Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3005.44
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 MAYIS DARBESİNDEN GEZİ KALKIŞMASINA

Türkiye, bir türlü normalleşmeyi başaramayan bir ülke konumundadır. Ülkenin normalleşememesinin arkasında uzun tarihi, siyasal, sosyal ve idari nedenler bulunmaktadır. Ülkemizin bugün her açıdan anormalleşmesine neden olan iki önemli olay 27 Mayıs Askeri İsyanı ve Gezi toplumsal kalkışmasıdır. 27 Mayıs askeri isyanı 56 yıl önce gerçekleşirken, Gezi sokak kalkışması ise üç yıl önce meydana gelmiştir. Her iki olayın yıl dönümlerinde bu yıkıcı anormal olaylar, konuşulmaya ve tartışılmaya devam edilmektedir. 27 Mayıs askeri isyanını ve Gezi sokak kalkışmasını birlikte ele almadan iki yıkımın anormalleştirici etkileriyle yüzleşmemiz mümkün değildir.

27 Mayıs isyanı ve Gezi kalkışmaları, toplumsal ve siyasal hayatımıza korkuyu, endişeyi ve sindirilmişliği miras bırakmıştır. Yeni bir 27 Mayıs olur mu? Yeni bir Gezi olur mu' şeklindeki sorular, akılları hep meşgul etmektedir. Bu iki olayın yaşattığı korkunçlukların tekrar yaşanmasından toplumsal ve siyasal kesimler, endişe etmektedirler. Siyasal ve sosyal hayatımızı, hep 27 Mayıs isyanı ve Gezi kalkışmasının gölgesinde ve korkusunda esir tutmayı sürdürmek isteyen bir yapı devam etmektedir. Yeni bir 27 Mayıs olur mu veya yeni bir Gezi kalkışması olur mu şeklindeki sorular, 27 Mayıs ve Gezi mitlerinin gerçek sanılmasına hizmet eden algılar oluşturmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Yeni bir 27 Mayıs'ın veya yeni bir Gezi'nin olmasına Türkiye, geçmişte ihtiyaç duymadığı gibi, bugünde ihtiyaç duymamaktadır. Aslında Türkiye'nin, elli altı yıl önce de 27 Mayıs askeri darbesine, üç yıl önce de Gezi sokak kalkışmasına ihtiyacı yoktu. 27 Mayıs ve Gezi, hiç olmaması gereken yapay müdahalelerden başka bir şey değildirler.

27 Mayıs askeri isyanının ve Gezi sokak kalkışmasının ülkemize kattığı hiçbir şey olmamıştır. 27 Mayıs darbesi, zihinlerimize Menderes'in asıldığı hep o meşhur resmi kazıtmıştır. Silahla ve idamla toplumun ve siyasetin tehdit edilmesi, 27 Mayıs'ın en büyük mirasıdır. Gezi kalkışması ise, hiçbir olumlu değişime imkan sağlamamış, bilakis sokak, şiddet ve vandalizmin demokrasiden, siyasetten ve sandıktan daha üstün olduğu şeklindeki iğfal edici bir zihinsel ve sosyal yapı üretmiştir.

27 Mayıs Askeri isyanının ve Gezi sokak kalkışmasının ortaya çıkardığı çok önemli bir gerçek bulunmaktadır. 27 Mayısçılar, iktidarı devirmek ve vesayet düzenlerini kurmak için yalan ve düzenbazlığa dayalı her türlü tertibin yapıldığını, başbakan ve bakanların idam edildiği bir vahşetin uygulayıcısıdırlar. Gezi olayları, ağaçların kesilmesine karşı çıkma şeklinde bir yalanla başlamış, günlerce sokaklarımız şiddet, vandalizm ve tacizle esir alınmıştır. 27 Mayıs ve Gezi, iktidar karşıtlığı adına her türlü yalan ve iki yüzlülüğün yapılmasını meşru görmüş, iktidarı ele geçirmek içinse her türlü şiddetin ve vandalizmin mubah olduğu şeklindeki bir vahşet ortaya koymuştur. 27 Mayıs ve Gezi, vahşet, dehşet ve tezvirattan başka bir şey değildirler.

27 Mayıs ve Gezi, en büyük zararı ve yıkımı Türkiye'ye vermişlerdir. Türkiye'nin Gezi'ye ve 27 Mayıs'a takılıp kalmasını savunan bir anlayış, hala etkinliğini sürdürmektedir. Türkiye'nin 27 Mayıs vahşetini ve Gezi vandalizmini aşması gerekmektedir, çünkü Türkiye, 27 Mayıstan ve Gezi'den büyüktür.

27 Mayıs askeri isyanının ve Gezi kakışmasının ortak bir ideolojisi bulunmaktadır. Her iki olayda ideolojik olarak aynı ortak unsurlara dayanmaktadırlar.27 Mayıs ve Gezi kalkışmalarının ortak noktası, darbeciliktir ve isyandır. Resmi ideoloji, sosyalizm ve ulusalcılık, 27 Mayıs ve Gezi kalkışmalarını besleyen ideolojik yaklaşımlardır. Aslında Gezi ve 27 Mayıs, otoriter ve totaliter bir ideolojik yaklaşımın tezahürlerini ortaya koyan karanlık, kirli ve kanlı olaylardır. Resmi ideolojiye, sosyalizme, militarizme ve ulusalcılığa dayanan 27 Mayıs askeri isyanının ve Gezi kalkışmasının hiçbir edebi, sanatsal ve mizahi yönü bulunmamaktadır. Gezi ve 27 Mayıs katılımcıları, bilinçaltlarındaki kanlı ve kirli, saldırgan ve süfli nitelikteki arzularını sefih bir şekilde sergilemişlerdir. Gezi kalkışmasında, hiçbir doğal insani nitelik bulunmamaktadır.

27 Mayıs askeri isyanı, DP iktidarını devirirken, Gezi kalkışması ise Ak Parti iktidarını deviremedi. Gezi veya 27 Mayıs'ın başarılarından söz edemeyiz. Gezi ve 27 Mayıs, Türkiye'yi başarısızlığa mahkum etmek isteyen, ancak kendilerinin başarısızlığa mahkum olduğu tertiplerdir. Darbecilikten, vandalizmden, sokaktan, radikalizmden ve şarlatanlıktan siyasal ve sosyal bir başarı hikayesi çıkarmak mümkün değildir.

Gezi kalkışması ve 27 Mayıs isyanı, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve çevre değerlerinin hepsinin içini boşaltan, bu değerleri iğfal eden yıkımlardır. 27 Mayıs ve Gezi'de şiddet özgürlüğün, vandalizm çevreciliğin, sokak sandığın, tekçilik çoğulculuğun, güruh insanın üstüne çıkarılmaya çalışılmıştır. Tarih ve insanlık, bu iki vahşet olayını lanetle anacaktır.