7 Şubat'tan beri aynı terane
7 Şubat 2012 Fetullahçı kumpasında (o zaman daha FETÖ değildi) biz “Bunun MOSSAD bağlantılı olup ‘Cemaat!’ içine sızmış bir grubun yaptığını” söylediğimizde bizi komplocu olarak ilan etmişlerdi. Olan biteni anlamamamız için hukuk da hukuk dediler lakin biz işin hukuk olmadığını pekala biliyorduk.
Bunların hukuk vurguları o kadar sert idi ki;
Zannedersiniz hayatları hukuka bağlılıkla geçmiş!
Zannedersiniz daima çevresinin, komşularının hukukunu gözetmiş!
Zannedersiniz hep kendisine güvenen ortaklarının hukukunu muhafaza etmiş!..
Sıra AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın durdurmaya çalıştığı küresel güçlerin elemanlarının alet oldukları kumpaslara gelince zıplıyorlar:
“Yoksa hukuk zedelenir!..”
Neden ki?
Hukuk neden zedelensin?
MİT Müsteşarı Hakan Fidan ifadeye çağrılınca, bu CIA elemanı Fetullahçıların kumpasıdır dediğimizde bu güruh, “Hayır canım, ne var bunda? Gidip ifade versin, zaten ortada bir suç da yok, serbest kalır. Gitmezse hukuk zedelenir” diyorlardı.
Bak seeen!
Hukuka ne kadar da bağlılarmış!!!
Hukuk zedelenmesin!
Neyse,
Gezi kalkışmasında biz bunların ağaç gibi bir dertlerinin olmadığını, hedeflerinin hükumet olduğunu söylüyorduk, bu güruh, “Ne var bunda? Birkaç doğasever oturma eylemi yapıyor, karışmasınlar, yoksa özgürlük zedelenir” diyorlardı.
Sanki sadece oracıkta öööyle masum oturmuşlar,
Sanki oraya terör örgütleri dadanmamış,
Sanki ÇUŞ’ların temsilcileri Taksim’e kamp kurup eylemcileri kışkırtmamış;
“Yoksa özgürlük zedelenir”miş!
Bir neyse daha,
17/25 Aralık FETÖ’cü Emniyet-Yargı kumpasının ilk dakikalarından itibaren bunun MOSSAD beslemesi Fetullahçıların hükumete karşı darbesi olduğunu söylediğimizde yine aynı güruh, “Ne var bunda? Gidip ifade versinler, bir yolsuzluk yoksa bırakılırlar, yoksa hukuk zedelenir…” diyecek kadar bizi saftrik bellemişlerdi.
Fetullahçılar ülkede kumpas kurmadıkları kimse bırakmamışlardı hatta bu
güruh bundan önce “Fetullahçılar güçlenmek için herkesi fişliyor, herkese
kumpas kuruyor…” diyordu, ama 17/25 Aralık darbesinin kumpas olmadığını,
bakanların gidip ifade vermelerini istiyordu.
Bilin bakalım neden?
Eee! “yoksa hukuk zedelenir”miş!!!
Yani FETÖ’nün kumpasına boyun eğersen hukuk kurtulur öyle mi?
Son kere neyse,
Şimdi Boğaziçi Üniversitesi eylemleri için de: “Gençler üniversitelerine atanan rektörü protesto ediyorlar, bu da onların yasal hakkı. Öğrencilere karışılmaması lazım yoksa ülkede özgürlük falan kalmaz, hukuk da zedelenir…” diyorlar.
Nedenmiş o?
Üniversitenin teamülleri böyle imiş!..
Teamüllerinde terör örgütü PKK, DHKP-C, MLKP gibi örgütleri bağrına basmak da var mıymış Boğaziçi’nin?
LGBT’nin ön safta yer alması da Boğaziçi teamüllerinden midir?
O zaman Boğaziçi’nin bu tür teamülleri yok hükmündedir…
Bakınız,
7 Şubat MİT kumpasında da,
Gezi kalkışmasında da,
17/25 Aralık yargı darbesinde de,
Boğaziçi eylemlerinde de hep aynı odakların bu taşeronlarına verdikleri talimatın uygulandığını biliyoruz. Bu konuda hiçbir şey bizi fikrimizden caydıramaz. Size çok derinlerde olan gerekçeleri değil, sizin de bildiğiniz gerekçelerimizi sıralayalım ki neden fikrimizde ısrarcı olduğumuzu herkes anlasın.
Tutun ki 7 Şubat kumpasında kötü niyet yoktu,
Peki, İsrail neden bunu destekledi?
PKK neden alkışladı? DHKP-C neden bayram etti?...
Neden Gezi eylemlerinde olayları kışkırtanlar FETÖ’cü, PKK’lı, DHKP-C’lilerdi?
Neden CNNİnt. Taksim’den günlerce canlı yayın yaptı?
Ve maksat ağaç idiyse Gezi grubu eylemlerini sonlandırmak için neden 3. Köprüyü, İstanbul Havaalanını, Kanal İstanbul’u ve santrallerin durdurulmasını şart koştu?
Sahi neden?
Neden ağaçlarımızı isteriz demiyorlardı da mesela, Erdoğan istifa, diyorlardı?
Neden IMF’e borcumuzu bitirdikten 14 gün sonra, IMF’nin bize “ille de borç alın” teklifinden 12 gün sonra, neden biz IMF’e, “İsterseniz size 5 milyar dolar borç verelim” teklifimizden sadece 11 gün sonra Gezi kalkışması başladı?
Neden Başbakan R. Tayyip Erdoğan, 14-16 Mayıs 2013 tarihlerinde ABD’de Başkan Obama ile bölge sorunlarını görüşürken İran, Suriye, PKK, IMF konularında ters düştükten sadece ve yalnızca 10 gün sonra Gezi kalkışması başladı?
Bu nedenleri çoook uzatabiliriz, lakin o güruhun verebileceği cevabı da biliyoruz:
“Ama Tayyip Erdoğan tek adam oldu…”
Yürrü git! Can Dündar’ın ağababalarının 37. derecedeki suflesi.
Dertlerinin hukuk olmadığını biliyoruz. Buna rağmen inanıyormuş gibi yapmamızı bekliyorlar.
Çok beklerler!
