6 partili koalisyon ülkeyi nasıl yönetecek?
Cumhur ittifakının, millet ittifakına göre çerçevesi, ilkeleri ve bileşenleri daha net ve daha anlaşılır. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan yine ortak aday ve bu konuda Cumhur ittifakında sorun gözükmüyor. Millet ittifakı ise 6 bilinmeyenli denklem gibi. Farz edelim ki 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimini millet ittifakının adayı kazandı. Ancak mecliste anayasayı değiştirecek çoğunluğu yani 400 veya 360 milletvekili sayısını elde edemeyen bir muhalefet nasıl yönetecek? Öncelikle böyle bir durumda AK Parti ve MHP’nin hemen, “tamam biz kaybettik, başkanlık sistemi gerçekten çok kötüymüş, gelin beraber değiştirelim, parlamenter sisteme geçelim” demelerini beklemek veya böyle bir yaklaşım içerisini girmek doğru bir yaklaşım değil. Çünkü çok daha can yakıcı bir sorun ortaya çıkacak: “Bu ülkeyi kim yönetecek?” Sembolik olarak seçildiği düşünülen, yetkilerini kullanmayan ve millet ittifakının üzerinde ittifak ettiği Cumhurbaşkanı mı? Onunla beraber ittifak ortaklarına verilecek Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan olarak kurulacak bir koalisyon mu ülkeyi yönetecek? 5-6 partiden oluşacak bir koalisyon bu ülkeyi nasıl ittifak ve ahenk içinde yönetecek? Mesela bu 5-6 parti hangi ilkelerde ve politikalarda buluşacak? Millet ittifakı tarafından seçilecek olan Cumhurbaşkanı “ben yetkilerimi kullanmıyorum veya devrediyorum” demeyi kabul edecek mi?
****
Yüzde 50 artı 1 oyla seçilmiş bir
Cumhurbaşkanı diyor ki “ben bu yetkileri
kullanmıyorum.” İyi ama seçilmiş Cumhurbaşkanına mevcut anayasaya göre
sadece yetki değil görev ve sorumluluk da verilmiş. Siz tutup bu anayasaya göre seçilmiş Cumhurbaşkanına verilmiş
yetkileri, seçilmemiş birine veya seçilmiş bir milletvekiline istifa etse dahi
devredemezsiniz. Bu anayasal bir görev suçu olur. “Sayın
Meral Akşener’e ben başbakan rolünde Cumhurbaşkanına verilmiş yetkilerin bir
kısmını devredeceğim” diyemezsiniz. Bunu size söyleten veya buna imkân veren
hangi düzenleme var? Tabi ki yok. Bu Türkiye
Cumhuriyeti ve bekası için öyle ciddi bir kriz olacak ki dünyada eşi benzeri
olmayacak. Ortalama görev süresi 1,5 yıllı geçmeyen eski koalisyonlu günlere
rahmet okutacak. Bakın başkanlık sistemleri bellidir. Başkan üzerinden
formüle edilir. Yarı başkanlık sistemleri bellidir. Yarı başkanlık kuralları koyarsınız.
Parlamenter sistemde parlamenter sistem kurallarını koyarsınız. Ama “ben başkanlık sistemini parlamenter sistem
gibi idare edeceğim” diyemezsiniz. Bunu size verecek anayasal bir yetki
yok. Yani halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı olarak “ben yetkilerimin bir kısmını Başbakan olarak konumlandırdığım bir
Cumhurbaşkanı yardımcıma devrettim” diyemezsiniz. Neye göre diyecek? Yasal
zemini yok ki. Muhalefetin bu konuda mutlaka kamuoyunu aydınlatması lazım. Bu sorun muhalefet için gerçekten muğlâk bir
geçiş süreci. Ülkeyi büyük krizlere ve
kaoslara taşıma kapasitesi de çok yüksek.
****
Bir Cumhurbaşkanı olarak 6
parçalı bir koalisyonu nasıl yöneteceksiniz ve nasıl memnun edeceksiniz? Hem de
yetkilerinizi kullanmadan, sembolik olarak kalarak. Bir de bir şöyle düşünelim
muhalefet için; “Bir lider olacak ortak
partilerden. Kendi partisinin iç hesaplaşmalarını, daha sonra ülkeyi daha sonra
6-7 partinin genel başkanlarını ve iç gruplarını yönetecek, idare edecek bir
lider… Varsa böyle lider hiç seçimleri beklemeyelim, gelsin hemen başkan olsun
ülkeye. Türk toplumu da böyle bir lideri hiç kaçırmaz, hemen kabul eder.” Ben
tabi ki uzlaşmanın erdemine inanıyorum ama neyde ve nasıl uzlaşacaklarını
bilmemiz lazım. Mesela Kürt meselesinde CHP ve İyi Parti nasıl ve hangi
konularda uzlaşacaklar? Ekonomi meselesinde uzlaşacaklar mı? Türkiye’nin
mülteci meselesinde Saadet Partisi, Deva ve İyi Parti nasıl uzlaşacak? Bir
yandan liberal bir söylem bir yanda da
zaman zaman ırkçı söylemleri olan bir parti. Türkiye’nin dışarıdaki askeri
varlığı konusunda nasıl anlaşacaklar? Tezkere konusunda gördük. Şimdi birçok
konuda bir araya gelemeyen hatta bir birine zıt yerlerde bulunan partilerin
seçeceği Cumhurbaşkanının yetkilerini kullanmayacağını, sembolik olacağını,
yetkilerini ister anayasal dayanaktan yoksun başbakan sayın Akşener’e olsun
ister Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak diğer parti liderleri’ne olsun
devredeceğini düşünmek, böyle bir yönetimden istikrarlı bir yönetim modeli
çıkacağını beklemek ne kadar gerçekçi? Bununla beraber AK Parti ve MHP’nin de “aman ne olur, parlamenter sisteme dönelim”
diyeceklerini sanmıyorum. Önce bir görmek isteyeceklerdir “bakalım ne yapıyorlar” diye.