Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Mart 2024

​ABD ateşkes karar tasarısını neden veto edemedi?

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Gazze’de acilen ateşkes sağlanmasını talep eden karar tasarısı kabul edildi. Ateşkes karar tasarısı konseye her defa sunulduğunda veto eden ABD, ilk defa çekimser oy kullandı.

Genel olarak batı dünyası, ilk başta İsrail’in işlediği vahşeti meşrulaştırmaya çalıştı. Ancak güzel bir halk deyimimizde söylendiği gibi artık ‘’mızrak çuvala sığmadı’’ İsrail, dünya siyasi tarihinde ilk defa canlı yayında tüm dünyanın gözü önünde çok açık bir biçimde soykırım suçunu işledi.

Amerika, Güvenlik Konseyi’ne sunulan ateşkes karar tasarısını veto edebilmesi için buna gerekçeler bulması gerekirdi ama artık gerekçe bulamadı. Amerikan Hava Kuvvetlerine mensup, 25 yaşındaki Aaron Bushnell’in Washington’da İsrail Elçiliği’nin önünde ‘’Filistin’e özgürlük’’ diye haykırarak ‘’Artık soykırım suçunun ortağı olmayacağım’’ diyerek kendini ateşe vermesi, Biden yönetimini endişelendirdi.

Köken ve inanç itibariyle Müslüman olmadığı hâlde, üstelik ABD ordu mensubu bir askerin kendini yakacak derece de İsrail vahşetine tepki göstermesi, Amerika’nın bütün politik ve sosyal yapısının çökme tehdidiyle karşı karşıya kaldığını gösterdi. İsrail’in vicdanları yaralayan bu vahşeti karşısında, Amerika, çaresiz olarak ateşkes karar tasarısını veto edemedi.

Yani ABD’nin çekimser oy kullanması, bir tercihten ziyade bir zorunluluktu. Zira Amerika’nın dışında da Amerika’ya karşı büyük bir öfke yükseliyor. Biden yönetimi gerek içerde gerekse dışarda yükselen bu öfkeyi yumuşatmak istiyor. Ancak İsrail Filistin’de katliamlara hâlâ devam ediyor!!

Katliamlar devam ettikçe, sadece Amerika değil, bir bütün olarak batı dünyasının insani değerler hakkında insanlığa söyleyecek hiçbir sözü kalmayacaktır. İsrail’in katliamları sadece Gazze’yi enkaza çevirmemekte aynı zamanda batının insan haklarına dair bütün söylemlerini de enkazın altında bırakmaktadır.

Çünkü sözü, güçlü ve anlamlı kılan eylemdir. Eylemle desteklenmeyen her söz, sadece gürültü ve yanıltmak için sarf edilmiştir. Pratik ile savunulmayan hukuk, hukukun varlığına şüphe düşürür. Hukuk, içi boş, sadece soyut bir zihin spekülasyonu içinde çelişkili anlamlar arasında hak bilincinin bulanık kalmasına hizmet eder.

Mesela Rusya, Ukrayna’yı işgal ettikten sonra, hemen yaptırımlara başlayan Batılı devletler, İsrail’in Filistin’de işlediği soykırım karşısındaki tutumu, nasıl bulanık ve çelişkili bir hak anlayışına sahip olduğunu yansıtmaktadır. Hak bilinci bulanıklaşınca elbette vicdanların bulanıklaşması kaçınılmaz olur.

Batının hak bilincinin bulanıklaşması, dünyanın her bölgesinde ve her olayda gözlemlenmiştir. Batı, her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu hatta zorbalığı ‘’ulusal çıkar’’ retoriği ile yutturmaya çalışır. Ancak haksızlığın ve zorbalığın boyutları Filistin’de öyle ciddi boyutlara ulaşmıştır ki ‘’ulusal çıkar’’ masalıyla meşrulaştırılmaya çalışılması artık zorlaşmıştır. Demem o ki Amerika, Gazze’de acilen ateşkes sağlanmasını talep eden karar tasarısını bu nedenle veto edemedi!...