Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.42
Gram Altın
2955.37
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Aralık 2023

​ABD açısından Doğu Akdeniz ve Gazze ne anlama geliyor

Dünya, 18. yüzyıldan itibaren bir coğrafyanın Emperyal sömürgecilik ile yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, kültürü, geçmişi ve geleceği ile nasıl tarumar edildiğine şahitlik etti.

Dünyanın yeniden şekilleneceği bir süreç tüm sancıları ile beraber yaşanmaktadır. Ekonomi ve Enerjinin belirleyici olacağı yeni dünyanın en önemli ayağı olan yeni kuşak ipek yolu projesi ile bu süreç sonunda günümüz dünyasından çok daha farklı bir dünya coğrafyası ve uluslararası ilişkilerin şekilleneceği muhakkaktır.

ABD çıkarları açısından bugün oluşan küresel güç dengesi çerçevesinde, Türkiye ve Mısır da dâhil olmak üzere, Doğu Akdeniz kıyı şeridinde Batı kontrolü dışında herhangi bir siyasi ve askeri gücün bulunmasına izin verilmemesi gerekmektedir zira ABD’den Avrupa’ya, Çin’den Japonya’ya, G-7 ülkelerinin enerji güvenliği buna bağlıdır.

Gazze savaşı ile görüldü ki Yemen Faktörü, ABD-İran anlaşmazlığı, Basra Körfezi yoluyla Batı’ya ihraç edilen petrolün güvenliğini önemli ölçüde tehdit etme potansiyeli kazanmıştır. Ayrıca Körfez’in, Hürmüz Boğazı yoluyla tek çıkışa kanalize olması ulaşım güvenliğini de tehdit etmektedir. Bu nedenle Batı’nın yeni enerji güvenlik stratejisi, Körfez yoluyla ihraç edilen petrolün, boru hatları ile doğu Akdeniz’e akıtılması ve buradan ihraç edilmesidir.

Bu bağlamda HAMAS’ın kontrolündeki Gazze Şeridi’nin Batı ve ABD için ne anlama geldiği açıktır.

Var olan Hedef, İsrail vasıtasıyla Gazze Şeridini HAMAS ’tan temizlemek ve İsrail kontrollü bir yönetim kurmak. Zaten, Gazze Şeridi’nin 1,5 milyonluk nüfusunun yaklaşık 1 milyonu mültecilerden oluşmaktadır. Üstelik Bunlar 1951 yılında imzalanan uluslararası BM Mülteciler Kararı’ndan hiçbir şekilde yararlandırılmamaktadırlar.

Gazze hukuksal, sosyal ve etnik bakımdan tam bir getto durumuna düşürülmüş. Gazze Şeridi’ndeki Filistinli nüfusun çoğunluğu havuç veya sopa stratejisi ile El Fetih’in yönettiği Batı Şeria’daki Filistin bölgesine göç ettirilmek istenmekte böylece, burada kurulmasına izin verilecek Filistin Devletinin, Yugoslavya’nın Sırbistan örneğinde olduğu gibi denizle irtibatı kesilecektir.

Her türlü insani boyuttan yoksun olan bu savaş, Batılı devletlerce desteklenmektedir. Bu perspektiften bakıldığında, Gazze Şeridi’nden İsrail’e yönelik HAMAS tehdidinin bertaraf edilmesi hedefi, bölgedeki Batı çıkarına uygun jeopolitik dengenin sağlanmasına yönelik büyük amaç için sadece bir başlangıç ateşlemesidir.

İsrail’in saldırılarına uluslararası piyasalar açısından bakıldığında, petrol ve temel ticari malların fiyatlarının bir miktar yükselmesine yardımcı olduğu da görülmektedir.

Zira Amerikan doları petrolün varili ile çok yakın ilişkilidir. Ucuz Amerikan doları kredi piyasalarındaki kasırga sonrası Amerikan ekonomisinin tekrar toparlanmasına yardımcı olabilir. Ama dolar ne kadar ucuz olacak? Eğer ABD, Ortadoğu ve Arap Yarımadası’ndaki petrol üreten ülkeler üzerindeki politik kontrolünü kaybederse, dolar basıldığı kağıttan bile değersiz olabilir. İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonu, Amerikan dolarının - petrolün variline endeksli değerinin daha fazla düşmesini önlemiştir

Doğu Akdeniz ve Gazze şeridi ile bağlantılı Kerkük- Hayfa, Musul-Hayfa ve Kerkük-Ceyhan boru hatları 2003’te İsrail tarafından onarıma başlanmış. Hattın onarımı tamamlandığında, Hayfa limanına günde 5 milyon varil petrol taşınabilecektir.

Bir başka önemli petrol hattı da, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Suudi petrollerini Akdeniz’e taşımak için ABD ordusunun inanılmaz desteği ile yapılan Trans-Arabistan (TAP) petrol boru hattıdır. Uzun süredir kapalı olan bu hattın bir ucu Lübnan’a, bir ucu da İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri’nden Hayfa’ya uzanmaktadır. Bu hattın da onarımı devam etmektedir. Bu hat günde 2 milyon varil Suudi petrolünü Hayfa’ya taşıyacaktır.

Bu hatta Irak’ın güneyinden çıkarılan petrolün de eklenmesiyle toplam miktar 3 milyon varile çıkacaktır. Böylece Hayfa Limanı’na günde 1,2 milyon ton petrol akıtılmış olacaktır. Basra Körfezi’ndeki olası bir gerginliğe karşı Kuveyt ve BAE petrollerinin de anılan boru hatlarına irtibatı sağlanabilir. Bu durum, Ortadoğu petrollerinin İsrail’in denetiminde Akdeniz’e yani Batı’ya nakledilmesi anlamına gelmektedir.

Önümüzdeki yüzyılı tamamen ABD ve İsrail’in enerji - ekonomi politikalarına endeksli yürüten bir siyasetin yürürlükte olması, sonuçlarının ise bu kadar ağır olması bölgeyi daha büyük bir ateş çemberine sokacaktır.