Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Ocak 2023

73 yıllık seçim heyecanı

CHP’den koparak Demokrat Parti’yi kuran dört kişilik ekip 1946’daki ilk seçimde yenilmişti. Sebebi de “açık oy, gizli sayım” ilkesiydi. Jandarma korkusu altında oy kullanan vatandaşın kime oy attığını sandık gözlemcileri görüp not alıyordu. Oyların başka partiye atılması durumunda hapsi boylamak yahut kim vurduya gitmek işten bile değildi. Buna rağmen Demokrat Parti o seçimlerde 61 milletvekili kazandı.

Demokrat Parti’nin kurucuları Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan’dı. İktidarın tek yanlı uygulamalarını protesto için 1950’ye kadar ara seçimlere girmediler. 1949’da DP’nin ikinci kurultayında adayların ön seçimle belirlenmesi ve sandığa sahip çıkılması kararı alındı. Bu da demokrasinin önünü açtı. 1950 yılı başında da DP’nin zorlaması sonucu kanunla “gizli oy açık tasnif” kararı alındı. Seçimleri Yüksek Seçim Kurulu’nun yapması ve yargı denetimi kabul edildi.

14 Mayıs 1950 seçimlerine kadar ülkede hala ezan “Tanrı uludur, Tanrı uludur” diye okunuyordu. İsmet İnönü, 11,5 yıldır Cumhurbaşkanlığı yapıyordu. Atatürk’ün yaptığı her şeyi silmiş, para ve pullara kendi fotoğraflarını koydurmuştu. Atatürk’ün adı adeta unutturulmuş, Rusya’da Stalin’in demir yumruk politikasını Türkiye’de Milli Şef uygular olmuştu. Türkiye İkinci Dünya Savaşı’na katılmamış ama vatandaş fakirliğe mahkûm edilmiş, “Varlık Vergisi” ödeyemeyen zenginler ise Aşkale taş ocaklarına sürülmüştü.

***

1946’dan sonra İkinci Dünya Savaşı’nın galibi ABD, dünya hegemonyasını kurmak adına Türkiye’yi kontrolü altına aldı. Bakanlık koridorlarını ABD subayları doldurmaya başladı. Cumhuriyet’in tüm kurumları ABD’nin istekleri doğrultusunda şekillendirildi. ABD, Anadolu’da Rusya’ya karşı kendisine bir ileri karakol kurdu. Türkiye tam bir kukla devletçiğe dönüştü.

Tüm bunlar Milli Şef’in de iktidarının sarstı. Demokrasi ve özgürlük talepleri karşısında daha fazla dayanamadı. 14 Mayıs 1950’de 27 yıllık tek parti hükümeti yıkıldı. “Yeter söz milletindir” sloganını bayraklaştıran Demokrat Parti, iktidarı devralınca ilk işi ezanı aslına çevirmek oldu. Ülkenin asli unsuru olan Müslümanlara karşı baskılar hafifletildi.

Sonrasında halkın her kıpırdayışında askeri bir darbe ile ülke ABD kontrolündeki silahlı kuvvetler gücü ile denetim altında tutuldu. Ta ki, 20. yüzyılın bitip yeni bir yüzyıla girmeye başladığımız tarihe kadar. 20 yıldır Türkiye’de sessiz ve derinden bir ihtilal yaşanıyor. Hem içeride belindeki silahtan güç alan Batı hayranlarına karşı, hem onları yönlendiren Batılı mahfillere karşı…

***

Cumhuriyet’in 100. yılını kutlayacağımız 2023, yüksek tansiyona sebep olacak olaylarla geçecek gibi... İlk heyecan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri ile yaşanacak. Tarih de belli oldu: 14 Mayıs. Ancak bir ay erkene çekilecek bu tarih bile muhalefetin kararsızlığını ortadan kaldırmaya yetmedi.

Altılı masa etrafında toplanan muhaliflerin ilk açmazı, parti başkanlarının milletvekili olup meclise mi gideceği, yoksa seçimi kazanmaları durumunda Cumhurbaşkanı yardımcılığını mı tercih edecekleri yönünde. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Sistemine göre yönetimde görev alan siyasiler Meclis’te milletvekili olarak görev alamıyor.

Demokrat Parti, 1955 seçimlerinde oy oranını yüzde 64’e çıkararak CHP’yi siyasi arenadan adeta silmişti. Halkın seçime katılma oranı yükseldikçe inançlı siyasilerin oy oranı da yükseliyordu. Milli icraatları ile Türkiye’ye kapsamlı bir ihtilal yaşatan Ak Parti – MHP – BBP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı, tüm Batı ülkelerinin arkasına almış olan yedi parçalı muhalefeti 73 yıl önce olduğu gibi yine ezici bir çoğunlukla yener mi, ne dersiniz?