5 milyon 200 bin kişi yapayalnız!
TÜİK’ın 2023 verilerine göre, yaklaşık 5 milyon 200 bin kişi yalnız yaşıyor!
Memleketteki tek kişilik hane sayısı, son on yılda yüzde
77.2 artmış vaziyette.
Hane halkı verileri böyle, hızla yalnızlaşıyoruz.
Yalnızlık, özellikle büyük şehirlerde.
Yaşamlarını yalnız sürdürenlerin 933 bin
764'ü İstanbul'da, 375 bin 260'ı Ankara'da, 355 bin 132'si İzmir'de, 195 bin
430'u Antalya'da, 178 bin 860'ı Bursa'da ikamet ediyor.
Yalnızların en az olduğu iller ise
5 bin 439 ile Bayburt, 6 bin 868 ile Ardahan ve
8 bin 20 ile Hakkari.
Hatırlayacaksınız; geçtiğimiz haftalarda, Devlet İstatistik Enstitüsü, 2023
yılı nüfus verilerini masaya yatırmıştık,
“Eyvah ki, eyvah!” diyerek.
Nüfus artış hızının seyri şöyle TÜİK rakamlarına göre:
2008: Binde 13.1,
2018: Binde 14.7,
2022: Binde 7.1,
2023: Binde 1.1
Nasıl rakamlar?
Hızla tükeniyor ve hızla yalnızlaşıyoruz.
X
Malûm;
Önümüzde, 28 Şubat darbesinin yıldönümü var.
Tam 27 yıl önce, Rahmetli Erbakan’ın Başbakan’ı olduğu
koalisyonu devirmek için harekete geçenlerin üzerinde en çok durdukları neydi?
Nüfusumuzu azaltmak ve yaşlandırmak!..
İnsanımızı yalnızlaştırmak!..
Evet, evet…
Bunun için, zamanın
tekelci sermayesini kullandılar.
Memleket çapında, “nüfus plânlaması” adı altında kampanyalar
düzenlettiler.
Eeee, 28 Şubatçılar memleketimizin, hepimizin iyiliğini
istiyorlardı!
Batılılar da öyle,
hepsi, el ele vermiş, memleketimin insanının daha rahat etmesi, Türkiye’nin
hızla ileriye gitmesi için uğraşıyorlardı!
Bunun için de, erkekleri kısırlaştırma (vazektomi)
operasyonlarını teşvik ediyorlardı.
İlgili “sivil” toplum örgütleri, bedava kısırlaştırma
ameliyatı yapıyorlardı ki, Anadolu insanı fazla üremesin!
Metrekareye daha az insan düşsün, kişi başı gelir böylece
artsın.
Bizim iyiliğimiz için “nüfusunuzu azaltın” teşviklerini,
kampanyalarını yürüten batılılar, kendileri için ise bambaşka yollar
izliyorlardı oysa!
Çocuk sahibi olmak istemeyen çiftlere teşvikler uygulayarak
nüfus azalmasının önüne geçmeye çalışıyorlardı!
X
Bizdeki nüfus artışını frenlemek istemelerinin sebebini
biliyorsunuz…
Genç ve dinamik bir nüfusumuz vardı.
Batı yaşlanırken, biz gençleşiyorduk.
Bir vakitler hepimizin gıpta ettiği “sosyal
devlet” politikaları uygulayan batının gelişmiş devletleri, nüfuslarının
hızla yaşlanmasından dolayı sıkıntıya giriyor…
Vatandaşlarından kısıntılar, kesintiler yapmak
mecburiyetinde kalıyor…
Bu da siyasal istikrarlarının bozulmasına, bünyelerindeki
radikal ve bilhassa da “aşırı sağ” denilen akımların güçlenmesine yol açıyordu.
Batı’yı tehdit eden Osmanlı torunlarına, yani bizlere
operasyon üstüne operasyon çekmeleri, biraz da bu durumla ilgiliydi.
Batı, hızla yaşlandığı bir süreçte, nüfusu genç bir Türkiye
istemiyordu.
28 Şubatçıların “nüfus plânlama” faaliyetlerinin gerçek
sebebi buydu.
Onlar , sadece bu kampanyalara ağırlık vermekle yetinmediler
elbet.
İmam Hatip karşıtlığı üzerinden, “meslek eğitimi”ni bitirmeyi
hedefleyen katsayı haksızlığı ve “8 yıllık kesintisiz eğitim modeli” dayatması
gibi uygulamaların da büyük katkılarıyla,
amaçlarına ulaştılar.
