Dolar (USD)
35.15
Euro (EUR)
36.75
Gram Altın
2963.31
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Şubat'ı anmak ve anlamak

Takvimler yine bir 28 Şubat'ı daha gösterdi.

Seneler geçiyor ve bizler yaşlanıyoruz. Zaman geçtikçe bu toplumda inanan insanların keskin travmalarla yaşadıkları tüm yok saymalar, hak ihlalleri ne yazık kötü bir rüya gibi siliniyor hafızalardan.

Şimdi 28 Şubat'ı anıyoruz. Konuşmalar yapıyoruz, paneller düzenliyoruz, oturumlara konuk oluyoruz. Salonlar tıklım, alabildiğine yoğun bir dinleyici kitlesi hep dinlemedeler.

Benim kahramanım nice zorluklar ve yok saymalarla iki okul birden bitiren Dr. Hatice Kanlıtaş. Ona geçen yıl demiştim seninle bir oturum yapalım, davet ediyorlar diye. O konuşmayı tercih etmemişti.

Evet hep böyle oluyor. Yaşayanlar konuşmuyor, derin bir sessizlik içinde onca acının sentezinden geçmiş yok sayılmış yıllarının, örselenmiş umutlarının gölgesinde hep suskun tebessümlerle hayata karışmanın hüznünü yaşıyorlar.

Yine kıymetli ablalarımızdan,Av.Rabia Ünlü Demir'e yıllar sonra Avukatlık ruhsatını almasını sormuştum. Daha doğrusu bunun ne denli zor olduğunu bildiğim için sormaya çalışmıştım, duygularını öğrenmek istemiştim. Her zaman mütebessim çehresine yüklediği o acılı tebessümle bakmış ve artık aradan yıllar geçti şimdi ruhsatı alsam duvarıma assam ne olacak ki, bir anlamı kaldı mı ki. Benim yıllarım gitti, gençliğim gitti. Diyerek o günleri anlatmaya çalışmıştı. Neyi, neden ve niçin yaptığını bilen ve bilinçli bir şekilde bu mücadeleyi yaşayan ender insanlardandır Rabia abla. Bizler onların mücadelelerinin üzerinden yürüdük. Onların açtığı yollardan bu günlere geldik.

Ama şu bir gerçek ki, bu topraklarda bir zamanlar kendi vatanında ve yurdunda örselenen, yok sayılan, yılları, başarıları çalınan bir nesil vardı. Bu nesil 28 Şubat'ların kurbanı, zaman zaman örtü yasaklarının, eğitim yasaklarının kurbanı bir yaralı nesildir.

Hepimiz belli aşamalarda bu yasaklardan payımızı aldık. En son 28 Şubat öncesi öğretmenlik formasyonumu almıştım İstanbul Edebiyat Fakültesi'nden. Belediye'den istifa edip öğretmenliğe geçecektim. İstifamı verdim. Ama atama için bile başvuramadım. Çünkü artık örtü yasakları gelmişti ve 28 Şubat kara bir gölge gibi çökmüştü üzerimizeu2026

Şimdi 28 Şubat anlamaları yaptığımız günlerdeyiz. Yaşayanlar, acıyı derinden duyanlar derin bir suskunluğa bürünmüş gibi. Ama uzaktan şahit olanlar veya kendinden önce bu zorlukları yaşamış olan nesli bilenler artık konuşuyorlar ve yaşananların edebiyatını yapıyorlar.

28 Şubat vesilesi ile SakaryaKocaali Belediyesi'nin misafiri olduk. Cemrelerin düşmeye başladığı, bahara kendini yaslamış güneşli bir günde bizi ağırlayan güzide bir öğrenci, öğretmen topluluğuna konuşma yapmak nasip oldu. Önümde hazırladığım onca dokümana rağmen ben başka şeyler söyledim gençlere. İçinde bulundukları bu müreffeh durumun onları gevşekliğe sevketmemesini, neyi niçin yaptıklarının bilincinde olmaları gerektiğini belirttim. Bizim kuşak hep muhalefetti. Bu duruş onlara hep araştırma, bilinçli ve şuurluca yaşama çabası kattı. Şu anda bir moda giysiyi gibi olan ve hiçbir tesettür sağlamayan örtünün, edebi, ahlaki derinliği ve duyarlılığı gençlere kazandırmadığını görüyor ve çok üzülüyoruz. Oysa bu günlere nice kuşakların, hayatlarını feda eden, şehit olan bir güzel kuşağın fedakarlığı, gençliğini, emeğini feda etmesiyle gelindi.

Gençler, bu günün İmam Hatip öğrencileri, neyi niçin yaptıklarının bilincinde olmalılar. Örtü bir tesettür olarak, takva giysisi olarak ruhlarını ve bedenlerini sarıp kuşatmalı. Yoksa kendilerinden önce yürümüş olan ve nice zorlu sınavlardan geçip hiç taviz vermeyen ablalarını hiçbir zaman anlayamazlar. İnanmanın erdemler kuşanmış durağına, teslimiyete, gönülden rıza göstermeye, Allah için bir dava uğurunda yürümeye hiçbir zaman nail olamazlar. Kulluğun şuuruna eremezler. Neyi niçin yaptığımızın şuurunda olma zamanlarındayız. Bu bizi arınmaya, teslimiyete, gerçek kulluğa taşıyacaktır. Ve bu günleri borçlu olduğumuz bir acılı nesle vefa gösterme zamanlarında, her zaman yaşananları unutmamamız gerekiyor.

Kültüre, sanata ve yaşadığı zamanda tüm güzelliklere değer vermeye çalışan, belediyeciliğin sadece yol yapmak, çöp toplamak olmadığını gösteren ve küçük güzel kasabalarını cennete çeviren Kocaali BelediyeBaşkanı Ahmet Acar Beyefendiye, Kültür Müdürü Halil Bey'e, bizi büyük bir misafirperverlikle ağırlayan tüm katılımcılara şükranlarımı sunuyorum. Görülen o ki; Kocaali Belediyesi kültürel programlar anlamında hep fark atıyor diğer yakın belediyelere. Bu duyarlılıklar sonucu gerçekleşen bir hassasiyet, insana, emeğe, sanata verilen değerler sonucu gerçekleşen bir durumdur. Organizasyonu yapan, genç öykücü kuşağından Ayşe Bağcıvan' a da teşekkürlerimi sunuyorum.

Son olarak, Hakka yürüyen, bu zorlu süreçlerin siyasi arenadaki en büyük kahramanı ve en büyük direnen insanı olarak hiçbir zaman unutmayacağımız büyüğümüz kıymetli Necmettin Erbakan Hocamızı da rahmetle anıyorum, mekanı cennet olsunu2026