8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne Özel!..
Gündeme baktık…
“Asrın Davası!..”
Sıla’nın eski “sevgili”si Ahmet Kural ifade veriyor…
“2017’nin Mayıs ayında Sıla Gençoğlu ile güzel bir ‘İlişki’ye başlamış idik…
Mamafih...”
***
Mamafih şey olmuş…
“O İlişki” aralarındaki “kültür” farkından dolayı “çatırdamaya” başlamış!..
“İnançlarıma ve arkadaşlarıma saygısızlık yaptı Sıla Hanım.” diyor Ahmet Kural…
Ayrılmalarının üzerinden bir hafta veya en fazla sekiz gün geçmiş ki…
Ahmet Kural’a çeşitli kaynaklardan “Sıla Hanım’ın O.Y. (Ooooy Oyyyy!) adlı biriyle ‘BİRLİKTE’ olduğuna dair duyumlar gelmeye başlamış…
Bu durum da Ahmet Kural’ın zoruna gitmiş…
“Kendi mahremiyetime ‘biraz’ önem veriyorum!” diyerek hassasiyetinin altını çizmeye gayret eyleyen Ahmet Kural’ı dinlemeye devam edelim:
- ‘OLAY’ basında yer aldı. Sonrasında 6 Mayıs’ta Sıla Hanım bana ‘Dön!’ diye mesaj attı. Cevap vermedim. 16 Mayıs’ta teyzesi aradı. ‘Sıla’nın O.Y. ile bir alâkası yokmuş.’ dedi. Ben ise ayrılma nedenimizin bu durum olmadığını söyleyerek telefonu kapattım. Araya ortak arkadaşlarımızı soktu. Ağustos ayında ise ‘Sana şarkı yaptım.’ dedi. Bu beni etkiledi. Konuştuk.”
Konuşmuşlar da…
Ahmet Kural’ın beynindeki kurt, kemirdikçe kemirmeye devam etmiş…
Öyle diyor:
“Sıla Hanım’a üçüncü şahısla olan BİRLİKTELİĞİYLE ilgili 3 defa o soruyu sordum. (Hangi soruyu ve nasıl sorduğu yok burada). Bana değişik cevaplar verdi. Kafamda ŞÜPHE oluştu. Olay günü annem ve ablamların geldiğini öğrenince Sıla Hanım bize gelmek istedi. Beraber alkol aldık. Kendisi bayağı içti. Rumelihisarı’nda bulunan evimizin merdiveninden inerken de kendisi sendeledi. Kolundan tutup indirdim. Daha sonra Zekeriyaköy’de bulunan benim evime geçtik. Gece boyunca alkol almaya devam ettik. İçimde kalan şüpheden dolayı aynı soruyu bir kez daha sordum. ‘Evet senin canını yakmak için yaptım.’ dedi. Kendisinden evi terk etmesini istedim. Aramızda tartışma oldu. ‘Defol git!’ dedim. Şoförümü aramak istedim. Elimden tuttu. Sonrasında ben kendisinden elimi çekerken düştü. Kendisi bana ‘Yapma Ahmet konuşalım.’ vs dedi. İddianamedeki sözleri kendisine söylemedim ve kesinlikle vurmadım. Sonra kendisi şoförünü aradı. 15-20 dakika süren kavganın sonunda kendisi dışarı çıktı ve çıkarken de bana ‘Seni bitireceğim Ahmet Kural!’ dedi. Üzerime atılı şuçlamaları kabul etmiyorum.”
***
“İlişki”nin diğer tarafındaki Sıla’nın da ifadeleri gayet mühim, fevkaladenin fevkinde…
O da…
Kendisine “ağır şiddet” uygulandığını söylemiş.
Biz bu konularda kanaat belirtmeyelim, malûm yargıya intikal etmiş meseleler bunlar, bağımsız yargımız gereğini yerine getirecektir bu “popüler dâvâ”nın…
Aslında…
Biz bu işlere hiç girmeyecektik de…
O kadar çok mesaj geldi ki dostlardan…
Girmesek olmazdı.
