Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.23
Gram Altın
2962.60
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Ağustos 2022

6'lı Masadaki endişeli muhafazakârlar

İçişleri bakanı Süleyman Soylu, yeni mezun jandarma subaylara “Görevinize abdestli çıkın, Ayet-el Kürsî okuyun” deyince….

“Tehlikenin farkında mısınız?” takımı sıraya girdi, “Laiklik elden gidiyeah!” diye feryat etti.

Laiklik ile abdest arasında nasıl bir ilişki var?

Jandarma Subay, terörist saldırısı sonucu hayatını kaybettiğinde, hep birlikte “rahmet” diliyoruz Şehidimize.

“Rahmet dilemek” mi laikliğe aykırı, “şehit” demek mi?

Pes!

Abdest laikliği bozuyormuş!..

Lâiklik de abdesti mi bozar acaba?

Amma saçma bağlantılar!

Ha bu arada, “Bakan Soylu gündemi değiştirmek için böyle yaptı!” diyenler var.

Madem böyle düşünüyorsunuz, “abdest ile laiklik” arasında saçma bağlantılar kurmasaydınız…

Gündemin değişmesine katkıda bulunmasaydınız…

Sayın Bakan’ın sözleri orada kalır, gündem değişmemiş olurdu!

*

Efendim…

“Abdest” ile “Laiklik” arasında saçma bağlantılar kuruldu ya…

Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Helâlleşme” çağrısı yeniden gündeme geldi.

"Endişeli muhafazakârlar" yine dertlendi.

Bu “endişeli muhafazakârlar arasında” Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu da var.

Evet, var.

“Prof” etiketli biri, “Başörtülü psikolog, başörtülü psikiyatrist, başörtülü PDR uzmanı olması meslek etiğine aykırıdır… Nötr olamazlar” dedi ya…

Sayın Karamollaoğlu’ndan “endişe” yüklü değerlendirmeler geldi malûm.

Dedi ki Sayın Genel Başkan:

“Allah rızası için, yıllardır yapmaya çalıştığınız bu baskıları bırakın artık ya. Mantıksızlıkları bir kenara koyun! AK Parti’yi şu anda ayakta tutan bu yaklaşımdır, yanlışlarını bunlarla örtüyor; en azından bu gafleti göstermeyin. Zaten bu mantık sahibi insanlar yüzünden önümüzdeki seçim kaybedilirse kaybedilir!”

Nasıl tespit ama?

“Bir türlü vazgeçemiyorsunuz baskıcı ruh halinden. Sizin yüzünüzden seçim kaybedebiliriz! Kendinize gelin! diyor özetle Sayın Saadet Lideri.

“Endişesini” böyle dile getiriyor kendileri.

Benim de endişem…

Sayın Karamollaoğlu söze “Allah rızası için” diyerek girdi ya…

“Şirin” lerden biri, “Burası laik bir ülke unuttu galiba!” dedi mi?

Demedi!

(“Başörtülü psikolog olmaz” diyerek zihniyetini ortaya koyan birine “Allah rızası için” demek de başka mesele… Tutulacak yeri yok bu işlerin!)

*

Buradan gelelim Sayın Kılıçdaroğlu’na…

Bir konuşmasında, “endişelere” cevap olsun diye,

“Samimi olmasam Sayın Karamollaoğlu bizimle birlikte hareket eder mi? Samimi olmasam Sayın Babacan bizimle birlikte hareket eder mi? Samimi olmasam Sayın Davutoğlu bizimle birlikte hareket eder mi?” yollu vurgularla “şahitlerini” öne sürmüştü Kemal Kılıçdaroğlu.

O böyle demişti ama, işte yukarıda Sayın Karamallaoğlu’nun “endişe yüklü” değerlendirmelerini de arz ettik dikkatlerinize…

Merhum Ziya Paşa, “Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz/Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” demiş.

