2030'a ne kaldı?
O meşhur 2030 yılına altı yıl kalmış. Uzun bir zaman sayılmaz. Ancak arka planında 60 yıllık bir çaba söz konusu.
Birleşmiş
Milletlerin, WEF’in yani küresel yapıların "Gündem 2030"undan
bahsediyorum. Onlar da 2030’u iple çekiyor! Öyle ki bundan sonra bu işi
daha hızlandıracaklar.
Malumunuz Kovid, küresel gündemin hızlanması için bir
başlangıçtı.
BM ve WEF bilindiği
gibi halkların özgürlüklerinden vazgeçmesi, zorunlu dijital kimliklerle
nakitsiz toplumlarda yaşaması, seyahat etmeyi bırakması, tüm mal varlıklarını
hükümetlere devretmesi, et yerine böcek bazlı “gıdalar” yemesi ve kapitalizme
son verilmesi konusunda ısrar ediyor.
Bu herifler "gezegeni" sözde "iklim
krizinden" kurtarmak için bir planlama yaptılar ve neredeyse dünyanın tüm
hükümetlerine de buna inandırdılar. Siz mecbur bıraktılar da diyebilirsiniz.
Cambridge
Üniversitesi'nden Profesör Michael Kelly, Telegraph’ta bir makale
yayınladı.
Profesör, “Net Sıfır”
hedeflerine ulaşmanın arka planında tek bir dünya hükümetinin olduğu gerçeğini
dikkat çekti ve bu sürecin insanların yaşam kalitelerini büyük ölçüde
düşüreceğini ifade etti.
Kelly, "Net Sıfır” projesinin teorik olarak mümkün olan
altyapı bileşenlerinin de 35 trilyon doların üzerinde bir maliyete sahip
olacağını söylüyor.
Ve buna tarımın
karbondan arındırılmasını da ilave edersek maliyet yaklaşık 100 trilyon doların
üzerine çıkaracak.
Ben size bir şey söyleyeyim mi? İklim krizi bahane bundan
sağlanacak rant ise şahane! Zira bu palavradan çok ciddi bir servet aktarımı
gerçekleşecek.
Geçenlerde bir haber okudum.
Haber, Birleşmiş
Milletler, sözde "iklim değişikliğiyle" mücadele etme girişimiyle
küresel gıda tedarikini kısıtlama çabalarını hızlandıracak” diyor.
Malumunuz, BM bu yaklaşımı “2030 Gündemi” kapsamında öne
sürüyor
Ekranlarını yeni açanlar için tekrar hatırlatalım, 2030 Gündemi,
BM'nin ve küreselci örgüt WEF ile işbirliği içinde geliştirdiği bir eylem
planıdır.
Plan, 17
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefine (SDG) ulaşmak için gerekli hedefleri
belirliyor. Bugün neredeyse küçük belediyeler bile bu konuda ofis açılıyor.
Kurumlarımız durmak, yorulmak nedir bilmeden bu 17 hedefi
gerçekleştirmek için mesai harcıyor. Üstelik buna canı gönülden inanarak
yapıyorlar.
Çünkü ABD dahil tüm BM üyesi ülkeler 2015 yılında 2030
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Gündemini kabul etti.
2030 Gündemi "açıkça
tüketim ve mal üretme şeklimizi değiştirmemiz gerektiğini söylüyor. Karbonu da
bu yüzden baş düşman ilan ettiler ya!
"Özel arazi
mülkiyeti aynı zamanda zenginliğin birikmesi ve yoğunlaşması için de önemli bir
araçtır, dolayısıyla sosyal adaletsizliğe katkıda bulunur" diyerek
özel arazi mülkiyetini de ortadan kaldırmak istiyorlar.
2030 Gündemi, küçük işletmelere yönelik maliyeti yüksek
düzenlemelerle dünya çapındaki çiftçileri hedef alarak bilhassa tarım sektörünü
iflas ettirmeyi amaçlıyor.
Sadece fosil yakıt endüstrisini
yok etmekle kalmayacak, aynı zamanda tarımı da Gates gibi büyük şirket
sahiplerinin eline bırakarak yok edecek.
Çünkü bu adamlar, gıda tedarikinin kontrolünün halkın
kontrolü anlamına geldiğini çok iyi biliyor.
Bu yüzden ortaya bir karbon yalanı atarak tüm dünya
liderlerinin kafasına karbon ile mücadele etmeyi soktular.
Dijital para, dijital
kimlik, iklimle mücadele ve karbon vergisi… Sonra da televizyon karşısına çıkıp
“artık hepimiz dünya vatandaşı olduk” diyecekler.
Ulus devletler mi? Siz BM’nin ve WEF’in sürdürülebilir
hedeflerini gerçekleştirmek için çalışırken onlar da tarihe karışacak!