Ve bugün…
Katsayı haksızlığı yok, ama meslek eğitimi hiç de iyi bir
noktada değil.
Hatta çok kötü bir noktada.
Meslek eğitim merkezleri, meslek okulları, piyasaya ara
eleman kazandırma işlevlerini pek de göremiyor.
Katsayı haksızlığı ortadan kalkmış durumda olsa da, meslek
eğitimi düzelmedi ne yazık ki…
Piyasada korkunç bir “ara eleman”, iş yapacak eleman, “usta,
kalfa” sıkıntısı ve de mühendis bolluğu var!
İki yıllık üniversiteler, meslek yüksek okulları ise
genellikle “ders çalışmayı sevmeyen” çocukların yöneldiği yerler.
Üniversite sınavından yarım net çıkartsanız bile, bir meslek
yüksek okuluna “kapak” atabiliyorsunuz.
Ne kolay, ne basit değil mi?
X
Yani, şunu demek istiyorum:
Veriler, 28 Şubatçıların “nüfus frenleme” ve “meslek
eğitimini bitirme” kampanyalarının,
“başarıya”! ulaştığını gösteriyor maalesef.
Bu ikisinden ne çıkıyor?
İşte, TÜİK’in açıkladığı yalnızlaşma rakamları!
Eski Aile Bakanı’nın, Yeni Aile Bakanı tarafından da
desteklenen “Nüfusumuz Kara Avrupası’ndan bile 4-5 kat hızlı yaşlanıyor!”
şikâyetleri.
X
Şimdi eğitim, mecburi 12 sene.
Çocuk 18 yaşında, eni konu genç olarak liseden çıkacak.
Kahir ekseriyeti vasıfsız olan bu insanlarımızın yine kahir
ekseriyeti bir üniversiteye kapak atacak.
Sonra…
Yine kahir ekseriyeti en büyük idealine, “memur olma” yani
“Devlet’e kapak atma” idealine ulaşmaya çalışacak.
Torpil arayışlarına yönelecek, ailesiyle birlikte.
Biz “Üniversite öğrencisi sayımız 10 milyona yaklaştı” diye
öğüneceğiz!
Çoğu orta yaşlı vasıfsız eleman niteliğinde olan ve her yıl
üzerine niceleri eklenen üniversite mezunlarımızın hepsini “Devlet’e”
alamayacağımıza…
Ve özel sektör de, diplomadan bin kat fazla “iş görür eleman”a
önem vermeye devam edeceğine göre…
Ne olacak sonuçta?
Devlet’e kapak atabilenler iyi kötü işlerini görebilecek…
Kendi işini kurup da başarılı olan çok küçük bir grup da
öyle.
Ya diğerleri?
Onlar, asgari ücretle iş bulabilirlerse ne alâ?
İki asgari ücret bir araya gelirse, samanlık seyran olur mu?
Bu devirde zor.
Bir de, “evlendin,
boşandın, ömür boyu nafaka mahkûmiyeti” meselesi var.
En yerli ve en milli denilen bazı kanallardaki dizilerde,
‘kadın’ programlarında bile “boşanmayı”, evlenmemeyi teşvik söylemleri var.
İsraf, gayri meşru
ilişki görüntüleri, teşvikleri var.
Gençleri evlenmekten caydıran birçok vasıta var!..
Bu durumda ne olacak, nüfus hızla yaşlanacak…
Anneler-babalar, tek bebeği bile başkalarına emanet ediyor
artık.
Yaşlanmış anne, baba, hele dede-nine hemen bir kenara
atılıyor.
Ya “huzur” (!) evine ya da yalnızlığa terk ediliyor.
Boşanmalar artıyor, evlenmeler azalıyor.
“Evde tek başına”
durumları resmi rakamlara göre de hızla artıyor.
X
Bugün ekonomi şöyleymiş, geçim sıkıntısı varmış…
Bunlar bir gün düzelebilir de…
Dışarıdan, mışarıdan ama öyle ama böyle kaynak
gelebilir de…
Hızla yaşlanmayı ve hızla yalnızlaşmayı ne yapacağız?
Yetkililerin bu tehditleri ortadan kaldıracak, en azından
azaltacak makul, mantıklı, projelendirilmiş yol haritaları…
Varsa eğer…
Benim arayıp da bulamadığım varsa, lütfen göndersinler de…
Şöyle, memnuniyetle, yazalım, anlatalım.
Mutlu olalım!..