28 Şubat Despotizmi
28 Şubat süreci, ülkemiz tarihinde karanlık, bağnazlık ve zulümle dolu bir despotizm pratiği olarak yerini almıştır. Toplumsal hafızamız, yirmi iki yıl once gerçekleşen 28 Şubatı bir tarih olarak değil, hiç atlatılamayan bir travma ve iyileştirilemeyen yaralar olarak hatırlamaktadır. Her 28 Şubatta bu dönemin hukuksuzluğunu, karanlığını ve fanatizmini anlamaya ve anlatmaya çalışmak, ülkemizin bugünü ve geleceği için büyük önem taşımaktadır. 28 Şubatı anlamadan, demokrasiye, hukuka, özgürlüğe ve barışa dayalı bir gelecek inşa etmemiz mümkün değildir.
28 Şubat despotizmi, devlet iktidarını ele geçiren militer-bürokrat-sermaye-medya kliğinin toplumu baskı altına alarak iktidarını yeniden güncelleme ve tahkim etmek için siyasal, sosyal, diplomatik, askeri ve kültürel başta olmak üzere hayatın her alanına yapılan çok yönlü despotik müdahalelerin adıdır.
28 Şubat despotizmi, irtica adı altında toplumun temel realitesi olan sosyal dini yaşantıya ve siyasal tehdit olarak görülen Refah Partisi’nin yükselişine karşı yapılmıştır.Dini nitelikli sivil örgütler kapatılmış, başörtülü oldukları gerekçesiyle kadınların eğitim ve çalışma hakları yasaklanmış, yeşil sermaye diye damgalanan oluşumların ekonomik özgürlükleri ortadan kaldırılmış, birçok insanın dini yaşantısından dolayı özlük ve özgürlük hakları ihlal edilmiştir. 28 Şubat despotizmine dair toplumun geniş kesimlerinin çok acılı hikayeleri, acıları ve dramları vardır.
Hukuku, demokrasiyi ve özgürlüğü ortadan kaldırmak yoluyla despotik bir yönetim kuranlar, 28 Şubat nizamının bin yıl süreceğini iddia etmekteydiler. 28 Şubat despotzminin en büyük yanılsaması, kendisinin bin yıl süreceğini sanmasıdır. Hukuka, demokrasiye, barışa ve özgürlüğe dayanmayan bir sistemin insana karşı olması sebebeyle ömrünün uzun süreli olamayacağ gerçeğini idrak edemeyen 28 Şubat despotları, baskı ve zorbalığın kendi iktidarlarının meşruiyeti ve devamı için yeterli görüyorlardı. Zulüm ile abad olunamayacağı bilgeliğinden yoksun olan 28 Şubat despotları, bugün tarihin karanlık bir döneminin sorumluları olarak anılmaktadırlar.
28 Şubat despotizmi, devlet gücünü baskı aracı olarak kullanmak yoluyla devleti devlet, toplumu da toplum olmaktan çıkaran müdahaleleri gerçekleştirmiştir. Devlet ve insan arasındaki ilişkinin hukukuki temelde yapılan vatandaşlık ilişkisi olduğunu inkar eden 28 Şubatçılar, kendi ideolojilerine, yaşam tarzlarına ve beklentilerine uygun bir makbul vatandaş ve sakıncalı hainler şeklinde kategoriler kurgulamışlardır. Makbul vatandaşlık kurgusuyla 28 Şubat, toplumumuzda kamplaştırıcı, çatıştırıcı ve yıkıcı nifak tohumları eken kirli ve karanlık , otoriter ve totaliter bir toplum mühendisliğidir.
28 Şubat despotizmi, devletin esas görevinin hukukun üstünlüğünü tesis etmek olduğu gerçeğini inkar edip, insanların düşünceleri, inançları, yaşam tarzları ve kılık-kıyafetlerinin ne olacağğına karar vermenin kendilerinin birinci ve tek görevi olduğu şeklinde totaliter bir yaklaşımı uygulamaya sokmuştur. Devletin insanların kafalarının içinde ne olduğuyla hiçbir şekilde ilgilenmemesi gerektiği, kişilerin inanç, yaşam tarzı, ekonomik girişimcilik ve sosyal hayatlarına hukuk dışı yollarla müdahale etmemesi gerektiği şeklindeki olmaz olmazsa değerleri ortadan kaldıran 28 Şubat despotizmi için din ve vicdan özgürlüğünün, ekonomik özgürlüğün, örgütlenme özgürlüğünün, siyasal hayata katılımda bulunma özgürlüğünün, eğitim özgürlüğünün hiçbir anlamı bulunmamaktaydı.28 Şubat despotizmi, insan haklarını, bireysel özgürlükleri ve demokrasiyi topyekun ortadan kaldırmayı hedefleyen bir totaliteryanizmin adıdır.
28 Şubat despotizmi, militerler başta olmak üzere siyasette, medyada, iş dünyasında, üniversitelerde ve diplomaside kurulan çok aktörlü bir despotlar ittifakıydı. Toplum, 28 Şubat despot ittifakının iş dünyasındaki önemli uzantılarına Beşli Çete adını veriyordu. 28 Şubat despotizminin, hiçbir sosyolojik desteği yoktu.Toplum, baskıyla, hukuk ve demokrasiyi ortadan kaldırarak kendisine şekil vermeye ve zaptü rapt altına almaya çalışan 28 Şubat despotizmini hep reddetti ve mahkum etti. Toplum, 28 Şubat despotizminden değil, hukuk devletinden, demokrasiden, bireysel özgürlüklerden ve insan haklarından yana taraf olmuştur. 28 Şubat despotizminin bin yıl sürmemesinin ve tarihin karanlık sayfalrına gömülmesinin nedeni budur.