Sayın Kılıçdaroğlu, “Gidin şuradan, ne alâkası var abdest ile laikliğin” der mi?

Merhum Mahmut Hoca’nın o güzelim cenaze merasimini bile “Laikliğe aykırı faaliyet” iddiasıyla yargıya götüren çok yakın derneğe tek lâf etti mi?

Etmedi!

Bir eski 28 Şubat mağduresini ziyaret etmekle, yarım yamalak edebiyat parçalamakla olmuyor bu işler.

*

Hiç olmuyor.

Bakın nasıl olmuyor?

Halk TV’ye denk geldim geçen akşam.

Deva Partisi’nin iki dönem Ak Parti’den seçilmiş Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu orada misafir.

“Ekip” ten biri kendisine,

“Ak Parti bunca sıkıntıya rağmen niçin hızla erimiyor, nasıl oluyor da milyonlarca insan hâlâ bunlara oy veriyor?” yollu bir soru yöneltiyor.

Sayın Yeneroğlu da, sebeplerden biri olarak “bazı muhafazakârların endişelerinden” bahsediyor.

Özetle,

“İktidar değişir de, başka bir zihniyet iş başına gelirse, bu dönemde elde edilen din ve vicdan özgürlüğü alanındaki kazanımlar elden gider mi?, diye endişe edenler de var. Bu türden endişelere sahip olan insanların sayısı hiç de az değil!” diyor.

O böyle deyince…

Kendisini konuk edenler hemen harekete geçiyor.

“Bu endişeli muhafazakârlar söyleminden de sıkıldık. Ondan endişe ediyorlarmış, bundan endişe ediyorlarmış. Bu memlekette, laiklik konusunda endişeleri olanlar var. Çok daha fazla endişeli olanlar var!” yollu lâflar peş peşe geliyor.

Sayın Yeneroğlu’nun “Endişeli Muhafazakârlardan” bahsetmesine bile tahammül edilemiyor.

Yani bir “konuk” çağırmışsınız.

Kendisi, Ak Parti’den kopmuş…

İktidarı yerden yere vuruyor da icabında.

Bu kadarını da söylemesin mi?

“Bazı tavırlar yüzünden muhafazakarlar endişe ediyor, onun için de beklenen kopma olmuyor” bile demesin mi?

“Deva partililerle Gelecek partililer bunlarla aynı masada oturuyor ama akıllarında bir dolu soru, bir dolu endişe var. Bunları da zaman zaman dile getiriyorlar. Nagehan Alçı’yı bile hazmedemeyenlerin kendilerini nasıl hazmedeceklerini soruyorlar” diye yazmıştım geçtiğimiz günlerde…

Göreve abdestli çıkılmasını tavsiye eden bir Bakan’ın sözlerini bile “Laikliğin ihlali” meselesine bağlayan zihniyet, elbette endişelendiriyor masanın bir tarafını…

Olmuyor işte,

Sayın Temel Karamollaoğlu’nun da ifade ettiği gibi, yıllardır yapmaya alıştıkları baskılardan vazgeçemiyorlar!

Sayın Ali Babacan da “azgın azınlık” tan bahsetmişti bir keresinde.

Ne demekse!

Hangi zihniyeti işaret ettiyse!

*

Biz, ekonomi konuşulsun, hayat pahalılığı konuşulsun, çok daha fazla eğitim konuşulsun, kültür konuşulsun istiyoruz ama…

Birileri getirip getirip “laikliğe” bağlıyor meseleyi.

Oradan bir türlü çıkamıyor…

Öyle olunca da…

Masanın bir tarafının boynu bükük kalıyor.

Hatta ve hatta, o masanın boynu bükük tarafını temsil etme kabiliyetine sahip olanlara bile “iki laf ettirilmiyor” doğru dürüst.

Bu durumda ne yaparsın,“6’lı Masa’daki endişeli muhafazakârlara”

Allah sabır versin!” demekten başka!