27 MAYIS DARBESİNDEN GEZİ KALKIŞMASINA
Türkiye, bir türlü normalleşmeyi başaramayan bir ülke konumundadır. Ülkenin normalleşememesi
27 Mayıs isyanı ve Gezi kalkışmaları, toplumsal ve siyasal hayatımıza korkuyu, endişeyi ve sindirilmişliği miras bırakmıştır. Yeni bir 27 Mayıs olur mu? Yeni bir Gezi olur mu' şeklindeki sorular, akılları hep meşgul etmektedir. Bu iki olayın yaşattığı korkunçlukların tekrar yaşanmasından toplumsal ve siyasal kesimler, endişe etmektedirler. Siyasal ve sosyal hayatımızı, hep 27 Mayıs isyanı ve Gezi kalkışmasının gölgesinde ve korkusunda esir tutmayı sürdürmek isteyen bir yapı devam etmektedir. Yeni bir 27 Mayıs olur mu veya yeni bir Gezi kalkışması olur mu şeklindeki sorular, 27 Mayıs ve Gezi mitlerinin gerçek sanılmasına hizmet eden algılar oluşturmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Yeni bir 27 Mayıs'ın veya yeni bir Gezi'nin olmasına Türkiye, geçmişte ihtiyaç duymadığı gibi, bugünde ihtiyaç duymamaktadır. Aslında Türkiye'nin, elli altı yıl önce de 27 Mayıs askeri darbesine, üç yıl önce de Gezi sokak kalkışmasına ihtiyacı yoktu. 27 Mayıs ve Gezi, hiç olmaması gereken yapay müdahalelerden başka bir şey değildirler.
27 Mayıs askeri isyanının ve Gezi sokak kalkışmasının ülkemize kattığı hiçbir şey olmamıştır. 27 Mayıs darbesi, zihinlerimize Menderes'in asıldığı hep o meşhur resmi kazıtmıştır. Silahla ve idamla toplumun ve siyasetin tehdit edilmesi, 27 Mayıs'ın en büyük mirasıdır. Gezi kalkışması ise, hiçbir olumlu değişime imkan sağlamamış, bilakis sokak, şiddet ve vandalizmin demokrasiden, siyasetten ve sandıktan daha üstün olduğu şeklindeki iğfal edici bir zihinsel ve sosyal yapı üretmiştir.
27 Mayıs Askeri isyanının ve Gezi sokak kalkışmasının ortaya çıkardığı çok önemli bir gerçek bulunmaktadır. 27 Mayısçılar, iktidarı devirmek ve vesayet düzenlerini kurmak için yalan ve düzenbazlığa dayalı her türlü tertibin yapıldığını, başbakan ve bakanların idam edildiği bir vahşetin uygulayıcısıdırl
27 Mayıs ve Gezi, en büyük zararı ve yıkımı Türkiye'ye vermişlerdir. Türkiye'nin Gezi'ye ve 27 Mayıs'a takılıp kalmasını savunan bir anlayış, hala etkinliğini sürdürmektedir. Türkiye'nin 27 Mayıs vahşetini ve Gezi vandalizmini aşması gerekmektedir, çünkü Türkiye, 27 Mayıstan ve Gezi'den büyüktür.
27 Mayıs askeri isyanının ve Gezi kakışmasının ortak bir ideolojisi bulunmaktadır. Her iki olayda ideolojik olarak aynı ortak unsurlara dayanmaktadırlar
27 Mayıs askeri isyanı, DP iktidarını devirirken, Gezi kalkışması ise Ak Parti iktidarını deviremedi. Gezi veya 27 Mayıs'ın başarılarından söz edemeyiz. Gezi ve 27 Mayıs, Türkiye'yi başarısızlığa mahkum etmek isteyen, ancak kendilerinin başarısızlığa mahkum olduğu tertiplerdir. Darbecilikten, vandalizmden, sokaktan, radikalizmden ve şarlatanlıktan siyasal ve sosyal bir başarı hikayesi çıkarmak mümkün değildir.
Gezi kalkışması ve 27 Mayıs isyanı, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve çevre değerlerinin hepsinin içini boşaltan, bu değerleri iğfal eden yıkımlardır. 27 Mayıs ve Gezi'de şiddet özgürlüğün, vandalizm çevreciliğin, sokak sandığın, tekçilik çoğulculuğun, güruh insanın üstüne çıkarılmaya çalışılmıştır. Tarih ve insanlık, bu iki vahşet olayını lanetle anacaktır.