Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2431.00
BIST 100
9812.19
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Eylül 2019

AB ve Anglosakson eksen


İngiltere ve ABD, İkinci Dünya Savaşı sonrası SSCB karşıtlığı noktasında özellikle Avrupa’yı “Sovyet saldırganlığından” korumak için çeşitli adımlar attılar. Bu adımlardan birisi daha önce çeşitli vesilelerle bu köşede değerlendirdiğimiz ABD’nin boyunduruğu altında olan NATO, diğeri ise bir ekonomi birliği olarak hayata geçen ancak daha sonra siyasi bir birlikteliği de ön görerek bugünkü mevcut yapısına ulaşmış olan Avrupa Birliği’dir.

Avrupa Birliği her ne kadar Avrupa ülkelerinin birlikte hareket etmesi temeliyle kurulmuş bir birlik olarak gözükse de aslında tüm ilgili ülkelerin gerek güvenlik gerekse ekonomik nedenlerle ABD ve İngiliz bayrakları altında kısmen egemen oldukları bir uluslar üstü yapının kurulması projesiydi. Anglosaksonların Avrupa’yı yeniden yapılandırma hareketi idi...

Sovyetler Birliği’nin dağılması ile Avrupa üzerinde Sovyet etkisi bahaneli planlamanın sona ereceği düşünülmüş olsa da ABD, kıta ülkelerini NATO boyunduruğu altında Avrupa Birliği’ne dönüştürecek olan “Maastricht Anlaşması”nı imzalayacak olan bir noktada buluşturdu.

Günümüz için gelinen noktaya bakarsak; bugün Anglosaksonların Avrupa Birliği projesinden önemli oranda geri adım attığını görmek net olarak mümkün. Brexit süreci İngiltere’nin kıta Avrupası dışında kalarak ABD ile birlikte çeşitli zamanlarda sekteye uğramış olsa da geçmişten bugüne olduğu gibi artık daha net bir birliktelik yapacaklarının işareti olarak da okunmalıdır. Avrupa ülkelerinin güvenlik endişelerini arttırmak hedefini de güden uzun menzilli füzelerle ilgili anlaşmadan çekilen ABD, ekonomi savaşlarında da ivmeyi arttırarak Avrupa Birliği yapısını daha da fazla yıpratmak yoluna gidecektir. İran konusunda başta Almanya olmak üzere genel itibariyle Avrupa ülkelerinden istediği desteği alamayan ABD, son olarak yine İran bahaneli olarak kurmak istedikleri deniz kuvvetlerine birkaç ülke hariç gereken desteği bulamamış durumda...

Avrupa Birliği her ne kadar uzun yıllardır özellikle ekonomik anlamda bir birliktelik içerisinde hareket etme gayretinde olsa da, büyük ölçüde ortak para birimi kullanıyor, üye ülkeleri bağlayan standart yasalar aracılığıyla insan, eşya, hizmet ve sermaye dolaşımı özgürlüklerini kapsayan bir ortak pazar olmayı başardıysa da; siyasi olarak tam bir birlikteliği asla sağlayamamıştır. Avrupa halkları da özellikle son dönem yeniden yükselişe geçen milliyetçilik akımlarının etkisi dolayısıyla Avrupa Birliği üst yapısına hiçbir zaman tam sadakatle bağlı olmamışlardır. Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım oranları da zaten bunun en önemli göstergelerinden birisidir.

İngiltere ve ABD yeni bir sürece girmiştir. Anglosakson eksen örtülü liderlikten daha ziyade baskın liderlik konusunda daha net adımlar atmaktadır ve atmaya devam edecektir. Bu kez farklı nokta ise Rusya irtibatıdır. ABD ve İngiltere özellikle Avrupa üzerinde Rusya bahaneli kurduğu baskı unsurunu devam ettirmekle beraber bu defa İsrail’in güvenliği noktasında özellikle Ortadoğu’da yeri geldiğinde Rusya ile çeşitli ortaklıklar yapmaktan kaçınmayacaktır. Şimdilik Suriye sahası özelinde örtülü bir ortaklığı zaten görüyor olmamız bu öngörünün ilk işaretidir.

Anglosakson eksen, hedefe giden yolda artık geleneksel, tarihsel alışkanlıklarını görünürde net olarak olmasa da tarihin çeşitli dönemlerinde olduğu gibi yine menfaatleri çerçevesinde kısa süreli olarak askıya alacak, gizli anlaşmalar ile hedefleri noktasında belirli başlıklar özelinde de olsa revize edecektir.

ABD ve İngiltere ile özellikle Ortadoğu konusunda tam mutabakat ile hareket etmeyen tüm ülkeler çeşitli başlıklarda hedef olduğu gibi aynı şekilde Avrupa Birliği de mevcut tavrını değiştirmezse, başta ekonomik sorunlar olmak üzere belki eş zamanlı olarak terör ve iç kargaşa tehditleri ile de karşı karşıyadır.