Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.13
Gram Altın
2962.40
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Eylül 2022

6'lı Masada Kılıçdaroğlu-Gül Çekişmesi!

“Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı Adayı olmamalı” diyen CHP’lilerle, diğer 6’lı masa unsurları “Niçin olmamalı?” sorusuna cevap verirken...

“Çünkü” diyorlar,

“Aday olursa kazanamaz!”

“Niçin kazanamaz?”

“CHP’li olduğu için kazanamaz!

Alevî olduğu için kazanamaz!

İktidar Partisi onun bu özelliklerinin altını sık sık çizeceği için kazanamaz!

6’lı masadaki sağ partilerin genel başkanları kendisini işaret etseler bile, tabanları onları dinlemez de, onun için kazanamaz!”

*

Bu türden yaklaşımlara hedef olan

Kemal Kılıçdaroğlu, “kendisine karşı çıkan” bir kısım CHP’li yazar, çizerleri işaret ederek “Biz daha ölmedik. Sizin ne mal olduğunuzu biz gayet iyi biliyoruz!” dedi biliyorsunuz.

Bununla da yetinmedi, bunları “gizli yandaşlar” olarak etiketledi.

“Gizli yandaşlar”…

Yani, “Gizli AKP’liler.”!

CHP medyasında bol miktarda “AKP’li” varmış ve bunlar, CHP Genel Başkanı’nın elini zayıflatmak için tezvirat üretiyorlarmış!

Amaçları, Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidarda tutmakmış!..

Çok ilginç bir iddia.

Kılıçdaroğlu aday olmamalı… Çünkü…” diyerek gerekçelerini ortaya koyan ya da açık bir şekilde ifade etmeseler de, “endişe”li olduklarını belli eden yazarların çoğunu, uzun yıllardır tâkip ediyoruz.

Aralarında 28 Şubat sürecinden hatırladıklarımız da var.

Kılıçdaroğlu’nun işaret ettikleri, gerçekten de gizli AKP’lilerse ve bunca yılbu kadar güzel rol yapmışlarsa, “şapka” çıkartmak lâzım!

*

Öte yandan…

CHP’li yazar çizerler içinde, kimi zaman Ekrem İmamoğlu’na ve Mansur Yavaş’a, kimi zaman da Abdullah Gül’e veAli Babacan’a işaret ederek, “bir başka merkez sağ proje yürürlükte” demeye getirenler de var.

Diyorlar ki mealen:

“Ha AKP, ha bu isimlerden biri! Erdoğan kazanırsa düzen böyle devam etmiş olacak. ‘Sağ’ görüşlü adaylardan birinin kazanması halinde de değişen bir şey olmayacak. Düzen, eski tas- eski hamam devam edecek.”

Gazeteciliği de bulunan bir eski CHP Milletvekili’nin, “Aynı düzen devam edecekse, biz AKP’ye niçin karşı çıkıyoruz!” yollu çıkışları, bu görüşün misallerinden.

*

CHP çok karışık bir parti.

Abdullah Gül gibilerin Cumhurbaşkanı olması için Kemal Kılıçdaroğlu’nın yolunu kesmek istiyorlar!” diyenler de var…

“Abdullah Gül gibilerin Cumhurbaşkanı adayı olmasına karşı çıkanlar partiden tasfiye edildi!” diyenler de…

Tuhaf işler!

****

ENDİŞELİ NEOMUHAFAZAKÂRLAR!

Masada sadece CHP yok ki…

Neo-Muhafazakârlar da, temsil ediliyor orada.

Abdullah Gül’lerin, Ali Babacan’ların böyle etiketlenmeleri, 6’lı masa ve çevresinde büyük rahatsızlıklara yol açıyor haliyle.

Her ikisine de “destek veren” bazı yazarlardan, “Bunlar bize ne gözle bakıyor? Bir yandan demokrasiden, uzlaşmadan bahsediyorlar, diğer yandan da bizleri ‘öteki’ olarak görüyor ve gösteriyorlar. Nagehan Alçı’yı bile hazmedemeyen bu zihniyet, bizim gibi ‘muhafazakârları’ nasıl hazmedecek?” yollu çıkışlar sadır oluyor.

Abdullah Gülleri, Ali Babacanları destekleyen yazarları takip ettiğinizde de tam mânâsıyla bir “kafa karışıklığı” tablosunu görüyorsunuz.

Kimi zaman, “Böyle giderse Erdoğan yine kazanır!” diyorlar…

Sonra dönüp, “Erdoğan’ın kazanma ihtimalinin çok düşük olduğunu” öne sürüyorlar.

“Abdullah Gül ismi gündemle geldikçe birilerinin uykuları kaçıyor!” diyorlar.

Sonra, bir daha dönüp, “Meral Akşener, Mansur Yavaş üzerinde ısrar edebilir. Geçen seçimde Abdullah Gül’ün aday olmasını engelleyerek Erdoğan’ın kazanmasına sebep olmuştu. Bu sefer de Mansur Yavaş’ın önünü açarak Erdoğan’ın kaybetmesini sağlayabilir!” yollu ifadeler kullanıyorlar…

Sonra, yine dönüp,

“Mansur Yavaş’a MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin karşı çıkacağını sanmam; MHP tabanı da, aday Yavaş olursa karşı cephe adayına pekalâ oy verebilir.” diyorlar.

Mansur Yavaş’ın HDP oylarından biraz kaybı olsa da, MHP’den ve Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi’nden gelecek oylar, onların eksiğini tamamlar!” yollu lâflar ediyorlar.

