28 şubatın yıldönümünde
Dün ülkemiz tarihi için acı olaylarla, zulüml edolu, eziyet ve demokrasi dışı bir sürecin yıldönümü olan önemli bir gündü. İbret nazarı yönüyle bu hazin süreci bir hatıra anmak istiyorum.
28 Şubatın
en karanlık günlerindeydi. Başörtülü bir hanımefendi muayene için gelmişti ve
derdinin ne olduğunu sorduğumda kendini tutamayarak ağlamaya başlamıştı.
Şunları anlattı:
“Oğlum üniversite öğrencisidir ve
görme engellidir. Hukukta okuyor. Derslerinde oldukça başarılıdır. Onu
fakültesine ben götürüp getiriyordum. Bilirsiniz Hukuk Fakültesi üniversitenin
ana kapısından bayağı içerdedir. Kendisi haliyle gidemiyor, ben yardımcı
oluyordum.
Ancak 28 Şubat yasakları başlayınca
üniversite bahçesine girmemi engellediler. Sebebi de başımın kapalı oluşuymuş.
Devrim kanunlarına aykırıymış bu durum ve çağdışıymış. Başımı açmam
gerekiyormuş. Ben ise küçüklüğümden beri kapalıyım, nasıl açabilirim ki?
Çocuğum bu yüzden okuluna gidemez hale geldi. O da ben de çok üzüntü
içerisindeyiz.”
Bu olay
nereden aklıma geldi derseniz, bir dostumuz aynı üniversitenin bu yılki
mezuniyet töreninden bir manzara göndermiş. Tesettürlü kızların da bulunduğu
bir grup öğrenci o sözünü ettiğim üniversite bahçesinde ilahiler dinleyerek
diplomayı hak edişlerini özgür bir şekilde kutluyorlardı. Nereden nereye dedim
kendi kendime ve halimize şükrettim, bu hususta hizmeti geçenlere de teşekkür
ettim.
Bu
düşünceler içindeyken bir hastamızı ziyaret için özel bir üniversite
hastanesinde gördüğüm bir husus bana oldukça ibretli geldi. O kapalı
kızlarımızı üniversiteye sokmayan, ikna odaları kuran, hatta ölümcül
hastalardan bile başlarını açmalarını isteyen sayısız zulme imza atan zalim
rektörle karşılaştım.
Önce
gözlerime inanamadım. Evet oydu. Belli ki ciddi hastaydı, oldukça da yaşlanmıştı
ve yürümekte zorlandığı için yardımcısının koluna girmişti. Yüzü soluktu ve
ıstırap içindeydi. Önce işlem için gittikleri masada oturan yine kapalı bir
hanıma müracaat ettiler ve belki de onun sağlığıyla yine benzer bir doktor
hanım ilgilenecekti.
Çok sayıda
insanın ahını alan bu kişi tabi o zamanlar böyle acınacak hallere geleceğini
düşünmemiştir. Ama hayat ibretlerle doludur ve ah almak, zalimlik, insanları
mutsuz etmek, böyle anılmak ne kadar kötüdür.
Tabi böylelerinin
çektikleri bu dünya ile ölümle bitmiyor. Bir de ahiret âlemi var.
Rabbimden
niyazımız böyle kötü günleri bu millete tekrar yaşatmaması ve tabi biz
inananların da içinde bulunduğumuz özgürlük ve rahatlık dönemlerinin kıymetini
bilmemiz, şükretmemizdir.