28 Şubat, Kapitalizm ve Milli Görüş
Bütün
siyaset anlayışı, dünyayı değiştirmek üzerinedir. Sadece ülkeyi değiştirmeye
yönelik siyaset olmaz. Çünkü dünyanın dışında bir siyaset olmaz. Biz, dünyanın
içinde bir yerlerdeyiz. Her ülke gibi Türkiye olarak biz de dünyanın siyasetini
birebir yaşıyoruz. Biz bir Amerikalıyız, biz bir Avrupalıyız. Üretenler
olarak.. tüketenler olarak.. düşünenler olarak… İyi birer Amerikalıyız, iyi
birer Avrupalıyız.
Amerika’ya,
Avrupa’ya gidildiğinde aynı onlar gibi davranıyor, acemilik yaşamıyoruz. Belli
bir sistemden geçmiş bir insan olarak Amerika ve Avrupa’da hiç yabancılık
çekmiyoruz. Ülkeden alınan sistemsel her türlü terbiye ile sanki ortaokuldan
liseye geçiş yapmışçasına oralarda da işler kolayca devam ettiriliyor. Herhangi
bir masaya oturuluyor, onlar gibi yeniliyor, içiliyor. Masaya sadece domuz eti
gelmiyor. Milli içeceğimiz ayran kimde? Zaten hepimiz onların kültürünü sonuna
kadar yaşıyoruz.
Fikir
adamları, bir fikir üretip değiştirir ve dönüştürürler. Zaman ve mekânı anlamlandırarak
insanlığın hizmetine, kurtuluşuna vesile bir fikir ortaya koyarlar. Ticari,
sınai, kültürel, vesaire, …
Birileri
Kapitalizm diye iktisadi, sosyal bir sistem, bir fikir üretmiş. Kapitalist Batı
üretimleri, insan nefsini tatmine yönelik olarak hazırlandığı için orada “İsraf
ekonomisi ve israf siyaseti” var. İktisat bilimi, ihtiyaçları gideren bir alan
olması gerekirken Batı üretiminin gereğinden fazla üretmek gibi bir felsefesi
var. Batıda sınırsız ve sorumsuz bir üretim, tüketim ve PARAMANİA bir Kapitalist iktisat var.
Başka
bir fikir üretin. Niçin sadece Kapitalizm, Sosyalizm, Liberalizm diye fikirler
var?
Dünyayı
yöneten, yönlendiren, anlamlandıran tek şey vardır: Dindir, inançtır. Bu Hak
din de olabilir, uyduruk bir din de olabilir. Rejimlerin, sistemlerin,
uygulamaların kaynağı dindir.. inançtır. Kapitalizm de bir inanç sonucu ortaya
çıkmıştır, diğerleri de…
Bir
siyasetçi sadece kendi ülkesini yönetmeye talipse ne kendi ülkesini
tanıyabilmiş ne de dünyayı anlayabilmiştir. Dünyayı mükemmel okuyamayan, kendi
ülkesini, kendi toplumunu, kendi insanını, bütün insanlığı, bireyi okuyamayan,
genel kültürü muazzam olmayan birinin asla siyaset yapmaması gerekir. Siyasetçi,
ülkesi için siyaset üretirken mutlaka dünyayı değiştirecek siyaseti de
üretmelidir. Aynı durumlar fikir adamları için de geçerlidir. Cihanşümul
olmayan fikir ya da siyaset sadece üç günlüktür. Ne ülkesini ne de dünyayı
değiştirebilir. Ne de insanlığın kurtuluşuna vesile olabilir.
Dünyaya
yeni bir fikir üreten Erbakan Hoca, 28 Şubat 1997’de armudun sapı, üzümün çöpü
gibi komik ve uyduruk hikâyelerle durdurulmak istenmiştir. İnsan bilmediğini
reddedemez. İnsan var olan bir fikri anlamadan asla düşmanlık yapamaz. Zaten
Hocayı ve fikri Milli Görüşü anladıkları için karşı durmuşlardır.
İstemeyişleri, karşı duruşları ve düşmanlık etme ana sebepleri şunlardır: “Milli Görüş, Allah’ın razı olduğu bir
kalıpta her şeyi yapabilmek” ve Hocanın israf ekonomisi için sürekli
söylediği “Tüm dünyada ihtiyaç kadar
üret ve tüket, adil kazanç ve adil paylaşım yap” tariflerinin şanındandır.
