AB Liderler Toplantısının Sonuçları
Bilindiği gibi AB liderleri 10-11 Aralık’ta Brüksel’de bir araya geldiler. Sonuç bildirisinde alınan kararlar, Türkiye ile ilgili kısmın dışında bütçe, iklim değişikliği, ABD ile ilişkiler, radikalleşmeye ve salgına karşı mücadele konuları yer almıştı. Ancak bu yazımızda toplantının Türkiye ile ilgili kısmı üzerinde duracağız.
Çeşitli uluslararası
medya kuruluşlarının vermiş olduğu bilgilere göre; sonuç bildirisinin
Türkiye’yle ilgili bölümü üzerinde uzun tartışmalardan sonra bir uzlaşmaya
varıldığı açıklandı.
Açıklamayı
özetlemek gerekirse; Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de tek taraflı adımlara devam
ettiği, AB’ye karşı söylemini yükselttiği, Türkiye ile Yunanistan arasında
görüşmelerin yeniden başlayabilmesi için gerginliğin düşürülmesinde AB’nin
ısrarcı olduğu ifade edildi. AB ile Türkiye’nin karşılıklı stratejik çıkarları
bulunduğu ve Türkiye ile ilgili kararı, ABD’yle yapacakları istişareden sonra
verileceği belirtildi.
Merakla
beklediğimiz AB liderler zirvesinin sonuç bildirisinin özeti aşağı yukarı bu
şekildeydi. Hakkaniyetten uzak son derece taraflı bu açıklamanın dört hususa
işaret ettiğini düşünüyorum.
Birincisi, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Fransa’nın tüm çabalarına rağmen, Avrupa
Birliği Türkiye hakkında sert yaptırım kararı almadı. Avrupa Birliği’nin siyasi
liderliği Fransa’da değil, Almanya’da olduğu bir kez daha teyit edilmiş oldu.
İkincisi, Türkiye’yi kaybetmenin Avrupa üzerinde yaratacağı ekonomik ve siyasi maliyetini
göze alamadılar. Türkiye, Avrupa için hem büyük bir Pazar hem de iç siyasi dengeleri
yerinden oynatan göçü durduran ülkedir.
Üçüncüsü,
ABD’ye danışmadan ve yeni yönetimin tavrını görmeden Türkiye’ye karşı nihai bir
karar veremeyeceklerini demeleri, Avrupa Birliğinin tam olarak bağımsız
olamadığını göstermiş oldu.
Dördüncüsü, Avrupa Birliği Türkiye’ye diyor ki; ben hem
demokrasi ve insan haklarından bahsedeceğim hem de teröristleri ve darbecileri koruyacağım
ama sen gözlerini kapat. Doğu Akdeniz’deki hakkını alacağım, sınırlarında bir
terör devletinin kurulmasına yardım edeceğim, hak hukuk tanımayacağım, çifte
standart tavrımı sürdüreceğim ama sen bize karşı sesini yükseltme.
Peki, ne yapmalı?
Dünya coğrafyasının
en önemli bölgesinde yer alan Türkiye, çok merkezli dünya sisteminde birden
fazla siyasi seçeneğe sahiptir. Uluslararası ilişkilerin dinamik ve değişken
ortamında sahip olduğu seçenekleri gözden geçirmelidir.
Mevcut uluslararası
sistemin en belirgin özelliği belirsizliktir. Belirsizlikler
ülkelerin önlerini görmede engel teşkil eder. Ancak koşulları doğru analiz
edebilen, sonuçları iyi hesaplanmış stratejiler üreten ülkeler ise, büyük
fırsatlar elde eder.
Dedelerimiz bu
ülkeyi bize tarihin bin bir zorluğundan geçip kan dökerek bize bıraktılar. O
halde çalışarak, didinerek, ter dökerek, gayret sarf ederek bu toprakların her
bir köşesini bir oya gibi işleyip güven ve huzurun merkezi haline getirmeliyiz.
‘’AB’nin yaptırım kararları’’ ile ilgili yazımın son satırlarını yazarken,
ajanslara: ‘’ABD Türkiye’ye yönelik yaptırım kararları onayladı’’ haberi düştü.
Kimse moralini bozmasın Türkiye’nin ufku açıktır. Yeter ki kuşatıcı bir bakışa,
birleştirici bir dile, gelişmeleri doğru değerlendirebilen sezgi gücüne sahip
olalım.