6 artı 1'de…Lâf çok, proje yok!..
Muhalefet liderlerinin Ankara’daki “yuvarlak masa” buluşmasına, yani 6 artı 1 buluşmasına geliriz de…
Şuradan
başlayalım:
Enflasyondaki
büyük artışın ve hem kamuda hem de özel sektördeki seri zamların “Millet İttifakı”nı ne denli
umutlandırdığını görüyoruz.
Psikolojik
üstünlük, hali hazırda bu takımda.
Önceki gün,
Ak Parti’ye, özellikle de Sayın Erdoğan’a canı gönülden destek veren bir “tanınmış” dostumuz ile uzun uzun konuştuk.
Dostumuz,
işlerin Ak Parti açısından hiç de iyi gitmediğini…
Bünyeyi Sayın
Erdoğan’ın büyük karizmasının ve milyonlarla arasındaki “manevi” bağların
ayakta tutuğunu söyledi.
Konuşma
boyunca defalarca,
“Allah Recep Tayyip Erdoğan’a kuvvet
versin, işi çok zor!” dedi.
“En az Merhum Sultan Abdülhamit’inki kadar
zor!”
*
Evet…
Ak Parti’de yükün
büyük bir bölümünü Sayın Erdoğan taşıyor…
Onun
dışında, kitlelerin büyük bir heyecanla karşıladıkları isim var mı derseniz, ben
birkaç kişi daha ekleyebilirim.
Siz, belki
onu da yapmazsınız.
Bir vakit
önce…
Ak Parti’nin
çok önde gelen isimlerinden biri, bir ilimizde konuşma yapmak istemiş.
Kendisine,
“Efendim, vatandaşın ilgisi biraz az olabiliyor!” demişler ama dinletememişler.
Sonunda
gelmiş…
Zorla
doldurulan küçük bir salonda konuşmasını yapmış.
Bu durumu
bana aktaran Ak Parti yöneticisi, “Aşk
evliliği, mantık evliliğine dönüşüyor maalesef. Sayın Cumhurbaşkanımız ile
milyonlar arasındaki gönül bağı çok güçlü ama, partimizde takım oyunu oynandığı
söylenemez.” demişti.
Aslına
bakarsanız, son zamanlarda teşkilâtta bir miktar hareketlenme var.
Büyük bir
kısmı “Milli Görüş” kökenli olan yeni isimler eklendi.
Ne var ki,
bu isimlere de çok fazla destek verildiği söylenemez.
Sosyal medya
hesaplarına bakıyorum, sanki “epeyce” desteksiz halde bırakılmışlar gibi.
*
Yine bir sahne…
Ak Parti’nin
önde gelenlerinden birinin canlı yayın misafiri olduğu kanala ben de
davetliydim.
O misafir
çıkacak, ben de diğer programa katılacaktım.
Ak Parti
önde geleni, canlı yayın duyurusunu sosyal medyadan yapmış.
Katıldığı
program bitince, çay içmek için oturduk.
Kendisine, “Efendim, siz sosyal medya hesabınızdan duyurmuşsunuz
da… Bakın, duyurunuza destek çok zayıf. Siz ki, Türkiye’nin en büyük partisinin
önde gelen yöneticilerindensiniz. Partinizin milyonlarca üyesi var. Niçin
böyle?” diye sordum.
Yorumsuz
kaldı.
“Yapıcı eleştirilerim” hep sessizlikle
karşılanıyor.
Bazı AK
Parti yöneticileri de, “haklı”
olduğumu, kendilerinin de bu durumlardan şikayetçi olduklarını söylüyorlar!..
*
Aslında bu
işler, bizim işimiz olmamalı…
Yani, tespitle
yetinmeliyiz de…
Görüyoruz
işte…
Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan Hanımefendi, koronaya
yakalanınca “yıkıcı gruplardan”
nasıl da sevinç çığlıkları yükseldi.
“Helva krizlerine” bile girenler oldu,
heyecandan.
Bu durum, geniş
bir kesimdeki kin ve nefret duygularının “sağduyuyu”
bastırdığını gösteriyor.
Buradan iyi
bir sonuç çıkmaz!..
Bir araya
gelen 6 muhalefet partisi lideri ile dışarıdaki “eklemlenmiş” artı 1’in, yani HDP’nin, memleketin temel
meselelerine çözüm getirecek “uygulanabilir”
bir programı ortaya koyabilmelerini mümkün görmüyorum.
Bu iktidarı
devirmek için bir yol haritaları var ama memleketin hangi meselesini nasıl
çözmeyi düşündüklerine dair, “projelendirilmiş”,
“uygulanabilir” ortak çalışmaları
olamaz.
Olması
eşyanın tabiatına aykırı.
Tıpkı, bütün
motivasyonları Sultan Abdülhamit Han’ı
devirmek olan İttihatçıların, bunu başardıktan sonra ne yapacaklarını bilemez
hale düşmeleri gibi bir durumda kalırlar.
Bu oluşum,
yedi partiden sadece HDP’ye yarar…
Ülke de,
diğerleri de kaybeder!
Peki…
“Sadece yıkma projesine sahip olan” bir oluşum,
vatandaştan
destek alabilir mi?
Niçin alamasın…
İstanbul’da
alamadı mı?
“O başka” diyenler demeye devam
edebilirler.
Belki, o
kadar da “başka” değildir, kim
bilir!
*
Ben, siyasi
iktidarla organik bağı olmayan bir gazeteci olarak, hatta “yapıcı
eleştirilerinden” dolayı biraz da “ters”
bakılan bir gazeteci, bir Müslüman Vatan Evlâdı olarak, bunları kafama takıyor…
Bu işlerin
nasıl düzeleceği konusunda beyin yoruyor…
Dert
ediniyorum da…
Allah Allah;
“içeriden”
birilerinin sanki hiç umurlarında değil.
Öyle bir
hava görüyorum.
Dostum da…
Tekrar
tekrar…
“Allah Recep Tayyip Erdoğan’a kuvvet
versin, işi çok zor!” diyor.
“En az Merhum Sultan Abdülhamit’in ki kadar
zor!”