28 Şubat mücadelesini 'kim' kazanacak?
28 Şubat mücadelesini "kim" kazanacak?
Zulmün nöbet ayı: Şubat!
Esad rejiminin "Hama Katliamı" Şubat'taydı.
Merhum İskilipli Atıf Efendi'yi Şapka Kanunu'nun çıkmasından çok uzun bir süre önce "Şapka'ya karşı çıktığı için" bu ayda katlettiler.
Büyük Müceddid İmam Hasan El Benna, Şeyh Sait Efendi, Metin Yüksel, Malcom Xu2026
Şubat ayı maktul ve mazlumlarından birkaçı.
Halil İbrahim Camii'nde namaz kılan Müslümanların Siyonistler tarafından toplu olarak katledilmesi Şubat'ta.
ABD Irak'taki milyonlarca Müslümanı katletmeye Şubat ayında başlamıştı.
Bunlar bir çırpıda aklıma gelenleru2026
İlave olarak, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı ortadan kaldırmak için MİT baskını, FETÖ de bu pislik için Şubat'ı seçmişti.
u2026Ve, o sütü bozuk 28 Şubat darbesi.
Şubat, tefekkür edip "bilenmek" için güzel bir ay.
Unutmayalım ve unutturmayalım!
NE DURUMDAYIZ?
Çok çileler çektik, nice katliamlara maruz kaldık, nice yıprandıku2026
Bunca sıkıntının bizi iyice olgunlaştırması, direncimizi iyice arttırması lazımdı.
Ben böyle olacağını düşünmüştüm, o karanlık 28 Şubat günlerindeu2026
"Bir musibet bin nasihatten iyidir!" diyerek, her türlü sıkıntıyı aydınlık yarınlara giden yoldaki bir aşama olarak görmüştüm.
Bugünu2026
Darbe'nin üzerinden 20 yıl geçmişu2026
Bugünu2026
Biz ne haldeyiz?
Size bir soru:
"28 Şubat mücadelesini kim kazandı?
Bizler mi, sütü bozuk darbeciler mi?"
O günlerde, çok yaman bir mücadele "simge"miz vardı:
Başörtüsü.
Hanım kardeşlerimiz "kamusal alandan" dışlanmış, hatta Aytaç Kılınç öğretmen misalinde olduğu gibi "çarşı pazar"da bile başörtüsü yasağı uygulanır olmuştu.
Şimdiki gençler, Aytaç Kılınç'ı hiç duymamışlardır!
Bir "din düşmanı" olsaydı ismini herkes bilirdi, bizim mağduriyetimiz bize anlatılmaz.
Nedense anlatılmaz ve biz de araştırma özürlü olduğumuzdan bilmeyiz!
Bizim "kahramanlarımız" unutulmaya mahku00fbmdur ve el oğlu "sahte kahramanlarına" aslanlar gibi sahip çıkar!..
Aytaç Kılınç, Anaokulu Müdiresi'ydi ve görevinden atılmasının sebebi de "dışarıda başörtüsü takması"ydı.
Dediler ki;
"Bir eğitimcinin okulda açılması yetmez, sokakta da açık dolaşmalıdır. Çünkü, o eğitimci sözgelimi çarşıda, pazarda alışveriş yaparken de öğrencileri tarafından görülebilir. Bir eğitimci, laikliğe aykırı kıyafetiyle öğrencilere göründüğünde onlara 'kötü örnek' olmuş olur!"
Bunu ilk defa duyanlar, mutlaka "Yuhh!" çekmişlerdir!..
"Yuh!"
Evetu2026
u2026Ve bize de "yuh" olsun ki, çok yakın tarihin çarpıcı gerçeklerini anlatamadık yeni neslimize!
MİLLİ EĞİTİM NE YAPTI?
Hiç!..
Koca 15 sene ve "hiç" olsa yine iyi, Eski Milli Eğitim'in ne kadar zararlısı varsa, bu süreçte devam ettirildi.
Üstelik, Milli Eğitim uzun yıllar boyunca "FETÖ ruhuna" bırakıldı.
FETÖ ruhuna ve kısmen de olsa "Kemalist"lere!..
Biz ne yaptık?
Hiç!..
Bizim takım büyüdü, bizim takımın bazı sivil toplum örgütleri zenginleşti, "bina"laşmasını artırdı, etkinliklerini çok "löküs" mekanlarda yapmaya başladılar.
Sosyeteye karıştılar!..
Bazı sivil toplum örgütlerini "atlama taşları" olarak kullanıp köşeleri döndüler!..
Eğitim?
"Başarısız!"
Kültür?
"Başarısız!"
Bu ikisi yoksa geriye ne kalır?
