Dolar (USD)
34.60
Euro (EUR)
36.61
Gram Altın
2938.90
BIST 100
9640.08
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 şubatın yıldönümünde

Dün ülkemiz tarihi için acı olaylarla, zulüml edolu, eziyet ve demokrasi dışı bir sürecin yıldönümü olan önemli bir gündü. İbret nazarı yönüyle bu hazin süreci bir hatıra anmak istiyorum.

28 Şubatın en karanlık günlerindeydi. Başörtülü bir hanımefendi muayene için gelmişti ve derdinin ne olduğunu sorduğumda kendini tutamayarak ağlamaya başlamıştı. Şunları anlattı:

“Oğlum üniversite öğrencisidir ve görme engellidir. Hukukta okuyor. Derslerinde oldukça başarılıdır. Onu fakültesine ben götürüp getiriyordum. Bilirsiniz Hukuk Fakültesi üniversitenin ana kapısından bayağı içerdedir. Kendisi haliyle gidemiyor, ben yardımcı oluyordum.

Ancak 28 Şubat yasakları başlayınca üniversite bahçesine girmemi engellediler. Sebebi de başımın kapalı oluşuymuş. Devrim kanunlarına aykırıymış bu durum ve çağdışıymış. Başımı açmam gerekiyormuş. Ben ise küçüklüğümden beri kapalıyım, nasıl açabilirim ki? Çocuğum bu yüzden okuluna gidemez hale geldi. O da ben de çok üzüntü içerisindeyiz.”

Bu olay nereden aklıma geldi derseniz, bir dostumuz aynı üniversitenin bu yılki mezuniyet töreninden bir manzara göndermiş. Tesettürlü kızların da bulunduğu bir grup öğrenci o sözünü ettiğim üniversite bahçesinde ilahiler dinleyerek diplomayı hak edişlerini özgür bir şekilde kutluyorlardı. Nereden nereye dedim kendi kendime ve halimize şükrettim, bu hususta hizmeti geçenlere de teşekkür ettim.

Bu düşünceler içindeyken bir hastamızı ziyaret için özel bir üniversite hastanesinde gördüğüm bir husus bana oldukça ibretli geldi. O kapalı kızlarımızı üniversiteye sokmayan, ikna odaları kuran, hatta ölümcül hastalardan bile başlarını açmalarını isteyen sayısız zulme imza atan zalim rektörle karşılaştım.

Önce gözlerime inanamadım. Evet oydu. Belli ki ciddi hastaydı, oldukça da yaşlanmıştı ve yürümekte zorlandığı için yardımcısının koluna girmişti. Yüzü soluktu ve ıstırap içindeydi. Önce işlem için gittikleri masada oturan yine kapalı bir hanıma müracaat ettiler ve belki de onun sağlığıyla yine benzer bir doktor hanım ilgilenecekti.

Çok sayıda insanın ahını alan bu kişi tabi o zamanlar böyle acınacak hallere geleceğini düşünmemiştir. Ama hayat ibretlerle doludur ve ah almak, zalimlik, insanları mutsuz etmek, böyle anılmak ne kadar kötüdür.

Tabi böylelerinin çektikleri bu dünya ile ölümle bitmiyor. Bir de ahiret âlemi var.

Rabbimden niyazımız böyle kötü günleri bu millete tekrar yaşatmaması ve tabi biz inananların da içinde bulunduğumuz özgürlük ve rahatlık dönemlerinin kıymetini bilmemiz, şükretmemizdir.