23 Nisan çocuğu Ekrem İmamoğlu!

23 Nisan çocuğunun makamı elinden alındı. Mazbatası verilmeden Anıt Kabir’e gidip kendini belediye başkanı ilan etmişti. Mazbatası alınınca da, bir gün önce övdüğü YSK’ya tehditler savurmaya başladı…

Behey gafil! Sen tut Türk Devleti’nin düşmanları ile işbirliği yap, Türkiye’yi bölmeyi hedefleyen HDP’nin oyları ile seçilmek için uğraş, sonra da şekeri elinden alınmış çocuklar gibi sızlanmaya başla… Gülerler insana…

Seçimin yenilenmesi kararı verilince CHP, yeniden avenesini toplamaya başladı. Yanına İP’i ve Temel’i aldı! Yarı gizli müttefiki HDP’nin yanına, adayını çeken Komünist Parti de eklendi. DSP’ye de artık hangi vaadlerle giderler bilmiyorum. Kazanırlarsa, İBB’de tam bir azınlıklar koalisyonu kurulacak... Tabii çoğunluğun gafleti devam ederse…

Mazbatayı alan 23 Nisan çocuğunun İstanbul’daki ilk icraatı, belediyeye iş yapan müteahhitleri tasfiye etmek olacaktı. Muhtırayı verdi ama ömrü yetmedi. Mübarek Ramazan başlarken önce 37 yıldır kesintisiz yapılan dini yayınlar fuarını iptal etti. Ardından, Maltepe ve Yenikapı’da iftar sonrası Ramazan’ın ruhuna uygun etkinlikler yerine, teravih namazı saatine konserler koydurdu. Tutup bir de ailece, Rum patriğinin denizden haç çıkarma merasimine katılınca kompozisyon tamamlandı.

Turnusol kâğıdı gibi…

Türk Milleti tarih boyunca hep inançlı ve güçlüydü. İçindeki azınlıkları da hep himaye etti, koruyup kolladı. Ama şimdi hep bir araya gelmiş, bağcıyı dövmeye kalkıyorlar! Onlara öğretilmesi gereken ilk şey, tüm insanlara hoşgörü ile bakabilmek olmalı. Çünkü “her şey güzel olacak” demekle içlerindeki kin, nefret ve düşmanlık ortadan kalkmıyor. Başkasına hayat hakkı tanımayan bir zihniyetle hükümranlık olmaz.

Yenilenecek İstanbul seçimi turnusol kâğıdı gibi… Herkesin tavrını açık bir şekilde ortaya koyduğu bir seçime gidiyoruz. AK Partili belediyelerin ve inançlı insanların yapacağı ilk şey, sosyal medyayı taramak olmalı. Görüşünü ve düşüncesini açık açık beyan eden, onunla yetinmeyip hakarete varan yorumlar yapan isimleri tek tek not etmeleri. Yarın öbür gün, bu isimleri etkinliklerine davet edip fonlamak, ihale vermek için uğraşmasınlar diye... Demokrasiye inancı olmayan, birlikte kardeşçe yaşamak gibi düşüncelere asla taviz vermeyen, inançlı insanların ekmeğini yiyip, dönüp bir de küfreden bu isimlerin unutmaması gerekiyor!

Adı ister sanatçı olsun, ister tiyatrocu, ister işadamı veya politikacı, onların önce demokrasi kültürü ve terbiyesini öğrenmeleri şart! On yıllarca bu ülkede inançlı insanlara zulmedilirken, Dersim’de farklı inançta olanlar katledilirken, Kürt kimliği ile yaşamak isteyenlere zulüm edilirken dönüp bakmayanlardan demokrat olmaz!

Ya öğrenecekler, ya öğrenecekler!

TÜSİAD üyelerinin bu ülkeyi soyup soğana çevirdiği, zenginleştikçe gaddarlaştığı, boğaz tokluğuna çalıştırdığı işçilerin alın teri ile her gün biraz daha semirdiği, garibana hayat hakkı tanımadığı, aç ve açıkta kalanı düşünmediği, inançlı insanlara iğrenerek baktığı bir dünya artık yok! Olmayacak da!

Ak Parti derken İslam’ı anlayan, İslam düşmanlığı yapan, Müslümanlara asla yaşama hakkı tanımayan azınlıkların kendi çöplüklerine çekilme vakti geldi de geçiyor bile... Sırf “ak” kelimesini kullanmamak için AKP ibaresini tercih eden, birlikte yaşama anlayışı olmayan “TC” yaftalı faşist ruhlu insanların tek bildiği şey zulümdür. Onlar birlikte yaşanılacak değil, kendilerinin egemen olduğu bir dünya peşindeler. Tıpkı üniversitenin giriş kapısında durup başörtülü öğrencileri fotoğraflayarak fişleyen, başörtülü diye Türk kızlarına okuma hakkı tanımayan profesör müsveddeleri gibi…

Seçimlerde oy hırsızlığı yapanlar şunu bilmelidir: Bu bir 23 Nisan müsameresi değil! Hile ve desise ile bir yere kadar gidebilirsiniz. Talimatla, mesajla sosyal medyayı hareketlendirmekle de bir yere varılamaz! 23 Haziran’da Türkiye’nin sessiz çoğunluğundan bir Osmanlı tokadı yiyip oturursunuz yerinize…