Dolar (USD)
34.92
Euro (EUR)
36.39
Gram Altın
2942.93
BIST 100
10025.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Kasım 2018

​​​​​​​Terörle mücadele sırasında yaralanıp gazi sayılmayanlar

Türkiye'de terörle mücadele ederken yaralanan, ancak TSK sağlık yönetmeliğindeki "yüzde 40 uzuv kaybı şartına" takılıp da gazilik unvanı alamayan 19 bin vatandaşımızın bir talebi var. Yıllardır çalmadıkları kapı bırakmamışlar. Ne var ki her defasında “ama siz yüzde 40 altı yaralanmışsınız” diyerek kendilerine bir türlü gazilik unvanı layık görülmemiş.

“Bizler mecburi askerlik görevimizi yaparken Güneydoğu’da terörle mücadele sırasında bölücü terör örgütü ile girdiğimiz silahlı çatışmalarda yaralandık. Ne var ki ilgili mevzuata göre; bir gözünü kaybeden, kalbinde kurşunla yaşayan, çatışmada iki parmağını kaybeden, vücudunda 50 şarapnel parçasıyla yaşayan gazi sayılmıyor” diyerek sıkıntılarını dile getiriyorlar.

PKK’ya karşı mücadelede vücutlarında mermi ve şarapnel parçalarıyla yaşayan bu insanlar maalesef Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği, % 40 altı yaralanmayı, gazi saymadığından ötürü gazilik talepleri her defasında geri çevriliyor. Sanırım onları da asıl yaralayan, vücutlarında taşıdıkları mermi ya da şarapnel parçası değil, reva görülen bu tutum.

“Terörle Mücadele Sırasında Yaralanıp Gazi Sayılmayanlar” adlı bir de dernek kurmuşlar. Dernek Başkanı Atilla Polat, “Yıllarca mücadele verdik gerek bireysel olarak, gerekse dernek olarak ve Türkiye'nin birçok illerinde basın açıklaması yapıp halka ve devlete gazi olduğumuzu ispat etmek için şehir şehir kapı kapı dolaştık, kamuoyu oluşturduk ayrıca mecliste bizden haberdar olmayan bir milletvekili dahi kalmadı ama maalesef bir netice elde edemedik” diyor.

Bu vatan evlatları para istemiyor. Bu çocuklar, ay yıldızlı bayrağımızın dalgalanması, bu vatanın istiklali ve istikbali için cephede teröristlerle girilen silahlı çatışmada yaralanan çocuklar. Bu topraklar için kurşun yediler. Tek istedikleri; çocuklarına bırakacakları bir “Gazilik Madalyası” ve öldüklerinde ay yıldızlı bayrakla defnedilmek. “Bu da bizim hakkımız bunu bize çok görmeyin” diyorlar.

1991 yılında Hakkâri- Şemdinli’de sınır dışı operasyonda çıkan çatışmada sağ bacağından yaralanan bir askerimiz anlatıyor. Olduğu gibi aktarıyorum. “ Femur kemiğimde 11 parçalı kırık oluştu, 600 kişilik bir PKK itlerinin atmış olduğu pusuya düşürüldük. 7 arkadaşım şehit düştü, 11 kişi yaralandı. Ateş üstünlüğü itlerin eline geçtiği halde bile çatışmayı bırakmadık. Seve seve ölmeye hazırdık. Bizim dönemimizde FETÖ şerefsizlerinin oyunları belli ki oynanıyordu.

Benin durumuma gelince; 2 ay 45 gün, 3 ay süreli toplam tedavim 22 ay sürdü. Hava değişimlerinde Ankara’ya GATA’ya gidiyordum, yol parası bulamıyorduk. Bacağımdaki platinin hiç bir zaman çıkmayacağını, 11 cıvata ile 1 metre telin bacağımda ömür boyu kalacağını, bacağımdaki 3 cm kısalığını, 2 cm inceliği biliyorum. Bana gazi olamazsın denmesi sanki alnımdan bir PKK mermisi değmişçesine yıktı. Hak etmemiştim.”

Bir diğer askerimiz de: “Vücudumda, 16’sı göğüs ve akciğer çevresinde, 3’ü elimde olmak üzere toplam 19 şarapnel parçası bulunuyor. Bu parçalar çoğu zaman; nefes almamdan, yürümeme kadar beni fazlasıyla rahatsız ediyor. Şarapnel parçaları hayati tehlike riski taşıdığı için çıkarılamadı, çıkarırsak ölebilirsin deniyor” şeklinde anlatıyor durumunu.

Buna benzer o kadar çok hikâye var ki. İnsan okurken üzülüyor.

Dernek Başkanı; “ Hükümet, 15 Temmuz darbe girişiminde yaralanan kişilerden %40 oranı kaldırılmıştır, herkes gazi olacak diye bir açıklama yapmıştı. Ancak, PKK mağduru asker ve polisler kapsam dışı bırakıldı. Elbette, 15 Temmuz’da şehit ve gazi olan bütün vatandaşlarımız başımızın tacıdır. Buna en ufak bir lafımız dahi yoktur. Gazilik onların analarının ak sütü gibi hakkıdır. Ancak bizler de bu vatan için savaştık, yaralandık ve ne yazık ki gazi sayılmadık. Bizim zorumuza giden budur” diyor.

Vücutlarında mermi ve şarapnel parçaları alınamadığından dolayı bu parçalarla yaşamaya mecbur kalan asker ve polisler maalesef kronik ağır metal zehirlenmesi yaşıyor. Arsenik, kurşun ve antimon ile zehirlenerek ölüyorlar. Bunu toksikoloji raporları ile de belgelendirmişler.

23 Ocak 2016 yılında dönemin Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş; “Gaziler arasında ayrımı kaldırdık ve 19 bin mağdur vatan evladımızı gazi saydık” dedi ama maalesef bu kişiler gazi sayılmadı.

PKK ile girdiği silahlı çatışmada yaralanan ve gazi sayılmayan bu vatan evlatlarına yüzdelik hesabı yapmayın lütfen.