İşte bu yüzden onlara göre Milli Görüşün söz sahibi olduğu gün Kapitalizmin
çöktüğü gün olacaktır.
Dün
de bugün de yarın da olacak olan mücadele bunun üzerinedir. Zaten dünyada
sayısı belli olan ülkelerin % 99’u kapitalisttir. Geri kalanlar ya sosyalist ya
da komünisttir. Başka rejim mi yok?
Milli
Görüşün bin bir çeşitli özelliği vardır. Yerel değil cihanşümuldür. Bu milletin
ve insanlığın ruh köküdür. Milletin ta kendisidir ve Millidir. Hiçbir şeyin “antisi” değil sadece kendisidir. Asla
bir şeyi, bir sistemi, bir grubu yıkma ve yok etme niyetlisi değildir. Sadece
kendisi olma, var olan yanlışların içini boşaltma ve yerine yeni ve iyi olan
kendisini ikame etmektir. Bu cihetle dünyada yaşayan ezilmiş yedi milyar
insanın Milli Görüş fikrini ortaya atan Erbakan Hoca’ya tebrik telgrafları
çekmesi gerekirdi. “Doğru mudur yanlış
mıdır bilmiyorum ama yeni bir fikir söylüyorsun. Dinlemeyi ve anlamayı hak
ediyor. Helal olsun sana” demeleri gerekirdi.
İnsanların,
mütefekkir ve siyasilerin en büyük yanlış ve yanılgısı da Milli Görüşe sırf bir parti meselesi olarak bakmalarıdır.
Yanılgıdır çünkü Milli Görüşün tüm tarif ve çözümleri evrenseldir. Yanlıştır
çünkü tüm dünyayı ilgilendirir bir fikir olarak değil sarf Hocanın partilerinin
bir programı diye bakmışlardır.
Bir
ayrı ve önemli konu da Erbakan Hocanın döneminde herkesin birbirinin benzeri
olduğu ve taklit edilenin dışarıdan olduğu ve yeni olanı söylemedikleri
gerçeğidir. Hocanın sürekli olarak “taklitçiliğe”
atıf yapması, “mukallitliği” ağza
sakız etmesi, “sizi gidi sizi gidi
taklitçiler” demesi manidardır. Taklit işinde kimlerin mahir olduğu hayvanlar
âleminden malumunuzdur.
Siyasetçiler
ve fikir adamları, köhnemiş başkalarına(!) benzeyerek zaten zihin olarak
mukallit oluyorlar. Korkarız ki yarın ahirette hesabını hiç kolay veremezler.
Çünkü “Allah’ın en büyük nimetlerinden
birisi AKILDIR. Sen bununla ne yaptın, nereye koydun” sorusuna ne cevap
vereceklerdir? Kendi akıllarını kullanmayıp başkaları(!) nasıl ve niçin taklit
edilir? Doğru kullanılmayan akıl, akıl mıdır? Büyük bir fikir adamının,
siyasetçinin başkalarına(!) benzemesi, taklitçi olması asla düşünülemez.
Taklitle ancak bir yere kadar gidilebilir, sonunda pes edip bırakılır.
Hocayı
yıllarca durdurmaya çalıştılar. Ancak kendisinin kaybetmediği aşikâr. Kaybedenler,
tüm dünya ve insanlarıdır. Kaybedilenler; insanlık, kardeşlik, kendi ceplerine
girecek paralar ve kendileri olmaktır.
Kazananı
kimdir o zaman? 28 Şubatçılar mı? Kapitalistler mi? Onların fikir babaları mı?
Kaybedenlerce
Erbakan Hoca ve 1950’li yıllarda ortaya çıkardığı o muhteşem fikri Milli Görüş,
çokça önemsenmiyor. En ilginci de Milli Görüşçülerin çoğu, Milli Görüş’ün bir
fikir olduğunun farkında bile değiller. Çünkü fikir demek sürekli bir bebeğiniz
var demektir. Sürekli beslenmeyen fikir, fikir değildir. Bebeklerin sürekli
yarım saatte bir süte olan ihtiyacı gibi fikir de sürekli olarak beslenmelidir.
Milli Görüşü besleyenler kim, neredeler?
Tüm İZMLERİN karşısına dikilebilecek
MİLLİ GÖRÜŞ, takipçilerine göre ne demektir?
Tek mütefekkiri Erbakan Hocadan başkaları gerçekten
var mı? Varsa ürettikleri nerde?
Demek ki meseleyi anlamamışlar. Anlayamamışlar Milli Görüşün fikir olduğunu.