40 Güzel İnsanla
Gecikmiş olduğumu itiraf ile
başlarken malumunuz dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan covid veya korona
fark etmez virüsü sosyal hayatımızı etkilediği günden beri sivil toplum
kurumlarımızın programlarında zorunlu değişiklikler oldu. Haberdar
edildiğimizde daha çok başkente düzenlenen kültürel etkinlikleri haftalık karalamalarımızda
kaleme alırken, kültürün başkenti olduğunda hem fikir olduğumuz güzel
İstanbul’umuzun güzelliklerini Mahmut
Bıyıklı tebessüm etse de duyduğumuz veya bize gönderdikleriyle yazılarımızı
tamamlıyoruz.
Türkiye
Milli Kültür Vakfı’nı
bilenleriniz çoktur. Bu güzel vakfı kurup bu günlere getirenleri de yakından
tanımasanız bile bilinen güzel insanlardan bir kaçını sıralayalım: Ferruh Bozbeyli, Turgut Özal, Sabahattin
Zaim, Uğur Derman, Salih Tuğ, İdris Yamantürk, Cevat Babuna, Eymen Topbaş, Mahir İz, Nevzat Yalçıntaş, Sabri Ülker,
Alaattin Kısakürek, İbrahim Bodur, Asım Kocabıyık ve Hulusi Çetinoğlu
Bu güzel vakfın çalışmalarıyla güzel
etkinliklerinden söz etmek için fırsat kolluyordum ki, okuyup renkli küçük not
kâğıtlarını sayfa aralarına sıkıştırmış, bazı satırların üzerini fosforlu
kalemlerle çizdiğim “40 Vakıf İnsan”
kitabı gözüme ilişti. 1969 senesinde hamiyetperver ‘kırk güzel insan’
tarafından kurulan Türkiye Milli Kültür
Vakfı’nın ‘Kırkıncı Yıl Hatıra
Kitabı’ ndan bahsedeceğim.
Prof. Dr. Salih Tuğ’un 2009 yılında tertiplenen toplantının açılışında
yaptığı konuşmayı kitabın sunuşunda okurken ‘kökü mazide olan atiyiz’ sloganı
ile yola çıkılan yolculukta kırk yıl içerisinde yapılan güzel işlerden
bahsedilirken hayır ve hasenat işlerine devam ile yeni neslin değerlerimizle buluşturmasına
yönelik faaliyetlere devam edeceklerini, ifade etmiş.
Başbakan olarak iştirak ettiği
bu güzel toplantıda Sayın Recep Tayyip
Erdoğan, devlet anlayışımızı tarihî gerçekliliklerle ifade ederken. “Devlet
öncelikli bir anlayış değil, insan öncelikli bir anlayış” ın hâkim
olması çabalarını ortak idealler etrafında kenetlenerek başarabileceğimizin
altını çizmiş.
Milli kültürümüzün kırk güzel insanını örnek vasıfları ve ömür beyanlarıyla unutulmaz hatıralarını farklı kalemlerden okuduğumuz 2011 de yayınlanmış kitaptaki yaşayanlara ‘sağlıklı, bereketli uzun ömür’ vefat edenlerin ‘makamlarının âli olması’ temennisiyle; Ahmet Kabaklı, Cemil Meriç, Cinuçen Tanrıkorur, Erol Güngör, Ferruh Bozbeyli, Fethi Gemuhluğlu, Fuat Sezgin, Cevat Babuna, Ahmet Aydın Bolak, Ali Özek, Hulusi Çetinoğlu, Galip Erdem, Hayrettin Karaman, Hekimoğlu İsmail, İdris Yamantürk, İsmail Kahraman, Yusuf Türel, Yücel Çakmaklı, Şule Yüksel Şenler, Samiha Ayverdi, Tarık Buğra, Süleyman Yalçın, Muzaffer Somay, Mahir İz, Mehmet Niyazi Özdemir, Necip Fazıl Kısakürek, Nevzat Yalçıntaş, Nurettin Topçu, Orhan Okay, Sabahattin Zaim, Sabri Ülker, Saffet Kozluca, Salih Tuğ, Turgut Cansever, Turgut Özal, Selahattin Özel ve Yusuf Türel’i farklı kalemlerden bir kere daha tanıma fırsatı bulduk.
Tarihi merhalelerden geçerek gelen ve gittikçe gelişip derinleşmek suretiyle
ebedileşen, büyük fazilet ve sosyal yardım ve dayanışma kaynağı olan gerçek
insan sevgisinin tecelli ettiği Türkiye Milli
Kültür Vakfı, cemiyetimizin gelişerek daha ileri merhalelere ulaşabilmesi
için bilhassa muhtaç bulunduğu insanların yetişmesine yardım edecek
faaliyetleriyle tarihin içinde meydana gelen bütün vakıflar gibi ileriye
yöneldiğini söyleyebiliriz.
Türkiye Milli Kültür Vakfı’nı kuranlar
aslında vakfın gerçek sahibinin onun kurulmasını sağlayan manevi değerlerin
asıl sahibi olan Türk milleti olduğunun altını kalın çizgilerle çizerken; “Bizler,
bu vakfı, aziz ve necip Türk Milleti’nin asırlardan beri hasretini çektiği
birliğin ve refahın temini ile layık olduğu medeni seviyeye yükselebilmesine
kendilerini hasredecek olan bilgi ve faziletli nesiller yetiştirmek maksadı ile
kuruyoruz ve onu, Allah’a ve hamiyetsever Türk Milleti’ne huzur içinde emanet
ediyoruz” diyerek emaneti boynumuza yüklemişler, iyi de etmişler.
İşimiz, işleri kolay gele diyelim ve’selam.