8 Mart ezanı ıslıklama günü…
8 Mart Kadınlar Günü’nde İstiklal Caddesi’nde buraya yazmaktan hayâ edeceğim ifadeler yazılı iğrenç pankartlar taşıyarak, güya seslerini duyurmak isteyen kadınlar, Allah’ın büyüklüğünü ilan eden ezanı protesto amaçlı ıslıklar düdükler çalarak, şerefli kadınlarımızı mahcubiyetten yerin dibine sokmuşlardır... Bu cahiliye ve ortaçağ dönemi hayâsız kadınlarının günümüz temsilcileri, aklı başında bir erkeğin bile kolay kolay kullanmayacağı hayâsız kelimeleri kendilerine layık görmeleri ve o iğrenç pankartları milletin gözünün içine sokmaları, bunun bir kadın hakları hareketi olmadığını; ahlaksızlığı ilan etme, özgürce çirkinlik sergileme olduğuna iyice şüphe uyandırmıştır.
Kadına en güzel hakları tanıyan İslam’ın büyük sembolü olan ezanı ıslıklamak hak ve eşitlik istemek değildir. Bu hareket sanki bu beden bizimdir, istediğimiz gibi kullanır, istediğimiz gibi adlandırırız hareketi gibidir. Peki, sizi Yaradan’ın istedikleri ne olacak ey falan ve filanlar… 8 Mart bundan böyle bizim hafızalarımıza İslam’ın nişanı olan ve yaşama sebebimiz olan ezana hakaret etme günü olarak kazınmıştır ve unutmayacağız. Bu memleketi işgal eden düşmanlar bile böyle bir alçaklık yapmamışken ne şekilde dünyaya geldikleri ve kulaklarına ne okunduğu belli olmayan bir gurup dişi mahlûk tarafından ıslıklarla gürültülerle ezanımıza hakaret gerçekleşmiştir. Bu kadınlardan vatansever evlat, ezan için bayrak için şehit olacak çocuklar asla dünyaya gelmez! Tanı ey genç kardeşim: Bu tür kadınlarla asla yuva kurulmaz!
Kendine özgürlük isteyen bir kadın, bilmem neyim kumbara demez! Kendi hak ve hukukunu savunmak isteyen kadın elindeki pankartta “Ben o…yum” demez. Hak ve özgürlükler peşinde olan kadın mukaddesata saldırmaz, ezana küfürler edip, ıslıklar çalmaz! Kendine eşitlik ve hak arayan kadın, kadının bir sermaye gibi kullanılmasına isyan eder, sıradan bir ürünün pazarlanmasında bacağıyla göğsüyle reklam amaçlı teşhir edilmesine isyan eder. İllaki o..pu kelimesini kullanacaksa; kendisini istismar eden, zulmeden şerefsiz erkeğe ve çirkin reklama o…pu der.
Nene Hatunlar, Halime Çavuşlar, Şerife Bacılar vs. feminist değillerdi ama şerefli vatansever imanlı kadınlardı. Ezan için bayrak için canlarını seve seve feda edecek Türk analarıydı. O namuslu haysiyetli yiğit kadınlar “ezan için imam kesmeyi, kızgın yağlar dökmeyi” asla hayallerine getirmediler. Koca koca taşları alıp müezzin ve hoca dövmediler… Onlar feminist değildi ama hanımlıkları ile kendi erkeklerini kendilerine âşık ve hayran ettiler... Helal çocuklar doğurdular, süt sağdılar, ekmek pişirdiler yeri geldiğinde ise ezanlar minareden, bayrak gönderden inmesin diye yalınayak sırtlarında mermi taşıdılar… Aç kaldılar ama “bilmem nelerini kumbara” yapmadan kocalarının askerden dönüşünü beklediler…
Kimler azandan rahatsız olur? Allah’a inanmayan zaten Allah’ın büyüklüğünü kabullenmez, haliyle ezandan rahatsız olacaktır… Şahit olmayı istemeyen birisi ezanın Allah’tan başka ilah olmadığını ilan etmesine tabi’i ki rahatsız olacaktır… Kâinatın bir elden idare edildiğine inancı olmayan, O’nun insanoğlundan ne isteği olduğunu bildirmek için gönderdiği son peygambere Hz. Muhammed (sav)’e inanmayan elbette ezandan rahatsız olacaktır... Namazın kurtuluş ve huzur ve Allah’ın verdiği nimetlerin tümüne teşekkür olduğunu bilmeyen nankör kişi elbette ezandan rahatsız olacaktır…
Kadınlar Günü'nde hanımlıkla zerre kadar ilgisi olmayanların fırsat bu fırsat ezan için hayâsızca gürültü koparmasının üzerimizde bıraktığı öfkenin dalgaları durulmaya başlayınca düşünmeye başladım… Biz ezanın neresindeyiz? İnananlar olarak ezana gereken ilgiyi gösterebiliyor muyuz? Ezan bizi yerimizden zıplatıyor mu; kul olduğumuzu hatırlatıyor mu? Ezan düşmanı kötü insanlar, bizi ezan sahibi edebiliyor mu? Dinleyenin “evet, huzur namazdadır” diyerek hassasiyet gösterebiliyor mu? Bu da özeleştiri olsun.