6'lı Masada Kılıçdaroğlu-Gül Çekişmesi!
“Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı Adayı olmamalı” diyen CHP’lilerle, diğer 6’lı masa unsurları “Niçin olmamalı?” sorusuna cevap verirken...
“Çünkü” diyorlar,
“Aday
olursa kazanamaz!”
“Niçin kazanamaz?”
“CHP’li
olduğu için kazanamaz!
Alevî
olduğu için kazanamaz!
İktidar
Partisi onun bu özelliklerinin altını sık sık çizeceği için kazanamaz!
6’lı
masadaki sağ partilerin genel başkanları kendisini işaret etseler bile,
tabanları onları dinlemez de, onun için kazanamaz!”
*
Bu
türden yaklaşımlara hedef olan
Kemal
Kılıçdaroğlu, “kendisine karşı çıkan”
bir kısım CHP’li yazar, çizerleri işaret ederek
“Biz daha ölmedik. Sizin ne mal
olduğunuzu biz gayet iyi biliyoruz!” dedi biliyorsunuz.
Bununla
da yetinmedi, bunları “gizli yandaşlar” olarak etiketledi.
“Gizli yandaşlar”…
Yani,
“Gizli AKP’liler.”!
CHP
medyasında bol miktarda “AKP’li” varmış
ve bunlar, CHP Genel Başkanı’nın elini zayıflatmak için tezvirat üretiyorlarmış!
Amaçları,
Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidarda tutmakmış!..
Çok
ilginç bir iddia.
“Kılıçdaroğlu aday olmamalı… Çünkü…”
diyerek gerekçelerini ortaya koyan ya da açık bir şekilde ifade etmeseler de, “endişe”li olduklarını belli eden yazarların çoğunu, uzun yıllardır tâkip
ediyoruz.
Aralarında
28 Şubat sürecinden hatırladıklarımız da var.
Kılıçdaroğlu’nun
işaret ettikleri, gerçekten de gizli AKP’lilerse ve bunca yılbu kadar güzel rol yapmışlarsa, “şapka” çıkartmak lâzım!
*
Öte
yandan…
CHP’li
yazar çizerler içinde, kimi zaman Ekrem İmamoğlu’na ve Mansur Yavaş’a, kimi
zaman da Abdullah Gül’e veAli Babacan’a
işaret ederek, “bir başka merkez sağ proje
yürürlükte” demeye getirenler de var.
Diyorlar
ki mealen:
“Ha AKP, ha bu isimlerden biri!
Erdoğan kazanırsa düzen böyle devam etmiş olacak. ‘Sağ’ görüşlü adaylardan
birinin kazanması halinde de değişen bir şey olmayacak. Düzen, eski tas- eski hamam devam edecek.”
Gazeteciliği
de bulunan bir eski CHP Milletvekili’nin,
“Aynı düzen devam edecekse, biz AKP’ye niçin karşı çıkıyoruz!” yollu
çıkışları, bu görüşün misallerinden.
*
CHP
çok karışık bir parti.
“Abdullah Gül gibilerin Cumhurbaşkanı olması
için Kemal Kılıçdaroğlu’nın yolunu kesmek istiyorlar!” diyenler de var…
“Abdullah Gül gibilerin
Cumhurbaşkanı adayı olmasına karşı çıkanlar partiden tasfiye edildi!”
diyenler de…
Tuhaf
işler!
****
ENDİŞELİ NEOMUHAFAZAKÂRLAR!
Masada
sadece CHP yok ki…
Neo-Muhafazakârlar
da, temsil ediliyor orada.
Abdullah
Gül’lerin, Ali Babacan’ların böyle etiketlenmeleri, 6’lı masa ve çevresinde
büyük rahatsızlıklara yol açıyor haliyle.
Her
ikisine de “destek veren” bazı
yazarlardan, “Bunlar bize ne gözle
bakıyor? Bir yandan demokrasiden, uzlaşmadan bahsediyorlar, diğer yandan da
bizleri ‘öteki’ olarak görüyor ve gösteriyorlar. Nagehan Alçı’yı bile
hazmedemeyen bu zihniyet, bizim gibi ‘muhafazakârları’ nasıl hazmedecek?”
yollu çıkışlar sadır oluyor.
Abdullah
Gülleri, Ali Babacanları destekleyen yazarları takip ettiğinizde de tam
mânâsıyla bir “kafa karışıklığı”
tablosunu görüyorsunuz.
Kimi
zaman, “Böyle giderse Erdoğan yine
kazanır!” diyorlar…
Sonra
dönüp, “Erdoğan’ın kazanma ihtimalinin
çok düşük olduğunu” öne sürüyorlar.
“Abdullah Gül ismi gündemle
geldikçe birilerinin uykuları kaçıyor!” diyorlar.
Sonra,
bir daha dönüp, “Meral Akşener, Mansur
Yavaş üzerinde ısrar edebilir. Geçen seçimde Abdullah Gül’ün aday olmasını engelleyerek
Erdoğan’ın kazanmasına sebep olmuştu. Bu sefer de Mansur Yavaş’ın önünü açarak
Erdoğan’ın kaybetmesini sağlayabilir!” yollu ifadeler kullanıyorlar…
Sonra,
yine dönüp,
“Mansur Yavaş’a MHP Lideri Devlet
Bahçeli’nin karşı çıkacağını sanmam; MHP tabanı da, aday Yavaş olursa karşı
cephe adayına pekalâ oy verebilir.” diyorlar.
“Mansur Yavaş’ın HDP oylarından biraz kaybı
olsa da, MHP’den ve Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi’nden gelecek oylar, onların
eksiğini tamamlar!” yollu lâflar ediyorlar.