Çok şey elbet ama "zemini olmayan" çok şey veya çok daha doğru benzetmeyle "gevşek zemine" yapılan binalar!
NİYE YAZIYORUZ?
Çünküu2026
Endişeliyiz!..
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın "yalnızlığına" adeta isyan ediyoruz!..
Gençler içinde 28 Şubat'ı bilen o kadar az ki, isyan edesiniz geliyor.
Ankara'daki bir "İletişim Fakültesi"nden nice gençle konuştum.
"28 Şubat denince aklına ne geliyor?" sorusunu yönelttiğim gençlerden bir, ikisi "şöyle, böyle" bir çerçeve çizebildi.
Diğerleri için "günlerden bir gün" 28 Şubat, topal Şubat, Mart ilkbaharın ilk ayı, baharı müjdeliyor!..
Gençlere "Kemal Derviş"i soruyorumu2026
Kimdir?
Bilen yok!
"İthal Bakan" diyorum, akıllarına bir şey gelmiyor.
"IMF" diyorum.
"Kölelik" diyorum.
"El" diyorum, "pençe" diyorum, "divan" diyorumu2026
Bir anlam ifade etmiyor.
"Cotarelli" diyorumu2026
"Lastik markası mı amca?!"
Evet, bir tekerlek!..
Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olmadan evvel, Türkiye'ye hesap sormak için gelen bir sıradan IMF memuru, bir tekerlek!
Nice mağdurumuz var:
Prof.Dr. Dursun Odabaş?
Var mı hatırlayan?
Hadi düşününu2026
Gençler düşünsün, orta yaşlılar hattau2026
Büyük ihtimalle hatırlamazlar.
Prof.Dr. Dursun Odabaş, başörtüsü yasağına taraftar olmadığı için akademik unvanları elinden alınıp işsizliğe mahku00fbm edilen büyük bilim adamı, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin kurucusu.
Bir büyük kahraman, bir isimsiz kahraman.
Kendisi "yaptım" demez, kimse de onu davet etmez!
Niye etsin kiu2026
Dursun Odabaş kime kaç para verebilir, nereden ne kadarlık ihale bağlayabilir!
Sonra ona sıra mı gelir, "goygoy" yapıp malı götüren nice çapsız, çilesiz herif varkenu2026
Kim takar Dursun Hoca'yı!..
DEĞERLERİMİZ DEĞERSİZ!..
Böyleu2026
Bizim değerlerimiz değersiz, onların beş kuruş etmez "hainleri" adam diye el üstünde gezdirilir!
Hatta onların beş para etmez hainlerine bizim taraflardan "ödül" bile verilir!
Hallerimiz;
Bizim takımdan "ortalama" birine "para"dan bahset, gözleri fal taşı gibi açılır.
Ucunda para olmayan, şöhret olmayan bir mevzuda destek isteu2026
"İsteme benden buz gibi soğurum senden!"
Of ki of; 28 Şubat ne istedi de beceremedi?
Hedefi neydi?
Başörtüsünü ilelebet yasaklı halde tutmak mıydı mesela?
Değildi.
Bu sürdürülebilir değildi.
Başörtüsünün içini boşaltmayı hedefledi.
"Başörtüsü gelsin, tesettür gitsin!" istedi.
Takdir sizin;
Evlenme programının "Hanife"leri çok mu az mı?
Ya erkeklerimiz?
Recep Tayyip Erdoğan'ı "yalnız" bırakan nice erkek!..
Kahramanlık sosyal medyada, infak "fakirde", fedakarlık da "ileri yaşlardaki" birkaç yüz fedakar efendide.
Maşallah, iyi tüketiyoruz, yokumuz yok!..
Bir şey yok olsa, birkaç günlüğüne eksik olsau2026
İsyan mı ederiz kimbilir!..
Şu hale bak, Sayın Erdoğan'ın omuzlarına basarak yükselen niceleri, şimdilerde "Erdoğan karşıtı" AKP'lilerle eleleu2026
"Hayır"a çalan ağızlarıyla, oraya buraya "atan" kıçlarıyla, ne figürler!
28 ŞUBAT MÜCADELESİNİ KAYBETMEMEK İÇİN "EVET"
Bakalım.
Bir "kredim" daha var.
Allah ömür verirse, yine "evet" diyeceğim.
Yine "evet."
u2026 Ve Allah nasip ederse, Cumhurbaşkanlığı sisteminin ilk meyvelerine bakacağım.
Eğitim ve Kültür alanında bir "başarısız" dönem daha işimizi bitirir.
Bir kredi daha.
Türkiye için.
Kızgınlıklarım, kırıklıklarım olsa da, bir kredi daha.
Vatan için, millet için.
Kaybetmemek için!..