Efendim…
Konuya dair ne söylenmesi gerekiyordu ise geçmişte söylemiş idik, tekrarı gereksiz.
Amma velâkin…
Bu “dâvâ”yı vesile kılarak, kıymetli okuyucularımızdan gelen bazı soruları “ilgililere” aktarmış olalım…
---------------------------
28 Şubat'ın Yıldönümü'nde Kadın ve Aile
Malûm, 28 Şubat Menfur Darbesi’nin 22. Yıldönümü’nü geçtiğimiz günlerde hep birlikte “idrak” ettik…
Okuyucum sormuş:
“Aile Bakanlığı’mız…
Sıla Dâvâsı’na derhal müdahil olmayı görev bilen Aile Bakanlığı’mız…
28 Şubat döneminde malum anlayıştaki hakim ve savcıların tasarruflarıyla hapse atılan ve aradan bunca yıl geçmesine rağmen hâlâ hapiste bulunan ‘mağdurların’ AİLE’lerine (de) kulak vermekte midir?..
Bu AİLE’lerle görüşülmüş müdür?..
Eşlerinin uzun yıllardır hapiste olmasından dolayı sıkıntıya düşen “KADIN”ların ve babalarını bekleyen “EVLAT”ların durumlarıyla ilgilenmiş midir, ilgilenmekte midir?..
“Yeniden Yargıla(n)ma” talep eden AİLE’leri dinlemiş midir?..
Ve dahi…
28 Şubat Süreci’ndeki menfur başörtüsü yasağından dolayı “eğitim hakları” ellerinden alınan…
Okullarına ancak –Allah ondan Razı olsun- Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başörtüsü yasağını kaldırmasından sonra, aşağı yukarı 15 yıl sonra dönebilen ve bundan dolayı da büyük hak kayıplarına uğrayan Hanımefendilerin ve AİLE’lerinin feryatları duyulmakta mıdır, duyulmaktaysa ne yapılmaktadır?..
*******
Meşhuuur dâvânın görülmekte olduğu gün okuyucularımızdan bu meselelere dair sorular geldi.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında memleketi yıkmak isteyen dahili ve harici odaklara karşı “uyandırma servisi” gibi faaliyet gösterdiğimiz bir süreçte…
Yapılan ve yapılmayanlara dair “anlamlandırma” çabasındayken…
Aile Bakanlığı’nın “fevkaladenin fevkinde” ilgisine mazhar olan “Sıla Davası”nın Duruşma Günü’nde okuyucularımıza yer açalım dedik.
Seslerini buradan duyuralım.
Ve buradan, hemen…
Amerikan Yapımı Dünya Kadınlar Günü’ne gelelim…
Hep birlikte “idrak” ediyoruz…
Örtülüsü, örtüsüzü “Erkek Zulmü”nden bahsederken…
Yerli (ve de) milli ekranlarda malı götüren “feminist takımı” habire “boşanmayı”, habire “Eşe karşı maddeten güçlenmeyi” telkin ve tavsiye ederken…
“Milli Eğitim”in, kadın ve erkeğin “Aile Yapımızdaki” mümtaz, farklı ve tamamlayıcı yerlerini, “inancımız”ın anne ve babalara, “Hayırlı” nesillerin yetişmesi için yüklediği vazifeleri çocuklarımıza anlatmasını ümit eder ve beklerken…
Kadınıyla, erkeğiyle nice 28 mağdurunun “feministlerin” etkisi altında kaldığını...
“Süresiz Nafaka” denilen acayip uygulamanın “kadınlarımızı” da mağdur edecek şekilde devam ettiğini görürken…
Gezi Olayları’nda bu ülkeyi yerle bir etmeye kast eyleyen “FEMİfaşist”lerin “müstehzî” bakışlarına muhatap oluyoruz…
Ahmet ile Sıla’nın “yaman aşkları” ve 8 Mart Dünya Kadınlar günü…
Vatan sağ olsun.