7 Haziran: İktidarsız iktidar, iktidarsız muhalefet
7 Haziran genel seçim sonuçları, Türkiye siyasetinde net bir tablo ortaya çıkarmaktan ziyade, ne olduğu belli olmayan bir görüntünün oluşmasına neden oldu. Seçimin en önemli sonucu, Ak Parti'nin tek başına hükümet oluşturma çoğunluğunu kaybetmesidir. Ak Parti'nin bu seçimde oylarının bir-iki puan düşmesi bekleniyordu, ancak hükümet kurma çoğunluğunu kaybetmesi, Ak Parti'ye muhalif seçmen kitleleri için bile sürpriz durumdadır.
Ak Parti'nin iktidar çoğunluğunu kaybetmesi, aslında diğer üç partiyi de etkisiz duruma düşürmüştür. Türkiye'nin en büyük partisi olarak Ak Parti, koalisyon kurmayı istediği MHP, CHP ve HDP takdirde siyasi aktör durumuna gelebilmektedirler. Başka bir ifade ile Ak Parti, seçimlerden yüzde kırk civarında almış olduğu oyla Türkiye'nin en büyük siyasi aktörüdür ve ülke yönetiminin şekillenmesi ona bağlı durumdadır. Seçim sonuçları şu olguyu net olarak ortaya koymuştur: Ak Parti'ye taraf veya karşıt olmak mümkündür, ancak Ak Parti'siz bir siyaset mümkün değildir.
MHP, CHP ve HDP, şimdiye kadar yapmış oldukları açıklamalarda koalisyon hükümeti içinde yer almaya istekli olmadıklarını açıklamışlardır. Muhalefet partilerinin koalisyon içinde yer alma konusunda bile iktidar amaçlarının ve yeterliliğinin olmaması, Türkiye açısından büyük bir zaaf oluşturmaktadır. 7 Haziran, sandıktan iktidarsız bir Türkiye tablosu çıkarmakla kalmamış, aynı zamanda iktidarsız bir muhalefet tablosunu görmemizi sağlamıştır.
Muhalefet partilerinin iktidar olma iktidarsızlıklarına rağmen, koalisyon hükümeti için şartlar ileri sürmeleri ve süreci koalisyon pazarlığına indirgemeleri, hiçbir verimli sonuç doğurmamaktadır. Koalisyon pazarlığı, koalisyon açmazı diyebileceğimiz yeni bir durumun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Koalisyon, birbirlerini partner olarak gören iki veya daha fazla partinin ülkenin yönetimi konusunda uzlaşılan ilke ve politikalarda anlaşıp birlikte çalışmak için hükümet kurmasıdır. Ne koparsam kardır anlayışı içinde şark kurnazlığı ve arka kapılar arkasına oyunlar çevirmekle sürdürülebilir bir koalisyon hükümeti oluşturmak imkansızlık derecesinde zordur.
İçte ve dışta muhalif olan kesimler, Ak Parti'nin hükümeti tek başına oluşturma çoğunluğunu kaybetmesini, kendi başarıları olarak değerlendirmektedirler. Dış basında atılan manşetler ve yapılan yorumlar, Erdoğan'ın kaybettiğini sevinçle anlatmaktan ibarettir. CHP ve MHP, muhalefette olmalarına rağmen, iktidar için ciddi bir alternatif olmayı başaramamışlardır. Seçim sonuçları, toplumun, CHP ve MHP'ye iktidar olma alternatifi olma konusunda güvenmediğini göstermesine rağmen, bu partiler kendilerini başarılı saymaktadırlar. CHP ve MHP, almış oldukları oy oranlarından ziyade, Ak Parti'nin tek başına hükümet olma çoğunluğunu kaybetmesini başarı olarak değerlendirmektedirler. CHP ve MHP, nin sanal başarı illüzyonlarından kurtulup Türkiye'de sahici anlamda iktidar veya muhalefet adayı olmaya çalışmaları, ülkemiz siyasetine ciddi bir katkı sunacaktır. Koyu Ak Parti ve Erdoğan karşıtlığı, siyasi partilerde ciddi bir siyasi ve sosyal körlük, sığlık ve öngörüsüzlüğe neden olmaktadır.
Ak Parti, MHP, CHP ve HDP, birbirlerini tanımamakta birbirlerinin gerçekliğini kavramakta yetersiz kalmaktadırlar. Ak Parti ve Erdoğan karşıtlığı, muhalefet partilerinin Ak Parti fenomenini anlamalarını zorlaştırmaktadır. Bölücülük korkusu, HDP'nin kazandığı önemli başarının sosyolojik dinamiklerini anlamaya engel olmaktadır. HDP'ye Ak Parti'den veya CHP'den ne kadar oy gittiği şeklinde yapılan matematiksel hesaplar ve spekülasyonlar, hiçbir mana ifade etmemektedir. Hiçbir partinin diğer bir partiden aldığı bir oy yoktur. Emanet oy kavramı, bir mittir. Türkiye'de eski seçmenlerle beraber yeni seçmen kesimleri ortaya çıkmaktadır. HDP, diğer partilerden ödünç oy almak yerine, ortaya çıkan yeni seçmen gruplarından oy almayı başarmıştır. 7 Haziran seçim sonuçları, partilerin seçmeni kendi şablonlarına sokmaya çalışmanın ve kendilerine ait tapulu arazi olarak kabul etmenin yanlışlığını göstermektedir. Partiler, kendilerini seçmene ait kılmak için kendilerini sürekli olarak yenilemelidirler. 7 Haziran, sadece Ak Parti'nin ders çıkarması gereken bir tecrübe değildir. Herkesin, 7 haziran dersinden öğreneceği çok şey bulunmaktadır. Ama bu ders, hiçbir şekilde Erdoğan veya Kürt düşmanlığı olmamalıdır.