Hatta ve hatta, “Mansur Yavaş kazansa da kaybetse de, iktidarın bir parçası yine MHP olur!” demeye getiriyorlar!..

*

Ne karışık bir durum değil mi?

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin “Gizli AKP’liler tarafından kuşatılmaya çalışıldığını” öne sürüyor.

Bazı CHP’liler, “Abdullah Gül (ve tabii Ali Babacan) karşıtlarının CHP’den uzaklaştırıldığını”iddia ediyor.

Abdullah Gül’ün aday olması için gayret gösteren “neo-muhafazakârlar”, bir yandan “CHP zihniyetini”nin değişmezliğine işaret ederken, diğer yandan da Mansur Yavaş’a, “Kaybetse de kazansa da MHP kazanmış olur!” mantığıyla sözde destek veriyorlar.

Yani, aslında…

Sandıkta kaybetmek ve MHP anlayışını iktidara getirmek istemiyorsanız, “Abdullah Gül ya da Ali Babacan’ı aday yapın!”“örtük mesajını” vermiş oluyorlar!

Ve biz de, buradan bir “sonuç” çıkmasını bekliyoruz!

***

BİR DE HDP VARDI, DEĞİL Mİ?

Ha, unuttuk bakın…

Bir de HDP vardı!

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i Mehmet Ağar ve Tansu Çiller ile aynı kareye yerleştiriyor, “çevirdiği karanlık işler” gibi son derece vahim bir iddiayla öne çıkıyor…

“Hiçbir HDP’li senin olduğun masaya gelmez, hatta oturduğun kıraathanede çay içmez!” diyor.

İyi Parti Genel Başkanı’nın özellikle “Tansu Çiller’e benzetilmeye” ne kadar tepkili olduğunu, Tansu Çiller ile aralarında neler yaşandığını, -galiba- en iyi bilenlerdenim.

Sayın Akşener, bir ara Selahattin Demirtaş’ın “Dışarıda olsaydım, bir sabah (eşim) Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve ‘Kahvaltıya geldik’ derdim.” jestine, “Güneydoğu’da kan davalınız bile olsa kapınızı çaldığı zaman içeri alırsınız!” diye karşılık vererek, “ılımlı mesaj” göndermişti malûm..

Şimdi ise, “Katiyen olmaz!”modunda her iki taraf da…

Yazıyı bitirelim hadi:

Şimdilerde, Cumhur İttifakı tarafı, neyi nasıl yapacağını netleştirmiş gibi.

Son “Konut Hamlesi”nde olduğu gibi, vatandaşın “ekonomiye ilişkin taleplerine” mümkün olduğunca karşılık vererek, kaynakları oylarını arttıracak alanlara yönlendirerek, dış politikadaki bütün dünyanın izlediği “aktif” politikasını sürdürerek…

Dışarıdan sıcak, soğuk kaynak çekmeye çalışarak…

“Yaparsak yine biz yaparız, bunların halini görüyorsunuz… Ortada iktidar yokken birbirlerine düşüyorlar, ya iktidara gelseler ne yapacaklar, memleketi ne hale getirecekler!” mesajını vererek ilerlemeye çalışıyorlar…

Cumhur İttifakı’nın “Tartışmasız Adayı” Recep Tayyip Erdoğan.

Cumhurbaşkanı’nın zaten sahip olduğu yüksek oy potansiyelini biraz daha yukarı çıkartıp, bu seçimi de kazanmayı hedefliyorlar.

*

Diğer taraf ise çok sancılı.

Hangi isim aday olursa olsun, üzerinde büyük tartışmaların olacağı belli.

“Millet İttifakı” için “tabii aday”ın Kemal Kılıçdaroğlu olduğu da çok açık.

Bir kere oradaki en büyük, en köklü partinin Genel Başkanı.

Yerel seçimlerdeki “başarı”nın aslan payı kesinlikle ona ait; ilk başlarda kesinlikle kazanamaz denilen Ekrem İmamoğlu’nu getiren de o, kazanmasının yolunu açan da…

HDP’lilerin desteğini almaksa, bu konuda en fazla şansa sahip olan aday da Kılıçdaroğlu.

*

Buna rağmen “Alevî olduğu için,CHP’li olduğu için kazanamaz” diyen çok sayıda CHP’li var.

Bu durumda…

O CHP’lilerin “Her şeyi yaptığımız, sabahtan akşama helâlleşmekten bahsettiğimiz, başörtüsüne karışmayacağımız yönünde yeminler ettiğimiz halde… Enflasyon bu kadar yüksek seyrettiği halde…

Niçin olmuyor, niçin başkalarından medet ummak mecburiyetinde kalıyoruz?” sorusuna cevap aramaları gerekmiyor mu?..

Bunu sorduğumuzda, “Ne yapalım, milletin kapasitesi bu kadar!” yollu cevaplar alıyoruz.

“Millet bizi Abdullah Güllere, Ali Babacanlara, Mansur Yavaşlara mecbur ediyor!” demek mi bu, ne demek?

Çok sıkıntılı bir durum gerçekten.…

Bazı CHP’liler en güçlü, adaylığı en fazla hak etmiş adaylarıyla seçime gitmek istemiyorlar…

Çünkü, bu milletin Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok gerisinde olduğunu düşünüyorlar!

Onun için de, Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok gerisinde olduklarına inandıkları isimler üzerinde duruyorlar!..

*

Bu işten bir şey anlamadım!