Dolar (USD)
34.44
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2956.90
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

​6'LI MASA VE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

Rejimlerin riski en az olanı diye tarif edilen demokrasinin mahzurlarının başta geleni herhalde demagogların (laf ebesi, söz cambazı veya lafazan gibi karşılıkları var) hak etmedikleri halde yükselebilme ihtimalleridir. Bunlar süslü yalanlarını, olmayacak vaatlerini insanların gözünün içine bakarak rahat ve inandırıcı bir şekilde söylerler. İktidarda olmadıkları için bol keseden atmayı ihmal etmezler. Ülkenin bir sorunundan mı şikâyet edildi, hemen “Bizi yönetime taşıyın hallederiz, kolay” derler. Nasıl yapacaklarını sorduğunuzda kem küm ederler, ancak geri adım atmazlar.

Son zamanlarda parlayan 6’lı masanın adaylarını Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın çıkışına benzetenler var. Onlara göre bu aday seçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı görevinde yıldız haline gelecek ve devletin başında başarılı işler yapacakmış.

Hâlbuki ben kesinlikle öyle düşünmüyorum. 6’lı masa daha çok 12 Eylül 1980 öncesi Bülent Ecevit’in siyasetteki konumunu andırıyor.

O günleri yaşayanlar hatırlarlar: Ecevit çok usta bir hatipti (6’lı masa adaylarında o da yok). Şiir gibi konuşurdu (zaten şairdi de). Hitabet gücü ile kitleleri avucunun içine almasını bilirdi.

Zamanın elit kesimi, üniversite çevreleri ve öğretim üyeleri, iş adamları, ülkenin beyazları hep Ecevit’ten yana idi. İktidara geldiğinde; her şey güllük gülistanlık olacak, işler tıkır tıkır yürüyecekti. Ucuzluk dalgası memleketi saracak, dar gelirliler rahatlayacaklardı. Her yerde barış ve kardeşlik olacak, sevgi hâkim olacaktı. Bir Karaoğlan efsanesi başını alıp gitmişti.

Sonra Ecevit tek başına iktidara geldi ama ülke o yılların en kötü günlerine girdi. Yağ, şeker gibi temel gıda maddeleri, benzin, tüp gaz ve gazyağı bulunmaz oldu. Kuyruklar uzadıkça uzadı. Böyle beceriksizlik görülmemişti. Şehirler çöp yığınlarından geçilmez oldu. Elektrikler yanmıyor, sular akmıyor, kaloriferler çalışmıyordu. O sıralar üniversite öğrencisiydim ve yorgana sarılıp ısınarak ders çalıştığımı hatırlarım.

Kısacası cazibeli laflar, parlak vaatler hep boş çıkmıştı. Giderek anarşi ve terör arttı, devletin otoritesi kayboldu.

Şimdi de 6’lı masa da benzer şeyler söylüyor. Ecevit’in ‘Hakça insanca barış’ ve ‘Ak günler’ gibi sloganları vardı, bu masa ise ‘her şey güzel olacak’ diyor.

Rabbim inşallah bu ülkeye ve bu necip milletin evlatlarına basiret ihsan eder de benzer acı günleri yaşatmaz.