650 nolu Tutuklu Dr.Afiye
Dr. Afiye Sıddıki; bu ismi belki de ilk defa duyanlarımız vardır.
Sıddıki, önde gelen bir Pakistanlı aileden geliyor, ailesi aynı
zamanda modern ve dindar, babası cerrah, annesi ev hanımı.
Ailesi, uzun yıllar bir İngiliz şehri olan Manchaster'da ve
Zambia'da yaşamış.
Dr. Afiye Sıddıkiyi farklı kılan, tıbbi nöroloji ve biyomoleküler
nöroloji alanında, farklı bilimsel buluşlara imza atması ve biyolojik silahlara
karşı, bir aşı formülünü geliştirmiş olması idi.
Buraya kadar, her şey normal, ne zamanki ABD deki malum! Bilimsel kuruluşlar!Kendisine, ABD'de istediği
üniversitede çalışıp, geliştirdiği yeni buluş ve
formülleri, hükümetle paylaşmasını isteyene kadar.
Bunun için, ABD hükümetinin kendisine sınırsız bir bütçe
sunacağını ve bundan sonra, bilimsel ve tıbbi araştırmalarını Amerika'da
yapmasını resmen kendisinden istediğinde, Dr. Afiye Sıddıki,
bunu hiç düşünmeden ret etmişti.
Bunun sonucunun ne
anlama geldiğini o an anlamamıştı.
Yıl 2003, 5-7 ve 9 yaşındaki 3 çocuğuyla Pakistan'ın Karaçi
kentindeki annesini ziyaret için ABD'den döndüğünde kaçırılıyor.
Dr. Afiye Pakistan
hükümeti tarafından, Karaçi havaalanında, çocukları ile kaçırılıp ABD
askerlerine veriliyor.
En son hatırladığı, kolundan damar yoluyla bir ilacın enjekte
edildiğidir. Onu kaçıranlar, çocukları Ahmet, Meryem ve bebeğini de kendisinden
ayırmışlardı.
Kendine geldiğinde, gözlerini bir hapishane hücresinde açar.
O, o anda kendisinin Afganistan'da bir askeri üste olduğuna
inanıyor. Çünkü inip kalkan uçak sesleri duyuyormuş. Sıddıki beş yıldan fazla
bir zaman bu hapishanedeki hücresinde tek başına kaldığını söylüyor.
Onu, maskesiz ve
üniformasız Amerikalılar sorgulamışlar.
Günlerce, ona
çocuklarının dehşet dolu çığlıkları dinletilmiş. Ayrıca, bu süre
içerisinde o, sadece bebeği Süleyman'ı buzlu
bir camın ardından görme fırsatı bulmuş. 7 yaşındaki
Ahmet'in ise kanlar içindeki fotoğrafını. Meryem'in ise yakalandığı bir hastalık sonucu öldüğü
söylenmiş.
Kendisine zorla, yüzlerce sayfalık, bomba ve virüslerle,
biyolojik saldırı silahları planlarının yazılı olduğu ifadeler imzalatılıyor.
2003 yılında kaçırılan Sıddıki'den ancak 2008 yılında
haber alınabilmişti.
Sıddıki ilk kez, 11 Ağustos'ta Manhatten'daki bir mahkemede
görülür. Başını örttüğü gözlenen Sıddıki, tekerlekli sandalyede oturmaktadır.
Tüm dünya, 5 yıl aradan sonra Dr. Afiye Sıddıki'den, akıbetinden
haberdar oldu. bu süre zarfında yapılan işkencelerden, bir böbreği ve bağırsaklarının
bir kısmı alınmış, akıl sağlığı ciddi tahrip edilmişti.
ABD'nin elinde esir olan, bir başka mahkum, Muzam(Moazzam) Begg adlı
İngiliz vatandaşı, 2002 yılında, Pakistan topraklarında yakalandıktan sonra
ABD'ye teslim edilerek Afganistan'daki Bagram üssüne nakledilmiş. Amerikan
güçleri nakledildiği üs'de, bu İngiliz vatandaşına olmadık işkenceler yapmış.
Ancak, duyduğu bir çığlıktan sonra kendisine yapılan işkenceleri
unutmuş Muzam.
Gecenin karanlığını bir alev topu gibi yaran, ancak, kulak veren
kimsenin kulağından çıkmadığı bu çığlığın, nereden geldiğini bir süre sonra
öğreniyor.
Çığlığın sahibi, üs'de, çeşitli
işkence, tecavüz, dayak, hakarete uğramakta olan tek kadın tutukluymuş. Ayrıca bu kadın tutuklu, tuvalet
ihtiyacını herkesin gözü önünde, erkekler tuvaletinde gidermek zorunda
kalıyormuş.
Adı: ‘650 no'lu
tutuklu'.
Hapishane
kayıtlarında 650 nolu tutuklu olarak geçen bu kişi, Dr. Afiye Sıddıki'den başkası değildi
Avukatlığını üstlenen Talha Mahmud,2009 yılında, Afiye
Sıddıki'yi, New York'ta hücresinde ziyaret ettiğinde, sağlık durumunun iyi
olmadığını ve Sıddıki'nin her türlü işkence ve tecavüze maruz kaldığını,
hücresinde bulunan tuvalet ve banyonun, hapishanedeki diğer tüm erkek mahkumlar
tarafından göründüğünü, bununda, Müslüman bir bayan olmasından dolayı, ABD
tarafından kasıtlı ve sistematik bir şekilde yapıldığını vurgulamıştı.
Özgürlüğün ve adaletin beşiği zannedilen Amerika'da, senaryo bir
mahkeme ile, Dr. Afiye Sıddıki'ye 88 yıl hapis cezası veriliyor ve halen
Amerika'daki hücresinde sistematik işkenceye maruz bırakılmaktadır.
Pakistan'ın ünlü fetva konseyi Daru'l Ulum'dan Prof. Dr. Taki
Osmani başta olmak üzere bir heyetin yayımladığı ortak
fetvada,"Gayri-Müslimlerin elinde esir olan Müslüman bir bayanın
kurtarılması tüm Müslümanların üzerine farzdır. Her Müslüman İslam'ın caiz
gördüğü ölçüler çerçevesinde esir bayanın kurtarılması için elinden gelen
çabayı sarf etmelidir"
Müslüman alimler, Dr. Afiye Sıddıki'nin annesi İsmet Cihan Sıddıki'nin
sorduğu bir soru üzerine bu fetvayı veriyorlar.
Evet!
Müslüman bir bilim
kadını,
kendini, Dünya'nın hakimi olarak ilan eden, haydut bir devlet tarafından, halen
akla gelebilecek her türlü işkenceye maruz bırakılıyor.
Sebep ise çok basit,
Amerika'nın isteklerini Red etmek.
söylenecek çok söz, gırtlağımızı yırtarcasına feryat edecek o
kadar çok şey varki.
Hey! Hat!
Ey İslamın ve
Müslümanların onuru, çağımızın Meryem'i.
Mümin, masum ve Ümmet'in mazlum kadını.
Sabr et, ey İslam'ın onuru Afiye, elbet sana vaad edilen cennet
yakındır.