Dolar (USD)
34.58
Euro (EUR)
36.30
Gram Altın
2918.76
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
17 May 2020

40 Yaş Üstü Başka Bir ''Âlemde'' yaşıyor!

Çok keskin ve genelleyici bir başlık oldu, kabul ediyorum ama dikkatleri yazıya çekmek için “birazcık abartamama” müsaade ediniz lütfen.

Bendeniz 55 yaşındayım, başlığın alt sınırını hayli aşmış durumdayım yani.

İşin içine girmekle iğneyi kendime batırmış oluyorum, çuvaldız artık kimlere batarsa!

Efendim;

“Olgun” yaştaki vatan evlâtlarının hemen tamamı, özellikle de “muhafazakâr” olanları, gençliğin ne kadar ilgisiz, bilgisiz ve sorumsuz olduğundan dem vururlar her fırsatta.

Yeni neslin geçmişten habersiz olduğunu, her şeyi “hazır bulduğu” için kıymet bilmediğini söyleyip dururlar.

Kırk yıl evvel, bize ne kadar “boş”, ne kadar “sorumsuz” olduğumuzu söyleyen büyüklerimiz vardı.

(Vefat edenlere Allah rahmet eylesin, yaşamakta olanlara sıhhat ve afiyet versin.)

Bize “sorumluluk dersi” veren büyüklerimizin büyükleri de kendilerine benzer şeyleri söylemişlerdir tahmin ederim, onların büyükleri de onlara…

Bendeniz, henüz 22yaşındayken, o günlerde 70 yaşı hayli aşmış olan Aile Dostumuz Merhum Dr. Celal Olcay’a “Büyükler bizleri suçlarken, bizi kendilerinin yetiştirdiklerini unutuyorlar! ‘Ne ekersen, onu biçersin’ gerçeğini de yaşlılarımızdan öğrendik Celal Amca!” demiştim.

Büyük Adamdı Rahmetli, bana hak verdiğini ve o güne kadarki sohbetlerimizden“İyi bir gazeteci olabileceğim” yönünde bir kanaat edindiğini belirtti.

Ertesi gün, o “İhtiyar Delikanlı”yı bizim yokuşu ağır ağır çıkarken gördüm.

Hürmetle yanına gittim.

Dedi ki, “Serdar, Güneş Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürü Tufan Türenç elimde büyümüştür. Kendisine gittim, rica ettim. Yarın 3’te yanına uğra, istersen stajyer muhabir olarak DENEMEK ÜZERE gazeteye aldıracak seni. Bir ay denerler, gayretli olursan kalırsın!”

O günden bu yana gazeteciyim, 33 sene olmuş, uzun süre.

Efendim, o günlerde bir “gence” hiçbir karşılık beklemeden “yol gösteren” insanlar varmış, bugün de vardır herhalde…

Vardır da…

Hadi bir “İhtiyar Delikanlı” olarak, ben de bugün gençlere yüklenenlere yükleneyim:

“Bugün başkasını dert edinen… Mesela, gençlerin yetenekleri doğrultusunda meslek sahibi olmaları için gayret sarf eden çok az yaşlı kalmıştır herhalde!Halbuki o günlerde Merhum Celal Amca gibi, gençliği dert edinen nice ihtiyar delikanlı görürdüm!”

Efendim, bugün 22 yaşındaki “Genç Serdar” gibi düşünüyorum.

Gençlikte sıkıntılar varsa, bu tamamen “yaşlıların” kabahatidir.

Ne ekersen onu biçersin ki, ben bugünkü gençliğin bizim “hak ettiğimizden” çok daha iyi durumda olduğunu düşünüyorum.

“Pekçok alanda başarılı olduk ama eğitim ve kültür alanlarında maalesef arzu ettiğimiz noktada değiliz!” yollu cümleler de bu durumu gösteriyor.

Bir ülkenin eğitim ve kültür alanlarında “başarılı olmaması” ne demektir, bunun “yorumu” kıymetli okuyucuma kalsın.

Efendim;

Lâfı dolandırmadan ifade edelim:

“Bu memlekette maalesef gençlikten çok yaşlılık sıkıntısı var!”

Bir yazıma “Dindarlar Yaşlanıyor!” başlığını yerleştirmiştim, yine “dikkat çeksin” diye.

