6'lı Masa tiyatrosu ve Biden'in endişeleri
“Erdoğan’a çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Parlamentoya katkı sunmak isteyen Kürt toplumunu entegre etmek için, muhalif liderleri desteklediğimizi göstermeliyiz. Bir yol haritamız olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Darbe ile değil ama seçim süreciyle ilgili… Çok endişeliyim, çok endişeliyim.”
Bu sözler Joe Biden’a ait.
Allah var, bahsettiği
muhalifler Biden’in yani Amerika’nın endişesini gidermek için elinden geleni
yaptı, yapıyor.
Peki, nedir o endişeler?
Bir NATO üyesi olan Türkiye’nin, ABD’nin patriotları yerine
Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini alması. Ne diyordu Meral Akşener; S-400'lerden acilen kurtulmalı.
ABD savaş gemisi USS
Nitze’nin İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e girmesinin yasaklanması da kabul
edilebilir bir şey değildi.
Hatta 7 Şubat 2022 tarihinde Türkiye, Karadeniz’e ulusal
limanı olmayan tüm gemiler için boğaz geçişine yasak koydu.
Şartları yerine getirmeyen İsveç’i NATO üyesi yapmadı.
Yine bir NATO ülkesi
olan Türkiye, tüm baskılara rağmen Rusya’ya yaptırım uygulamadı ve Rusya ile
iyi ilişkiler kurmaya devam etti.
Türkiye Suriye yakınlaşması da ABD tarafından endişeyle
karşılanan bir gelişme oldu. Bu yüzden bugünlerde
ABD Genelkurmay Başkanı Milley, Suriye'nin kuzeydoğusunda bir dizi görüşmeler
yapıyor.
Zira Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde ikinci İsrail
denilebilecek bir Kürdistan projesine geçit vermiyor.
Türkiye’nin Mavi Vatan Projesi ve Savunma Sanayii alanında
gösterdiği performans da bu endişelerin başında yer alıyor.
O yüzdendir ki
Erdoğan’a bir bedel ödetmek istiyorlar.
Son günlerde muhalefetin sergilediği tiyatroya bir de bu
gözle bakmanızı istiyorum. Netice itibariyle birbirlerinden farklı gibi görünen
bu altı siyasetçinin ortak paydası Erdoğan’ın tasfiye edilmesidir.
Kısacası kendi
hallerine bırakıldığında birbirlerine tabak, bardak fırlatacak kadar agresif
insanları bir yıl boyunca bir arada tutan ve birlik beraberlik görüntüsü
verdiren motivasyonun kaynağının demokrasi olmadığını düşünüyorum.
O yüzdendir ki “masanın dağıldığını” söyleyenlere ve hemen
rehavete kapılanlara karşın masanın dağılmadığını tam aksine farklı bir taktik uyguladıklarını ifade
etmiştim.
Düşünün, bir siyasi parti lideri, kendi partisinden olmayan
iki tane belediye başkanını aday olarak gösterecek ve kabul görmeyince de
kapıyı çarpıp gidecek. Buradan masanın rant kavgası yüzünden dağıldığı söylemek
akıl karı değildir.
Şayet bu masanın bir
akıl tarafından dizayn edildiğini kabul ediyorsanız, saç baş yolarcasına
dağıldıklarını da ihtimal vermemelisiniz.
Nitekim Mansur Yavaş
ve Ekrem İmamoğlu’nu kurdeleli bir kutuda masaya koyarak tekrar kaldıkları
yerden devam etme kararı aldılar. Medya da her zaman olduğu gibi vazifesini
hakkıyla yerine getiriyor.
Amerika ve İngiltere seyahatleri esnasında zaten adaylığını
garantilemiş olan Kılıçdaroğlu şimdilik bu işten en karlı çıkan lider oldu.
Akşener ise siyaseten hayatının en büyük kumarını oynuyor.
Eğer seçimi kaybederse kendisi de dahil olmak üzere partisi ağır darbe
alacaktır.
Bu kısa süreli yaşanan kaosun asıl nedeni ise HDP idi. İYİ
Parti tabanının göstereceği tepkidir. O yüzden masaya Mansur Yavaş’ı koymuştur.
Şimdi sıra HDP’de,
her ne kadar aday çıkarmayacağız deseler de aday çıkaracaklarını tahmin
ediyorum. Bu şekilde seçimin ikinci tura kalmasını sağlayarak Erdoğan’ı yenmek
istiyorlar. Nihayetinde Amerika da endişelerinden kurtulmuş olacak.
O yüzden diyorum ki bu tiyatroya kanıp rehavete kapılmayın.
Durum sanıldığından daha vahim.