Hatta
ve hatta, “Mansur Yavaş kazansa da kaybetse de,
iktidarın bir parçası yine MHP olur!” demeye getiriyorlar!..
*
Ne
karışık bir durum değil mi?
Kemal
Kılıçdaroğlu, CHP’nin “Gizli AKP’liler
tarafından kuşatılmaya çalışıldığını” öne sürüyor.
Bazı
CHP’liler, “Abdullah Gül (ve tabii Ali
Babacan) karşıtlarının CHP’den uzaklaştırıldığını”iddia ediyor.
Abdullah
Gül’ün aday olması için gayret gösteren “neo-muhafazakârlar”, bir yandan “CHP zihniyetini”nin değişmezliğine işaret ederken, diğer yandan da
Mansur Yavaş’a, “Kaybetse de kazansa da MHP kazanmış olur!” mantığıyla sözde destek
veriyorlar.
Yani,
aslında…
Sandıkta
kaybetmek ve MHP anlayışını iktidara getirmek istemiyorsanız, “Abdullah Gül ya da Ali Babacan’ı aday
yapın!”“örtük mesajını” vermiş oluyorlar!
Ve
biz de, buradan bir “sonuç”
çıkmasını bekliyoruz!
***
BİR DE HDP VARDI, DEĞİL Mİ?
Ha,
unuttuk bakın…
Bir
de HDP vardı!
İyi
Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i Mehmet Ağar ve Tansu Çiller ile aynı kareye
yerleştiriyor, “çevirdiği karanlık
işler” gibi son derece vahim bir iddiayla öne çıkıyor…
“Hiçbir HDP’li senin olduğun masaya
gelmez, hatta oturduğun kıraathanede çay içmez!”
diyor.
İyi
Parti Genel Başkanı’nın özellikle “Tansu
Çiller’e benzetilmeye” ne kadar tepkili olduğunu, Tansu Çiller ile
aralarında neler yaşandığını, -galiba- en iyi bilenlerdenim.
Sayın
Akşener, bir ara Selahattin Demirtaş’ın “Dışarıda
olsaydım, bir sabah (eşim) Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve
‘Kahvaltıya geldik’ derdim.” jestine, “Güneydoğu’da
kan davalınız bile olsa kapınızı çaldığı zaman içeri alırsınız!” diye
karşılık vererek, “ılımlı mesaj” göndermişti
malûm..
Şimdi
ise, “Katiyen olmaz!”modunda her iki
taraf da…
Yazıyı
bitirelim hadi:
Şimdilerde,
Cumhur İttifakı tarafı, neyi nasıl yapacağını netleştirmiş gibi.
Son
“Konut Hamlesi”nde olduğu gibi,
vatandaşın “ekonomiye ilişkin
taleplerine” mümkün olduğunca karşılık vererek, kaynakları oylarını
arttıracak alanlara yönlendirerek, dış politikadaki bütün dünyanın izlediği “aktif” politikasını sürdürerek…
Dışarıdan
sıcak, soğuk kaynak çekmeye çalışarak…
“Yaparsak yine biz yaparız,
bunların halini görüyorsunuz… Ortada iktidar yokken birbirlerine düşüyorlar, ya
iktidara gelseler ne yapacaklar, memleketi ne hale getirecekler!”
mesajını vererek ilerlemeye çalışıyorlar…
Cumhur
İttifakı’nın “Tartışmasız Adayı”
Recep Tayyip Erdoğan.
Cumhurbaşkanı’nın
zaten sahip olduğu yüksek oy potansiyelini biraz daha yukarı çıkartıp, bu
seçimi de kazanmayı hedefliyorlar.
*
Diğer
taraf ise çok sancılı.
Hangi
isim aday olursa olsun, üzerinde büyük tartışmaların olacağı belli.
“Millet İttifakı”
için “tabii aday”ın Kemal Kılıçdaroğlu olduğu da çok açık.
Bir
kere oradaki en büyük, en köklü partinin Genel Başkanı.
Yerel
seçimlerdeki “başarı”nın aslan payı
kesinlikle ona ait; ilk başlarda kesinlikle kazanamaz denilen Ekrem İmamoğlu’nu
getiren de o, kazanmasının yolunu açan da…
HDP’lilerin
desteğini almaksa, bu konuda en fazla şansa sahip olan aday da Kılıçdaroğlu.
*
Buna
rağmen “Alevî olduğu için,CHP’li olduğu
için kazanamaz” diyen çok sayıda CHP’li var.
Bu
durumda…
O
CHP’lilerin “Her şeyi yaptığımız,
sabahtan akşama helâlleşmekten bahsettiğimiz, başörtüsüne karışmayacağımız
yönünde yeminler ettiğimiz halde… Enflasyon bu kadar yüksek seyrettiği halde…
Niçin olmuyor, niçin başkalarından
medet ummak mecburiyetinde kalıyoruz?” sorusuna cevap
aramaları gerekmiyor mu?..
Bunu
sorduğumuzda, “Ne yapalım, milletin kapasitesi bu kadar!” yollu cevaplar alıyoruz.
“Millet bizi Abdullah Güllere, Ali
Babacanlara, Mansur Yavaşlara mecbur ediyor!” demek
mi bu, ne demek?
Çok
sıkıntılı bir durum gerçekten.…
Bazı
CHP’liler en güçlü, adaylığı en fazla hak
etmiş adaylarıyla seçime gitmek istemiyorlar…
Çünkü,
bu milletin Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok gerisinde olduğunu düşünüyorlar!
Onun
için de, Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok gerisinde olduklarına inandıkları isimler
üzerinde duruyorlar!..
*
Bu
işten bir şey anlamadım!