2030 küresel eğitim vizyonu: Yaşam boyu itaat
WEF, “yeni dünya hükümeti” için çalışmalarına tam gaz devam ediyor. Pandemi, küresel iklim krizi, ekonomik sıfırlama derken şimdi de küresel ölçekte büyük bir eğitim reformuna imza atıyorlar.
Malumunuz, günümüz eğitim sistemleri modern ulus devletlerin
bir icadıdır. Okullaştırılmış, itaatkâr toplumları bu eğitim sistemine
borçluyuz.
Bugün işler değişti. Yeni bir dünya kuruluyor. Şimdi bu teknolojiye uygun yeni bir nesil
kurgulanıyor. Öyle ki WEF’in bir araştırmasına göre, eğitim teknolojisine yapılan
özel yatırım 2011'de 1,5 milyar dolardan 2015'te 4,5 milyar dolara yükselmiş.
Danışmanlık firması
Grand View Research, eğitim teknolojisi pazarının 2027 yılına kadar 285,2
milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyor. Tabi bu sadece Amerika için geçerli.
WEF’in küresel ölçekli yeni müfredatı 110 ülkede uygulanmaya
başlandı bile. Finansörlerinden biri Gates desem umarım şaşırmazsınız. WEF’in “eğitimin geleceği” için gerekli
gördüğü beceriler ise; “yaşam boyu öğrenme” ile sosyal ve duygusal öğrenme becerileridir.
Amaç, bireyin zihnini yeni dünya düzenine göre eğitmek ve
ele geçirmek, böylece veri toplayan bir dizi teknolojiye ve akıllı cihaza
bağlanarak sistemin yaşam boyu itaatkâr bir kölesi haline getirmek.
Ve elbette herkesi tek düşünceli, tek inançlı bir sisteme
hazırlamak. Bu bakımdan WEF, bu sistemi
geliştirmek için hayat boyu öğrenme yolculuğunda(!) bilhassa okul öncesi
dönemden yetişkinliğe kadar tüm nüfusa sistematik olarak verilecek olan itaat
eğitiminin psikolojik gündemiyle ilgili 9 bölümlük bir seri yayınladı.
O yüzden ülkeler okul öncesi eğitime büyük önem vermeye
başladılar.
Bu rapora göre, çocukların geleceğin iş yerlerinde başarılı
olmaları için sosyal ve duygusal becerileri öğrenmeleri gerekiyor.
Anlayacağınız, tüm eğitim sistemlerini bir zihin kontrol modeline dönüştürmeyi
hedefliyorlar.
Dijital ekonomi
yerini sağlamlaştırdıkça ve geleneksel roller mekanikleştikçe, işbirliği, iletişim
ve problem çözme gibi sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin daha da önemli
hale geleceğini ifade ediyorlar.
Kısacası, oluşturmak istedikleri sanal dünyada veri
madenciliği yapan ve yapay zekayı eğiten teknolojilere bağlanarak, sistemlerine
ömür boyu itaatkar birer köle olmak için bireylerin zihninin eğitilmesi
gerektiğini düşünüyorlar.
Bu bakımdan uluslararası
Lions Kulübü Vakfı, 90 ülkede sosyal ve duygusal becerilere odaklanan bir okul
öncesi eğitim programı olan Lions Quest'i uygulamaya başlamıştır.
Bahaneleri de şu; geleceğin işgücü için sosyal ve duygusal
becerilerin kritik öneme sahip olduğuna işaret ediyorlar ve ilkokula başlayan
çocukların %65'inin bugün var olmayan işlerde çalışacağını tahmin ediyorlar.
İşte WEF’in “Sosyal ve Duygusal Öğrenme” dediği şey, bugünün
öğrencisini bu gelişen işyerlerine hazırlamak içinmiş!
Sosyal ve Duygusal Öğrenme müfredatları bugün 110 ülkede
kullanılmaktadır.
Bu müfredatın anahtar kelimelerini de göz ardı etmeyin
derim. Ebeveynler, topluluk,
yetişkinler, geleceğin ekonomisi, iş yeri, yerleşik, karakter nitelikleri, dijital
kimlik, dijital vatandaşlar...
Tüm okulların, çocukları gelecekteki dijital eğitime
hazırlamak için teknolojilerini geliştirmelerini bekliyorlar. Eğitim finansmanına öncelik vermek için
hükümetlerle ilişki kurmak için ülkeler içinde çalışmayı planlıyorlar ve bu
gündemdeki ülkeleri finansal olarak destekleyecekler.
Okulların yeniden açılması, öğrenme kayıpları, okuldan
ayrılmalar, okuldan işe geçiş ve listelemedikleri diğer veri noktaları hakkında
da veri ve analitik toplayacak ulusal bir gerçek zamanlı veri ambarı inşa
ediyorlar.
Bu yeni “Eğitim 4.0”
sistemi, küresel bir toplulukta küresel vatandaşlığa sahip herkesi küresel
vatandaş veya dijital vatandaş olarak eğitecektir.
Bununla ilgili çok ciddi çalışmalar yapıyorlar. Bu konuyu işlemeye
devam edelim.