6 yaşındaki kız üzerinden
Değerli okurlar ok yaydan çıkı.
İnsan beşer, beşer şaşar; bu söz evrensel kabulü olan ve
mesleğim gereği sıkça da şahidi olduğum bir söz. İnsan denen eşref-i mahlûk ise;
esfeli sefilinden, melekûte kadar geniş bir yelpazede dağılım göstererek toplum
içerisinde değer bulur.
Son birkaç gündür özellikle dijital medyada gündemin
tepesini işgal eden bir mesele var.
İlgili ilgisiz, bilgili
bilgisiz nerede ise toplumun bütün kesimlerinin ahkâm keserek hüküm verilen bu
meselede beni en çok üzen şey, insan denen zaaflı ve zayıf yaratığın veya
yaratıkların yediği bir herze üzerinden dinime ve diyanetime fütursuzca ve
saygıdan insaf ve iz’andan yoksun bodoslama genelleyici bir saldırı ile
incinmiş olmam.
Durum bu seviyesizlikte seyrederek keriz pazarından
toplananlarla sorunun genellenmesinde inadım inat diyenlerden insaflı bir çıkış
olmayınca ister istemez acabalar akla geliyor.
Derviş Rıfkıların künhünü bilen millet tam taşı gediğine
koyacak ve dağın doğurduğu iri fareyi görecekti ki, bir anda 28 Şubat
özlemcilerinden salvolar halinde yeni Fadimeler
Kalkancılar ve Müslimler türetildi ve
doğruluğu eğriliği dahi araştırılmadan saldırılar başladı mı diye
düşünmeye başladım.
Bu makaleyi yazdığımda durum değişmemiş ve hep bir ağızdan
doğruluğu eğriliği tam bilinmeyen ve hukuka intikal etmiş ancak hukukun çözebileceği
bir konu haline gelmesine rağmen durumdan vazife çıkarıcılar senaryolar yazmaya
devam ediyordu.
Keçisi çalınan mağdur müftüyü, keçi hırsızı olarak haber
yapan bir zihniyet var karşımızda.
Güven ortamının çok zayıf olduğu bir dönemde gündemin
tepesine oturtulan böyle bir haber üzerinden yorum yazanların, yazdıklarına
çizdiklerine yaklaşırken iki kere değil daha fazla düşünmek gerektiğine
inanıyorum.
Kendilerine batan mertekten habersizcesine bir aymazlıkla
gerçekliği tam muamma olan münferit bir
olay üzerinden, bulunan veya buldurulan bir konu özne yapılarak, vur patlasın
çal oynasın tamtamı ile dine ve dini değerlere galiz küfürler ederek bu milletin
saf ve temiz duygularını iğfal edecekleri zannına bir kez daha kapılanlar olunca ne oluyor demek
elbette yerinde bir soru.
Hiç kusura bakmayın baylar bayanlar.
Sayenizde her gördüğüne ve işittiğine inanmaz oldu.
Aklını kullanmayı, ölçüp biçmeyi öğrettiniz.
Onun için boşuna heveslenmeyin.
Hevesinizi sadece kursağında koymaz hevesinizin içinde sizi
boğar.
Yanlışı kim ne amaçla yaparsa yapsın burnundan fitil fitil
getirir.
Örnekleri çok.
Görmek isteyenler yakın geçmişe baksın.
Şap üstüne buz gibi oturanların çektikleri acıları ve
yaşadıkları umutsuzlukları görsün.
Her güne, bir değil birkaç garabeti sığdıran yalan taciri müptezeller, biri bitmeden diğerini piyasaya vererek PİAR’cılarına
mesai yaptırsalar da beyhude.
Ülkemizi; geriye,
hayalinizdeki çağdışılığa götüremeyeceksiniz.
Hâin bol olunca bazen moraller bozulmuyor değil.
Ancak hâdimi de bol bu milletin.
Bu sefer işiniz zor.
Daha çok yalan dolan algı üreterek sadece çöküşünüzü
hızlandırabilirsiniz.
Demedi demeyin gittiğiniz yol yol değil.
Aynalar yalan söylemez.
Aynalara bakmaktan korkmayın.
Deneyin.
İçinizdeki pedofililer, sapıklıklar, LGBT ve eşcinsel
dürtülerin yüzünüze faşş etmesinden korkmayın ve kendinizle yüzleşerek
temizliğe önce kendinizden başlayın.
İğneyi önce kendinize batırın.
Özellikle kalbinin temiz olduğu ile övünen pis kalpli sana
diyorum.
Atasözlerimiz hiç yalan söylemez.
Atasözü.
Kedinin namusu fareyi görünceye kadardır.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.