28 Şubat zihniyeti yaşıyor mu?
Geçtiğimiz günlerde Ankara’da görülen bir davada uyuşturucu suçundan yargılanan sanıkların avukatı, davaya bakan iki hakimin başörtülü olması dolayısıyla reddi hakim talebinde bulundu.
Sanık avukatı Alperen Demirdiş; “Türkiye Cumhuriyeti laik bir hukuk devletidir. Dini simgelerle görev yapan mahkeme başkanı ve üyesini reddediyorum” demiş.
Davadaki uyuşturucu öğesiyle başörtüsü ve laiklik bağını nasıl kurdu, gerçekten enteresan!
Avukat hakkında soruşturma başlatılmış başlatılmasına da aslında tüm laiklerin söz konusu avukata uyuşturucu ve laiklik arasında nasıl bir bağ, illiyet kurduğu üzerinden bir dizi soru sorma hakkı da otomatikman doğmuş oldu.
Bu örnek üzerinden de gördüğümüz gibi cılız da olsa bir 28 Şubatçı damar, tüm canlılığıyla hayatta. Yazık ki ilk fırsatını bulacakları ortamda, yeni bir postmodern darbe yapma heveslileri içimizde yaşıyor.
Hatta o derece iç içe olmuşuz ki makamlar, mevkiiler tevdi etmiş, yönetim mekanizmalarında bizlere üst tayin etmiş, inisiyatif kullandığımız çoğu durumlarda da seçimimizi bu tür insanlarda yana kullanmışız!
İnsan odaklı bakış açısına sahip biri olarak bugüne dek hiç kimseyi düşüncesinden, yaşam tarzından dolayı yargılamadım. Her zaman hak ve özgürlüklerin yanında oldum. Bununla birlikte 28 Şubat zihniyetlilerinin, bizim yetki alanlarımızda makam-mevki sahibi edilmelerini hep yadırgadım ve yadırgamaya devam edeceğim!
Eline imkan geçse ilk başta bizi -kendisine makam, şöhret, mevki bahşedenleri- yok edecek olanlara güç ve iktidar verilmesini anlamlandırma çabam hala devam ediyor. Öte yandan bu tip insanlarla çeşitli mekanizmalarda yetkili sıfatlarla bolca karşılaşıyoruz. Bunun adı zihinsel körlük müdür, zaafiyet mi kompleks mi ya da hepsinin toplamı mı bilemiyorum!
Aslında bir itirafta bulunmak istiyorum! Bakmayın sizlere, “bilmiyorum” dememe, aslında tüm sorularla birlikte cevaplarını da çok iyi biliyorum. Hatta hepimiz biliyoruz. Bizimkisi, bildiklerimizin üstündeki tozları birtakım sorularla temizleme çabasından başkası değil!
Eline güç ve imkan geçtiği ilk vakit seni yerle bir edip üzerinden silindirle geçecek insanlara alan açmanın mantığı ne olabilir? İçimizdeki eziklerin birilerine yaranma çabası başta emek vermiş ve insan hakları odaklı çalışan insanlara bir zull ve haksızlık!
Bir yanda insana düşünce ve inanç hürriyeti bağlamında yaklaşıp demokrasiye inanmışlar varken başörtüsünü sindiremeyen, içten içe derin bir öfke ve nefret besleyenlere paye vermek, başkan, müdür, yönetici, amir vs vs yapmak nasıl bir eziklik ve kompleksler zinciri sarmalında küçülmüş beyinlerin eseridir?
Yapay zekanın doludizgin koşturduğu, dünyanın uzaya taşınma planları yaptığı, insanımsı robotların insanın yerine ikame edileceği günlerde bizler hala kimi beyinciklerin ürettiği trajikomik durumlarla uğraşıyoruz! Gerçi artık uzaya da çıktık, “Uzaya çıktınız da başörtüsü mü takıldı” diye sormamıza gerek de yok!
X:sabihadogann