​​​​​​​Siyasette zarafet ve centilmenlik
“Yıkıcı Muhalefet” ağır toplarından biri sosyal medya hesabına,
'Metin Akpınar ve Zeki Alasya ile birlikte Kartal Adliyesi'ndeyiz” diye yazmış; nereden düşünebilsin, Zeki Alasya’nın yıllar evvel vefat ettiğini!.
“İhtiraslar” ruhu kaplarsa…
Zaman ve mekân idraki alt üst olur böyle!..
Sonra da düzeltmeye çalış, dur!..
İzlemişsinizdir, Kemal Kılıçdaroğlu da, grup konuşmasında sonuna kadar sahip çıktı o berbat sözlere…
“Eleştiri hakkı”ymış, hâle bakınız efendim!..
Bu “komedyen” olayının vuku bulmasının ardından yaşadıklarımız “sorumlu muhalefet” anlayışına ne denli ihtiyaç duyduğumuzu gösterdi değil mi?..
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin, milli iradeye ve Sayın Erdoğan'a yönelik çirkin sözlerin sahibine hak ettiği tepkiyi vermesi önemliydi.
“Sorumlu Muhalefet” misallerinin arttırılmasında fayda var.
“Projelere Yaslandırılan Muhalefet” de, “Sorumlu Muhalefet” anlayışının olmazsa olmazlarından.
Muhalefet sadece yanlışlara işaret etmez, doğruları da takdir eder.
Yanlışları söylemekle yetinmez, doğruları da “projeleriyle” ortaya koyar.
SORUMLU MUHALEFET
Önceki akşam, Gazeteci Mehmet Özmen’in Akit TV’deki Ankara Kulisi adlı programına iştirak ettik.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Muhterem Fatih Erbakan’a sorularımızı yöneltme imkânını bulduk.
Yeniden Refah Partisi’nin kurulduğu gün, MİLAT’ta “Sorumlu Muhalefet” ihtiyacına dair vurguların ağırlıkta olduğu bir makalemiz yayımlanmıştı.
O yazımızda Milli Görüş Lideri, Büyük Dâvâ Adamı Merhum Necmettin Erbakan’ın siyaset tarzından misaller vermiş…
Muhalefette bulunduğu yıllarda, iktidar partilerini o nezih, ince, nüktedan üslubuyla nasıl yerden yere vurgunu izah etmeye çalışmıştık…
Demiştik ki orada:
“Milli Nizam, Milli Selamet ve Refah Partisi muhalefeti, son derece ‘nezih’ muhalefetti.
Rahmetli Erbakan Hoca, o müthiş nüktedanlığı ile ‘rakiplerini’ nasıl sallardı, merak eden girsin sosyal medyadan izlesin lütfen.
28 Şubat darbecilerine karşı nasıl direndiğini, o müthiş baskılara nasıl karşı koyduğunu, bin türlü zorluk yaşarken milletini sıkıntıya sokmamak için nasıl çırpındığını aradan geçen yıllar çok daha net bir şekilde gösterdi hepimize.
Ne müthiş bir dirâyet, ne büyük bir yürek, nasıl bir sabır…
Yeniden Refah Partisi’nden ve Muhterem Fatih Erbakan’dan öncelikli beklentim, memlekette ‘seviyeli ve etkili muhalefet rüzgârını’ estirmesidir.
‘Recep Tayyip Erdoğan’ı aşağı indirelim de memlekete ne olursa olsun!’ zihniyetiyle her türlü ‘şer odağı’ ile işbirliği yapmaya hazır pozisyonda bekleyen ‘bir kısım muhalefet’ anlayışından iyice bıkmış durumdadır memleket evlâdı.
(…)
‘Neleri yapacağını değil de neleri yıkacağını’ anlatıp duran zihniyet, iktidar partisinin motivasyonunu da olumsuz yönde etkilemektedir.
Rakamlar ve projelerle muhalefet yapan bir partinin,’iktidar’ı daha da fazla üretmeye zorlayacağı açıktır.
‘Bu memlekette muhalefet yapılmasın!’ diyen yok ki…
Muhalefet ama yıkıcı muhalefet değil. Muhalefet ama illegal odaklara destek veren muhalefet değil.
Muhalefet ama her durumda dış güçlerle birlikte hareket eden muhalefet değil!”
FATİH ERBAKAN’LA SOHBET
Evet, geçtiğimiz günlerde bunları yazmıştık…
Önceki akşam da, Muhterem Fatih Erbakan ile hem programda hem de sonrasında uzun uzun sohbet etme imkânını bulduk.
Bazı “komedyen”lerin Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan sözlerini kabul edilemez bulduğunu ve bu tür sözlerin “eleştiri hakkı” çerçevesinde değerlendirilemeyeceğini çok net bir şekilde ifade etti Muhterem Fatih Erbakan…
Tepkisini açıkça ortaya koydu.
