden: “Bu olay demokratik kurumlarımızın güçlendirilmesini ve ABD'de eşitlik
prensibinin güçlendirilmesi gerektiğini gösterdi. Ancak bunları yapmak için
politize edilmiş Adalet Bakanlığı etkin olmayacaktır.”
Adaleti,
felç, seçim sistemi ucube, başkanı halk doğrudan seçmiyor, başkanı seçecek
seçiciler kurulunu seçiyor. Böylece uluslararası şirketlere de başkanı seçmek
kalıyor.
Bu
şirketler kendi ‘adalet’
anlayışlarını uygulamaktan geri durmuyorlar. WhatsApp, Facebook, Twitter'
ve Instagram, ABD Başkanı’ Donald Trump'ın sosyal medya hesaplarını kapattı.
İfade
ve haberleşme özgürlüğü nerede?
Ayrıca
bu şirketler AB ülkelerindeki üyeleri hariç, diğer ülkelerdeki üyelerinin
bilgilerini istediği gibi kullanabileceğini açıkladı.
Nerde
Özel hayatın gizliliği, dokunulmazlığı?
ABD adaleti işte böyle bir şey…
Başka
ülkelerde savaş, darbe, kan ve gözyaşı üzerinden hâkimiyet kuran ABD, ahlaksızlığıyla
karşı karşıya geldi.
T….. alnına değdi.
Etme,
bulma dünyası…
Atom
bombalarıyla, terörle, Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da Türkiye’de darbelerle,
darbe girişimleriyle, ekonomik ambargolarla milyonlarca insanı katleden Emperyalizm
çürüdü.
Komünizm,
nasıl çöktüyse, kapitalist sistem de öyle çökmeye mahkûmdur.
6
Ocak’ta irin patladı.
Kobanî provokatörü, cuntanın,
terör örgütlerinin hamisi, çiçeği burnunda Joe Biden “ Kongreyi basanlar yerli teröristtir.” diyor.
Ama
15 Temmuz 2016’da TBMM’yi
bombalayanlara ‘siyasi muhalif’ muamelesi yapanlar, elebaşını Pensilvanya’da
koruyup kollayanlar, teröriste general
rütbesi verenler, binlerce tır silahı terör örgütlerinin eline tutuşturanlar da
bunlar…
ABD’nin
Türkiye’de teröristleri alınlarından öpen uşakları var.
ABD’de
Kongreyi basanları da alınlarından öpenler var mı?
“Şiddet asla kazanmaz; özgürlük kazanır.
Diyor, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence…
Sanki
darbeleri, terörü besleyen, kutsayan
ülke ABD değilmiş gibi.
Türkiye,
bu Tepegözleşmiş güce karşı çetin bir mücadele vermekte.
Bunu
hem siyasi hem diplomatik hem ekonomik hem de edebi alanda sürdürmekte,
anladığı dilde mukabele etmekte.
ABD
Kongre binasına baskın konusunda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığının: "ABD’deki
tüm tarafları itidal ve sağduyuya davet ediyoruz. ABD’deki vatandaşlarımızın kalabalık mekânlar
ve gösteri yapılan yerlerden uzak durmalarını tavsiye ediyoruz"
açıklaması, bu dilin mütekabiliyet diline en müşahhas örneğidir.
Bu
açıklamanın dilini CNN International muhabiri Clarissa Ward ve NBC muhabiri ABD'den
görmeye alışık olduklarını, daha önce Beyaz
Saray tarafından kullanıldığını söylüyor.
CNN
International muhabiri Ward, "Bu
tam da bir ABD basın bülteninde, kriz veya isyan sırasında Orta Doğu'daki bir
şehirde olabilecek Amerikan vatandaşları için okumaya alıştığımız türden bir
dil" diyerek bunun çok şaşırtıcı olduğunu ifade ediyor.
Öyle
ya, Orta Doğu’da mülteci çocukları terörist ilan eden yerli uşakların patronu,
böyle bakıyor olaya…
Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın baskın konusunda ABD’nin ikiyüzlü tutumunu ve baskını demokrasinin
yüz karası olarak nitelendirmesi de Türkiye’nin çelikten iradesini göstermesi
açısından önemelidir
Endişeyle takip ediyoruz.
ABD
halkı, kendi alın terinin Siyonistlere peşkeş çekildiğini anladığında ABD için
asıl ‘bahar’ o zaman.