Ben, “doğum tarihleriyle” fazla ilgilenmem, nüfustaki yaş gerçek yaş değildir, “İnsan hissettiği yaştadır!” klişesine de saygım vardır.

İlerlemiş yaşında, bana haber getirmek için yokuş tırmanan Doktor Celal Olcay’a “yaşlı” demek ayıp olmaz mı?

Yorulmamak için hareketsiz kalanlara “genç” demek de, gençliğe hakarettir efendim!

Ben bugünkü ortama baktığımda…

“Ruhların yaşlandığını” görüyorum.

Gençlerin de genç olmayanların da büyük kısmı çok yaşlanmış durumdalar.

“Yaşama sevincimiz” kalmamış gibi.

Metal yorgunluğu, mental yorgunluk, doymuşluk, bıkmışlık, usanmışlık, vesaire…

Ne derseniz deyin…

Böyle bir durum var.

Biz bu haldeyken, bir de “küreSEL” ve de “tezgâhSAL”koronavirüs salgını geldi üzerine.

“Bu işin sonu nereye varacak?” hesapları yapılıyor, hayli karamsar ruh halleriyle.

İnternet teknolojisi hayatımızın birçok alanına dadanmıştı zaten, bundan sonra her tarafımız internet olacak.

“Sanal eğitim, sanal alışveriş, sanal bankacılık işlemleri” vesaire vesaire işlerine bugüne kadar alışanlar alıştı.

Bunlar, bundan sonra da sürekli olarak gelişecek olan“internet teknolojisi”nin peşinden koşacaklar, yeni yeni durumlara uyum sağlamaya gayret edecekler…

Yaşlılarımız için ise işler çok daha zor olacak.

Bugün “okuması yazması” olmayanların vaziyetleri nasılsa, “işlerini internet üzerinden halledemeyecek olanların” vaziyetleri de öyle olacak!..

Evlâtlarımız, torunlarımız imdadımıza yetişemeyecek her lâzım olduklarında.

Evlât ve torun sayıları da gittikçe azalıyor zaten; İstanbul Sözleşmesi’ydi, 6284’tü, “femifaşistprogramlar”dı, olan oldu maalesef!

Bundan sonra…

Temel meselelerimizden biri de, “orta ve ileri yaş eğitimi”dir efendim.

İmkânı olan herkes, en azından “hayatını idame ettirebilecek kadar internet bilgisine” sahip olmalıdır.

Koronavirüs sürecinde iyice gördüğümüz bir gerçek:

40 yaş üzerindeki insanlarımızın kahir ekseriyeti “dijital medya” alanında ciddi sıkıntılar çekiyor.

Mesleğimden biliyorum;

“Yaşlı ve genç kuşaklar arasındaki bağ neredeyse kopmuş durumda.”

Farklı dünyaların insanları olarak yaşıyorlar, böyle bir ortamda “kültür ve tecrübe aktarımı” nasıl olacak?

Bir önceki yazımızda ifade ettiğimiz gibi;

Hayatı “internete” indirgemek çok yanlış bir tutumdur ama “hayattan kopuk” bir inancın mensupları da değiliz!

“Öbür tarafta” yapabileceğimiz bir şey yok, burada ne yapmışsak, orada onun karşılığını göreceğiz.

Ne yapacaksak burada yapacağız yani, “dünya ömrünü” geçirdiğimiz bu vakit diliminde ve “bu insanlarla” birlikte.

Gördüğüm o ki, kırk yaş ve üstü, özellikle de 50 yaş ve üstü insanlarımızın büyük bir bölümü, internet dünyasında epeyce geride kalmış durumda.

Bu kuşaklar arasındaki mesafenin artmasının sebeplerinden biri;

“Gençler ve ileri yaştakiler” ayrı dünyalarda yaşıyorlar adeta!..

Oysa, memleketin içinden geçmekte olduğu “sancılı” süreçte de görüyoruz ki, gençlerle ileri yaştakiler arasındaki bağların kopmaması hayati öneme sahip.

“Sosyal Medya”nın bu kirli ortamında kaybolup gitme tehdidi altındaki gençler, “tecrübe zırhını” kuşanmış yaşlılarımızın ilgi ve şefkatine her zamankinden çok muhtaçlar.

Gençlerimizin biraz olgunlaşmaya, yaşlılarımızın ise gençleşmeye ihtiyaçları var.

Bir yerde buluşamazsak bir koparız ki…

Birleştirebilene aşk olsun!..