Şu sözleri de kayda geçirilmeye değer:
“Yeniden Refah Partisi olarak siyasete ‘zarafet” getireceğiz.
Kavga ve çatışma yerine, müzakere ve tavsiye…
Sadece eleştirmek ve suçlamak yerine çözüm teklif etmek…
Kutuplaştırma ve ötekileştirme yerine, kucaklama ve birleştirme…
Sadece yapılan yanlışları değil, yapılan faydalı işleri de gören ve takdir eden bir muhalefet anlayışını hâkim kılacağız.
Bizler…
Saldırgan bir muhalefet anlayışı yerine, yumuşak üslup sahibi, yapıcı ve doğruya yönlendirici bir muhalefet…
Siyasi rekabeti savaş olarak gören değil, hizmet yarışı olarak gören centilmence bir siyaset anlayışını hâkim kılacağız.”
Gerek programda gerekse sonrasındaki sohbetimizde, “Recep Tayyip Erdoğan gitsin de, bu memleket ne olursa olsun!” zihniyetli muhalefet partilerine tepki gösteren Muhterem Erbakan…
FETÖ, PKK ve diğer terör örgütlerine kucak açan “Batı”nın, tek bir illegal eyleme karışmamış Milli Görüş Camiası’na neler neler yaptığını hatırlattı…
“Teröre destek veren bütün ülkeleri ve politik oluşumları” açık bir dille kınadı.
Muhterem Erbakan,
“Dost Uyarıları” başlığı altında da birçok değerlendirmede bulundu.
İktidar politikalarında yanlış, eksik buldukları nelerse teker teker, rakamlarla dile getirdi.
Muhterem Erbakan’ın tespit ve değerlendirmelerine katılmak, katılmamak başka mesele…
Verdiği rakamlara bakarak; “Evet öyle” ya da “Hayır, öyle değil, böyle!” diyebilirsiniz…
Mesele, “rakam” meselesi olsun yeter ki, “proje” meselesi olsun…
Hakaret ve iftira olmasın!..
Yüksek malûmlarınız olduğu üzere,
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Eleştiriye açık olduklarını ancak hakaretin eleştirmek anlamına gelmediğini” defalarca ifade etti.
Ak Parti Sözcüsü Sayın Ömer Çelik de, son basın toplantısında “eleştiri”lere nasıl baktıklarını şu ifadelerle dile getirdi:
“Eleştirilerin hepsinin başımızın üstünde yeri var. Bu eleştirilerin üzerinde çalışıyoruz. Haklı yönlerine bakıyoruz. Muhalif bakışların eleştirilerinden sonuçlar çıkaran bir partiyiz. Ancak bu sanatçıların sözleri hiçbir şekilde eleştiri kapsamında değerlendirilemez. Bunlar dünyanın her yerinde insanlığa karşı suç kabul edilir!”
Evet…
Birileri, Sayın Erdoğan ve ekibi eleştirilere kapalıymış, her türlü eleştiriden rahatsız oluyormuş gibi bir hava estiriyor.
Daha da ötesinde, her muhalefet edenin başına çorap örüldüğü, her muhalefet edenin mahkemelerde süründürüldüğü, hapse atıldığı yönünde bir algı oluşturuyor…
Oysa..
Ak Parti yönetiminden gelen açıklamalar, “Eleştiriye değil, iftira ve hakarete karşıyız!” yaklaşımını açıkça ortaya koyuyor.
Birileri ise, “hakaret, iftira ve hatta insanlık suçu niteliğindeki tehdit”leri “eleştiri hakkı” çerçevesinde değerlendirmekte ısrar ediyor.
Bu da kutuplaşmaya yol açıyor, ortamı geriyor…
Sayın Erdoğan, bugüne kadar ağırlıklı olarak “saldırılara” cevap niteliğinde çıkışlarda bulundu.
Ailesini ve şahsını hedef alan çok ağır saldırılar olduğunda haliyle cevap verdi.
Böyle olunca da…
Hemen “algı operasyonu”;
“Recep Tayyip Erdoğan’ın eleştiriye tahammülü yok!..”
“Eleştiri başka hakaret başka” dense de kim dinler, niyet farklı olunca!..
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Muhterem Fatih Erbakan, siyasette “zarafet” ve “centilmenlik” rüzgârı estirebilir…
Muhalefetini “rakamlara, projelere, dost uyarılarına” yaslandırabilirse, memlekete büyük katkılarda bulunmuş olur.
“Sorumlu muhalefet” her memlekete lâzım.
Siyasete “zarâfet” ve “centilmenlik” gerek.