Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 May 2018

24 Haziran'da şiir kazanacak

Cumhurbaşkanı adaylarından şiir bekliyoruz. Şiirsiz seçim olmaz. Her aday ezberden şiirler okumalı. Meydanlarda hep şiir olsun. Siyasete de şiir dili hakim olsun. Şiirin girdiği yerde başka bir coşku ve duygu var. Şiirin olduğu yerde yüreklerde heyecan var. İçimizi serin bir ferahlık alıyor. Gerilim, kavga, karalama, bağırma çağırma yerine sadece "şiir" olsun.

Türkiye seçime hazır! Cuma günü CHP, cumhurbaşkanı adayını açıkladı. CHP'nin adayı Muharrem İnce, Ahmet Arif ve Nazım Hikmet'ten şiirler okudu. Necip Fazıl, Arif Nihat Asya ve Sezai Karakoç'tan da şiir okumalı. İdeolojiye kurban etmeden, sanatı doruklara taşımak gayesiyle siyaset meydanlarında şiirin en yüksek ses olduğunu görmek istiyoruz. Buna ihtiyacımız çok fazla. İşte Ahmet Arif'in o şiirinden bir bölüm:

"Haberin var mı taş duvar?

Demir kapı, kör pencere,

Yastığım, ranzam, zincirim,

Uğruna ölümlere gidip geldiğim,

Zulamdaki mahzun resim,

Haberin var mı?"

Şiir diline ihtiyacımız artıyor. Aslında toplumumuz, şairane duygularla örülü bir ruh dünyasına sahiptir. Şiirsiz bir dönemi yoktur hiçbir insanın. Aşkını, ayrılığını, hüznünü, sevincini, kavgasını, kahramanlığını şiir ile açığa çıkaran toplumumuzda siyasetçilerin "şiir dili"ne sarılması doğru bir yaklaşımdır. Görüşünü beğenelim beğenmeyelim, herhangi bir siyasetçinin okuduğu güzel bir şiir bizi etkiler. Maksat da etkilemektir. Duymak, içselleştirmek, ruh dünyamızın derinliklerinde karşılık bulmak isteriz. Şiir, bunu başaran en etkili sanattır.

Özellikle kahramanlık şiirlerinin çokça okunduğu siyaset meydanlarında aşk şiirleri de duymak hakkımız. Zira aşırı kahramanlık şiirleri bizi savaş, istila, esaret, açlık, acı, kan ve gözyaşına boğuyor. Sevgi ve aşk şiirleri de okunmalıdır.

Cumhurbaşkanı adaylarının meydanlarda daha çok şiir okumasını bekliyoruz. Aşırı siyasu00ee ve yüksek belagatli nutukları çok dinledik. Toplum olarak hemen coşuyoruz. Bu coşku da aşırı kahramanlık şiirlerini ihtiyaç haline getiriyor. Bu halden çıkmak gerek. Devrin ruhunu yansıtan, toplumun zihniyetini ve yaşamını barından güzel şiirler bekliyoruz. Savaşmıyoruz, seçime gidiyoruz! Yaşama sevincimizi anlatan, umudumuzu diri tutan şiirlerin okunmasını arzuluyoruz.

Uygar bir toplum olarak sanatın en müstesna dalı olan şiiri ayrım yapmadan sevmeliyiz. Sevdaya, aşka, doğaya, kardeşliğe, barışa ve huzura dair şiirler, toplumda artan tedirgin hallere, bunalımlara, umutsuzluklara, boş kavga ve çekişmelerin kurbanlarına, mazlumlara, yalnızlara, aşk acısı çekenlere şifa olacaktır.

Şiir, ruha şifadır. Şiirin doğduğu yerde sonsuz enerji vardır. Şiir, lahuti bir alemin en dokunaklı ve en mucizevi bir sesidir. İşte toplumun bu sese muhtaç olduğunu söylemek istiyorum.

Keşke cumhurbaşkanı adaylarının katıldığı bir şiir gecesi olsa. Sadece şiir okunsa. Biz, şiir toplumuyuz. Dinimizi bile şiirle anlatıyoruz. Tasavvuf edebiyatımız, genel edebiyatımız içinde mühim bir yere sahiptir. Yunus'u sevmeyen, okumayan bir siyasetçi var mıdır? Şiirin birleştirici gücünden yararlanmak gerek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da şiiri çok sevdiğini herkes biliyor. Hemen her konuşmasında şiire yer verdiğini görüyoruz. Erdoğan'ın M. u00c2kif, N. Fazıl, Arif Nihat, Sezai Karakoç gibi şairlerin şiirlerini çokça seslendirdiğini biliyoruz. 24 Haziran'a hazırlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan da yeni şiirler bekliyoruz.

Siyasetin dili geriyor, stresi artırıyor. Bloklaşmadan, ayrışmadan ve kavgaları derinleştirmeden 24 Haziran'a şiir diliyle hazırlanalım. Siyaset gelip geçer. Vatan, bayrak, cumhuriyet, devlet ve tüm bunları var eden millet bir bütün olmalıdır. Bu bütünlüğü de şiirlerde bulabiliriz.

Cahit Sıtkı'nın "Desem ki" şiirinden bir bölümle noktayı koyalım.

u2026

Desem ki sen benim için,

Hava kadar lazım,

Ekmek kadar mübarek,

Su gibi aziz bir şeysin;

Nimettensin, nimettensin!

u2026